MERVE YEDEKÇİ
Bor Sanat, bugünlerde Bor Holding kurucularından, Yönetim Kurulu Başkanı ve sanat koleksiyoneri Özgür Cem Hancan’ın ‘Parçalar & Haller’ sergisi ile Hancan Sanat Koleksiyonu’na ev sahipliği yapıyor. EKONOMİ’ye konuşan Hancan, “Toplumları ayakta tutmak için yalnızca ekonomik büyüme değil, büyümeye nitelik kazandırmak için sağlam bir kültürel zemin oluşturulmalı” diyor. Bor Sanat’ın oluşum sürecinin, koleksiyonun gelişimi ve toplumsal-sanatsal farkındalığın artmasıyla birlikte zaman içerisinde şekillendiğinden bahseden Bor Holding Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Cem Hancan, “İş hayatımız büyürken koleksiyonumuz da büyümeye devam etti. Bu noktada koleksiyoner olarak; kişilerin geçici olduğunu ama kurumların kalıcı olduğunu ve sonraki nesillere aktarımın ancak bu yolla olduğunu düşündüm. Burada bilgi üreten ve bilgiyi aktarmayı ön planda tutan akademisyenlerle sanatseverleri buluşturmak istiyoruz. Kurum çatısı altında olması geleceğe dönük adımların daha güçlü atılmasına imkân sağlayacak. Sanat, bilim ve spor, toplumların değişiminde büyük etken. Toplumları ayakta tutmak için yalnızca ekonomik büyüme değil, büyümeye nitelik kazandırmak için sağlam bir kültürel zemin oluşturulmalı. Elbette bu vizyonun gelecek nesillere aktarılması için kişilerin ellerini taşın altına koyması gerekli” şeklinde konuştu.
‘Parçalar & Haller’ isimli iki bölümlü bu seçki, 63 eseri bir araya getirerek, Orjin Meşrutiyet’te sergileniyor. Hancan, yıllar içerisinde biriktirdiği koleksiyonunu şu ifadelerle anlatıyor: “Değerli Ebru Nalan Sülün ile serginin oluşum sürecinde koleksiyonların koleksiyoneri tanımlama halleri, koleksiyoner halleri, koleksiyonları inşa eden eserlerin parçalı halleri ve tümevarımla görünür olan tarihi üzerine konuştuk. Koleksiyonun önemli bir birikimini oluşturan Fikret Mualla’nın 32 eseri ‘Haller’ bölümünde yer alıyor. Bu bölümde koleksiyoner olarak Mualla’ya duyduğum hayranlık ve tutkudan yola çıkarak sanatçı Fikret Mualla’nın hikâyesini de izlemiş olduğunuz bir diyaloğu gözlemliyoruz. Sergi, kendi içerisinde diyaloğun sonucu olarak küratöryel kurguda temalara ayrılıyor. ‘Parçalar’ bölümünde ise; bir koleksiyonda sanat eserinin; sanatçının nicel-sayısal varlığı ne demek? Oluşan bu ‘parça’ların büyük ya da küçük, belki biricik olma hali koleksiyonlarda neyi ifade eder? sorularına cevap arıyoruz.”
“Estetik değeri değil duyguyu ön planda tutuyorum”
Koleksiyonluğa yatırım aracı olarak bakmadığını ifade eden Hancan, “Duygunuzu ortaya koymadıktan sonra, bir sanatçıya, bir koleksiyona sevginiz olmadıkça kalbî bir değeri olmayacak. Bu nedenle estetik değeri değil duyguyu daha çok ön planda tutuyorum. Benim için koleksiyonerlik, sanatsever olmakla ve heyecan duymakla ilgili. Duygumun yoğunlaştığı yerde, bunu insanlara taşıyabilecek, bu duyguyu toplumla buluşturacak bir miras olarak görüyorum. Oluşan bu miras da şahsımın değil toplumun mirası olacak” yorumunu yapıyor.
“Gerçek bir koleksiyon sahibi olmaya başlamam Fikret Mualla ile başladı”
“Yıllar içerisinde, benim aslında gerçek bir koleksiyon sahibi olmaya başlamam Fikret Mualla ile başladı. Bir his, bir fi kir olarak beni etkiledi. Sanatçının hayatından bazı acıları kendi hayatımla özdeşleştirdim. Nasıl bir özdeşleştirme bu? Belki de sanatçının bireysel yalnızlığı ile kurdum bağı. Dostoyevski romanlarında gördüğümüz türden bir yalnızlık: Önce bir aile, sonra o aile içindeki çatışmalar, derken bir bakmışsınız her ne kadar baba-oğul olsanız da iki kardeş olsanız da birbirinize o kadar yakın olsanız da hepimiz hikayelerinizde aslında yalnızsınızdır. Ve arkalarında büyük çatışmalar vardır. Benim de kendi kalbimde birtakım çatışmalar vardı. O çatışmalar içerisinde belki de Fikret Mualla’nın kendi hayatındaki benzer çatışmalarını buldum. Fikret Mualla tutkum da işte o anlarda başladı, daha sonra da hikaye…”
“Kurumlar, bireyleri aşan yapılardır”
Özgün, kendini ifade edebilen sanatçılara ve ayrıca yeni sanatçılara yer vermek, aynı zamanda onları da önümüzdeki süreç içerisinde destekleyebilmek bizim için çok önemli. Ekibimizle birlikte bu alanda çalışmalar planlıyoruz. Bor Sanat; paneller düzenleyen, yurt dışından sanat uzmanlarını davet eden, önemli sanatçılarla gerçekleşecek farklı sanat atölyeleri ile de üretimi destekleyen bir mekanizmada ilerleyecek. Tekrar etmeliyim: Çünkü kurumlar, bireyleri aşan yapılardır. Dolayısıyla buranın bir kurum çatısı altında olması geleceğe dönük adımların daha güçlü atılmasına imkân sağlayacaktır.”