Ülkemizin geleceğini nasıl kurgular; değer yaratma zincirinde nasıl konumlanırız? Bizi gelişmiş ülkeler kervanına katacak yol ve yöntemler nelerdir? Eksiğimiz ve yanlışımız nedir? Doğru olanı nasıl yaparız, yapmalıyız? Daha bir dizi sorunun yanıtını bulmak istiyoruz. Bize erişen herkese erişme, bizim hedeflediğimiz işin ehli ama ortalıkta gözükmeyenlere erişerek de düşüncelerini alma.
İlgi odaklarımızdan biri de giderek yaygınlaşan ve yoğunlaşan Sakarya’daki makine üreticilerinin düşüncelerini kamuoyuna yansıtmak. Sakarya’da değişik makine üreticisinin duygu ve düşüncelerini paylaştık.
Fikri Keleş’in 5 alanda düşüncelerini almak istiyoruz: Hangi koşulların yarattığı bir iş insanımızdır? İş yaşamında “müşteri etkileşimi” konusunda netleşen düşünceleri nelerdir? İş yaşamındaki deneyimlerine göre gözetim ve denetimin önemi nedir? Tedarik zincirini etkinleştirme deneyimlerinden çıkarılan ders nedir? Nasıl bir gelecek tasarlıyor?
Koşulların belirlediği kimlik ve kişilik
Köy Enstitüleri kuşağının önemli yazarlarından biri olan Fakır Baykurt’a sormuştuk: Üslup nedir?
İlginç bir yanıt vermişti: “Konuyu bilmektir.”
İnsan en iyi kendi yaşam deneyimlerinin ince eleklerinde süzülen yaşanmışları bilir. Fikri Keleş’in kimlik ve kişiliğini oluşturan da “göç etkisi” dersek yanıltıcı olmaz. Yenidağ’da dünyaya geldikten sonra Cumayeri’ne göç ettiklerinde daha 8 yaşında bir çocuktur. Ardından da Yenidoğan’a göç etme var yaşamının derinliklerinde. Yenidoğan’dan sonra Taşlıgeçit’e, oradan Tepetarla’ya hep değişik ortamlar, değişik insanlar, farklı arkadaşlıklar gerektiriyor. En sevdiğin arkadaşlardan uzaklaşma, güneş batarken seyretmeye bayıldığın manzarayı bir daha göremeyecekmiş duygusunun ağırlığını hissederek bir mekândan ötekine gidiverme…
Kocaeli’nde ortaokul günleri, Adapazarı Atatürk Lisesi arkadaşlıkları… Hepsi derin izler bırakmış Fikri Keleş’in zihninde.
Bir de bakıyorsunuz Fikri Keleş Duizburg Üniversitesi’nde makine yüksek mühendisi öğrencisi… Derken Adapazarı Traktör Fabrikası’nda profesyonellik günleri başlamış. STEYR Traktör Projesi’nin bütün eğitimlerini üslenmiş.
Yıl 1991’e gelince Fikri Keleş’in önünde yeni bir gündem var: TEKNOTRANS’ı kurmuş.
Yaşamın değişik eleklerinde alta düşmeden üstte kalabilen Fikri Keleş’e soruyoruz: Kimlik kendimize biçtiğimiz değerlerden oluşur; kişilik ise başkalarının bize biçtiği değerlerdir. Siz, kimliğinizi nasıl tanımlarsınız.
İlginç bir yanıt veriyor Fikri Keleş: “Benim iş yaşamım kâinatın yazgısına verilen tepkinin hikâyesidir.”
Zor günlerin, değişik ortamların, çalışma azminin biçimlendirdiği kimlikle karşı karşıyayız. Zengin deneyimi olan bu iş insanımızdan “iş dünyasında müşteri etkileşimi” konusundaki düşüncelerini alacağız.
İş dünyası etkileşimi
İş dünyasında müşteri etkileşimi belirleyici etkenlerden biri. Fikri Keleş, iki önemli müşterinin tedarikçisi olmaktan gurur duyuyor: Almanya kökenli ZF ve Bosch. Döküm, dövme ve çelikten aktarma organları üretimine odaklanmış. Bosch ev aletleri ve pompalar, ZF ise şanzıman müşterisi. Fikri Keleş kariyerinin değişik noktalarında elde ettiği birikimi değerlendirdiğine vurgu yapıyor. Almanca bilmesinin iletişim ve etkileşim alanını genişlettiğini düşünüyor. STEYR’de çalışırken kurduğu laboratuvarların ölçüm ciddiyeti, motor blokları işleme deneyiminin de aktarma organları süreçlerini kavramasına büyük katkıları olduğunu söylüyor.
İhracatla ilgili bilgi birikiminin de çalıştığı firmalar oluştuğunu belirterek diyor ki, “Ciddi firmalarda çalıştığınız zaman, çok uzun geçmişlerinin müşteri ilişkileri ve etkileşimindeki ilkeleri öğrenmenize, değişmelerde nasıl uyum göstermeniz gerektiğinin metotlarını geliştirmenin önemini kavramınıza yardımcı oluyor”
Fikri Keleş traktör üretimiyle ilgili sayısal açıklamalarda bulunuyor: “Üretim sürecinin 27 değişik birimin senkronize çalışması, iletişim ve etkileşimin akışları hızlandırarak üretkenlik ve verimlilikleri artırması için sürekli eğitim gerekiyor. Üretimin tümünden sorumlu olduğum için doğaldır ki benim için öğretici oldu” diye sürdürüyor değerlendirmesini. İş dünyasında nedenlerden çok nasıllara yönelerek nicelik ve nitelik geliştirmede “gözetim ve denetim” konusunda neler yapılması gerektiğini de soruyoruz Keleş’e.
İş yaşamında gözetim ve denetim
Üretim sürecinde gözetim ve denetimin çok önemli bileşenlerden biri olduğunu söylüyor Fikri Keleş. Her iş insanının ve çalışan herkesin kendine saygısı var, ürettiği nesneyi başkasının kullanacağını düşünerek, müşteriye saygının gereği olan kontrolsüz iş yapılamayacağının altını çiziyor.
Bir iş yerinin donanımından söz ettiğimizde, metalürji, ölçü-kontrol laboratuvarları, çalışanların sürekli eğitimi, iş yapma metotlarının sürekli geliştirilmesi, sakatlıkların arındırılması, kalite standartlarına uyulması gibi değişik aşamalarda değişik işlerin birbirini tamamlaması ve en iyiyi gerçekleştirmeye odaklanması gerektiğini anımsatan Keleş, “TEKNOTRANS’da 2018’de laboratuvarların eriştiği kalite müşterilere şu güveni yarattı: ‘TEKNOTRANS’dan gelen ürünün kalite kontrolü yapılmasına gerek yok!’ dedirtti.”
Aslında iş yaşamının bütünüyle özenli gözetim ve denetim olduğu düşüncesini paylaşıyor Fikri Bey. Diyor ki, “İş planlarını, insan ilişkileri eğitimini, muhasebe istemlerini, bütçe kontrollerini ve kalite denetim sistemlerini bir ortak üründe birleştirmenin, ödünsüz gözetim ve denetim yapmadan yürütemez ve sürdüremezsiniz.”
Sakarya’da makinecilerle konuşurken Fikri Keleş’in ana sanayi ile yan sanayi etkileşimini bildiği için tedarik zincirinde bu alanda bazı girişimleri olduğunu, bazılarında başarı elde ettiği, bazılarında ise işleri kendi işletmesine geri getirmek zorunda kaldığını anlatanlar olmuştu.
Tedarik zincirinde deneyimler
Ülkemizde tedarik zincirinde ana sanayi ve yan sanayi iletişim ve etkileşimindeki boşlukların önemli bir maliyet artışı yarattığı düşüncesine Fikri Keleş de katılıyor. Yararları çok açık olan ana sanayi ve yan sanayi ilişkilerini neden olgunlaştıramadığımızı Keleş’e de soruyoruz. Zihninde netleşen genellemeleri özetliyor:
“Birincisi ülkemizde KOBİ oluşumunda ülke ve dünya ihtiyaçlarını gözeten bir yapılanma oluşamadı. Başta finansmana erişebilme açısından bizim KOBİ’ler Avurapa’daki KOBİ’lere göre çok kısıtlı imkânlara sahip. Bu çok küçük ölçekli, geçimlik, küresel rekabete göre ölçeklenememiş işletmeler yarattı. Böyle bir yapılanma ister istemez merdiven altı üretim, kayıt dışı uygulamalara, haksız rekabete yol açan sonuçlara, ülkenin gelişmesini engelleyen düşük üretkenlik ve düşük verimlilik gibi sonuçlara götürdü bizi” diyor. Sonra başka gözlemlerini daha ekliyor: “İkincisi, bilinçsiz yatırım yapılması. Hangi işi yapacaksın? O işe ihtiyaç var mı? Talep nasıl gelişiyor? Talebi karşılayacak üretim miktarı için koşullar elverişli mi? Daha bir dizi etkeni sorgulayan araştırmalar yapılmadan yatırım yapılabiliyor,“ diyor Keleş.Üçüncü bir gözlemini daha ekliyor, “Yapacağın işin süreçlerini uçtan uca bilmezsen, ne kalite, ne maliyet, ne fiyat konusunda olması gereken yere gelemezsin!”
Fikri Keleş tedarik zincirinde ihtisaslaşma yaratmak için 2008’de ciddi firmalar arasında iletişim ve etkileşim yaratıldığını, araya giren COVID-19 salgını sırasında ciddi finans destekleri sağladığını, ama yaratmak istediği sonuçlara ulaşamadığını söylüyor. Sonra, dördüncü bir değerlendirme ekliyor Fikri Keleş: “KOBİ sahip-yöneticileri ya da profesyonelleri bilinçli değil. Ülkemizde Ticaret ve Sanayi Odaları gibi sivil toplum örgütleri doğru yapılanma ve bilinçlendirme konularında sağlamaları gereken desteği veremiyor. Amaçsız, hedefsiz, stratejisi belli olmayan bir KOBİ gelişmesi, üretkenliği düşük geniş bir alan yaratıyor. Bunu ivedilikle yeni dış ve iç koşullara göre ele almalı, stratejisi, taktiği ve uygulaması birbirini bütünleyen bir yola girmeliyiz” değerlendirmesini paylaşıyor. Nasıl bir gelecek yaratılması gerektiğini sorgulamak bu söyleşilerin merkez düşüncesi. Fikri Keleş’in de bu konudaki düşüncelerini alıyoruz.
Nasıl bir gelecek düşlüyor?
Fikri Keleş gelecekle ilgili düşündüklerini paylaşmadan önce söyleşiyi yaptığımız andaki sıkıntılara vurgu yapıyor: “Döküm fabrikaları yurtdışı koşullara göre çalışma yapılanmasına sahip değiller. Kalite bilinci yetmiyor. Ticaret güvene dayanır; ödeme disiplini ticaretin ana unsurudur. Ülkemizde ödeme disiplinsizliğinin yaygın ve derin olduğunu söylemek abartı değil. Ticaretin bir başka unsuru olan sözleşmeye dayalı işlerin disiplinle yapılması konusunda eksiklerimiz ve boşluklarımız var. Vadeler konusunda gelişmeyi güven altına alacak düzenlemeler yeterli değil. Değişmelere uyum için sürekli yatırım yapmak gerekiyor; KOBİ’lerin yatırım ihtiyacı tamamen bitmiş durumda, yatırıma soğuk bakıyorlar. AB firmalarına karşı rekabet gücü kayıpları gözlemliyorum. Bütün bunları tek başına girişimci yapamaz. Bunu ekonominin bütün aktörlerinin ortak aklı, ortak dili, ortak önlemleri ile başarabiliriz.”
Söyleşi yaptığımız herkes gibi Fikri Keleş’e de diyoruz ki: Tam yetkili olsaydın, kaynak konusunda da ciddi sınırlamaların olmasaydı, geleceği inşa etmek için neler yapardın? Hangi önlemleri alırdın?
Fikri Keleş böyle bir soruya hazırlıklı bir insan. Hemen yanıtlarını veriyor:
1- Kalifiye işgücü eksikliği ve meslek eğitiminde büyük bir açık ve zaaf var. İnsan olmadan iş olmaz. Üretim tesislerinin binalarının içine, makinelerinin çalışmasına hayat katacak olan insan. Bu mesleki eğitime ülkenin bütün kaynaklarını odaklar; bir seferberlik ilan eder, toplumun ne kadar birikimi varsa hepsini harekete geçirir; yetmez başka toplumların birikimlerinden de yararlanacak kararlar alır, titizlikle uygulardım.
2- Amaçlı, hedefli, gözetim ve denetimi yapılan KOBİ finansmanı yapıları oluşturur; finansman araçlarını çeşitlendirir; erişimini kolaylaştırır; finansmanın amaçlara uygun kullanılıp kullanılmadığını sıkı bir biçimde izler ve kontrol ederdim.
3- İthal edilen ürünleri yurtiçinde üretenleri teşvik ederdim; teşvikle aktardığım kamu kaynaklarını yanlış kullananlara açık hesap sorardım.
4- “Kalay Pazar” anlayışı bizi mahveden bir algılama biçimi. Bu algıyı değiştirecek ciddi bir toplumsal plan yapar, uygular, medyaya durumu anlatır; kolaycılığın uzun soluklu gelişme yaratamayacağını başta üretici olmak üzere herkese anlatırdım.
5- Yurt dışında bağlantılar kurar, iletişim ve etkileşimi güçlendirir; rakipleri tanımada dikkatini artırır; işbirliği imkânlarını sonuna kadar değerlendirir; bu işbirliklerinde sinerjik sonuçlar üretilmesi için elimden gelen her şeyi yapardım.
6- STK’ların gerçek sorumluluklarını yerine getirip getirmediğini sorgular; eksik ve boşlukları dolduracak düzenlemeler yapar; üretimin ve demokrasinin güçlenmesinde STK rolünün doğru oynanmasını sağlardım.
7- Devletin ülke insanının refahına katkı yapan insanların arkasında durmasının gereklerini yerine getirir; sahada sürekli gözlemler yaparak, sapmalarla ilgili ince ayarların yapılmasına büyük özen gösterir ve dikkat ederdim. Üniversiteler de dahil bütün kurumların işlemesini sağlardım. Başarılı insanın arkasında duran bir devlet algısını yaygınlaştırmaya çalışırdım.
8- Kendi adıma geleceği güven altına almak için 2023 yılında 40 milyon TL yatırım yaptım. Özel yıkama tesisleri, özel kirlilik ölçme cihazları, iki robotu iş yerimin fiziki sermaye stokuna ilave ettim. Yurtdışı firmalarla işbirlikleri konusunda çalışıyorum. Kendime bir rol modeli bulma yerine, kendi koşullarımıza göre rol modeli olmayı tercih ederim. Güven yaratmadan gelecek yaratılamayacağını bilenlerdenim.
9- “Biz çözüm fabrikasıyız” şiarina uyuyoruz. Yakınmadan, çözüm arayışımızı sürdürüyoruz. Hepsinden önemlisi de birikimlerimizi geleceğimiz için yatırıma dönüştürüyoruz.
Fikri Keleş’in kariyerinde Köşe taşları
– 8 Yaşında Cumayeri’ne (Gümüşova) göç
– 1945’de Yenidoğan Mezrasına göç.
– 1955’te Taşlıgeçit’e göç
– 1962’de Tepetarla’ya göç
– 1963 Karasu Ortaokulu’nda öğrencilik
– 1964-1967 Kocaali Ortaokulu günleri
– 1967 Adapazarı Atatürk Lisesi
– 1977’de Duizburg Üniversitesi Makine Fakültesi
– Adapazarı Traktör Fabrikasında işbaşı
– STEYR Fabrikası Projesi Kontrol ve Yurtdışı İletişim Sorumlusu
– 1980 STEYR eğitim sorumlusu
– 1983 STEYR Türkiye Teknik Sorumlusu
– 1990 STEYR Türkiye Yöneticisi
– 1991 TEKNOTRANS kurucusu
– 2002 ABD Case Ozbekistan Hasat Makineleri Koordinatörü
– 2018’de ürettiği parçaların ihracatına başladı
– Bugün 150 çalışanı ile 11 milyon doları aşan etkinlik