Merve YİĞİTCAN
İstanbul Sanayi Odası’nın önceki gün gerçekleşen meclis toplantısı, Türkiye’nin en büyük üniversitelerinden üçünün rektörleriyle Türk sanayisinin önde gelen temsilcilerini buluşturdu. Aynı zamanda meclis toplantısının da ana gündemi olan ‘Yeni Bir Perspektifle Üniversite-Sanayi İşbirliğini Düşünmenin Üretim Hayatımız ve Ekonomik Gelişme Açısından Önemi’nin konuşulduğu panelde, NBE Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz moderatörlüğünde İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Koyuncu ve Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz konuşmacı olarak yer aldı. Panel sırasında meclis üyelerinin sorularını da dinleyen rektörler üniversite – sanayi işbirliğinde yıllar içinde önemli mesafeler kat edildiğinin, ancak şu an ilerlemenin durduğunu, yeni bir paradigma değişikliğine ihtiyaç bulunduğunda hemfikir.
Prof. Ak: Üniversite-iş dünyası işbirliği demeliyiz
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, 40 yıldır üniversite hayatının içinde olduğunu hatırlatarak, üniversite-sanayi işbirliğinin yaklaşık 20 yıldır konuşulduğunu, bu işbirliğinin çıktısının ürün olduğunu, ancak üniversitelerin bunu konuşmayı üniversite yaklaşımına ‘uygun olarak’ görmediğini dile getirdi. Söz konusu 20 yılda bu yaklaşım tarzını da değiştirmeyi amaçladıklarını kaydeden Prof. Ak, “Değiştirmek aslında başkalaşmak değil. Nihayetinde biz kendi kimliğimizi, kendi hüviyetimizi koruyarak bize düşen misyonu yeniden düzenlemek, uluslararası rekabette üniversitelerimize ve ülkemize yer açabilmek hedefindeyiz” dedi. Üniversitelerin eğitim-öğretim, Ar-Ge ve sosyal sorumluluk fonksiyonları olduğunu hatırlatan Prof. Ak, “Şimdi biz buna bir dördüncüsünü ekledik; yenilikçilik ve girişimcilik ruhu” diye konuştu. “Biz üniversiteler olarak yükümüzün farkındayız” diyen Prof. Ak, şöyle devam ediyor: “Bununla beraber gideceğimiz yolu da biliyoruz. bizim alıştığımız ve hoşumuza giden bir konu üniversite – sanayi işbirliği. Üniversite-sanayi işbirliği herkesin kabullendiği ve içinde olmakla da gurur duyduğu bir alan. Ama bunu biraz daha geliştirmeliyiz. ‘Üniversite – sanayi işbirliği’ yerine ‘üniversite-iş dünyası işbirliği’ demeliyiz. Çünkü bunu içinde hizmet sektörleri de var.”
Prof. Yılmaz: Ar-Ge tanımımız da artık demode
Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz, uzun yıllardır üzerinde çalışılan üniversite – sanayi işbirliğinde gelinen noktada kötü olunmadığını, ancak bir yerinde sayma döneminde olunduğunu söyledi. Ekonomideki orta gelir tuzağına takılma gibi bu konuda da ‘orta düzeyde üniversite – sanayi işbirliğine takılı kalındığını kaydeden Prof. Yılmaz, “Eğer bu konuda bir paradigma değişikliğine gitmezsek bunu aşma şansımız yok” dedi. Üniversitelerin geleneklerine bağlı olduklarını, sanayiciler kadar pratik ve esnek olmadığını vurgulayan Prof. Yılmaz, “Artık yüz yılı aşan üniversitelerimizde dersleri farklı bir paradigma ile dönüştürmeliyiz. Niye üniversite – sanayi işbirliğinden bahsediyoruz? Aslında üniversite sanayi, sanayi de üniversite olsa… İkisini yan yana getirmek için çaba sarf etmeyiz. Bunu doğal bir süreç haline getirmemiz lazım” diye konuştu. Ar-Ge kavramının da değiştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Yılmaz, “Ders dışı etkinlikler çok daha önemli. Ar-Ge’yi yeniden sorgulamamız lazım. Ar-Ge kavramı da 50 yıl – 70 yıl geride kaldı. Demode… Artık araştırma, inovasyon, teknoloji ve ticarileştirmeyi konuşmamız gerekiyor. Yani biz bir Ar-Ge diye tutturduk, o Ar-Ge’yi de maalesef ki yanlış anlıyoruz. Orada temel Ar-Ge’yi anlıyoruz. Ticarileştirmeyi konuşmak halen üniversitelerde zor. Üniversite olarak benim de artık para diye bir kavram olduğunu, benim de Ar-Ge’nin sonucunda paraya ulaşmak gibi bir hedefim olduğunu bilmem lazım. Mutlaka ticarileştirmeyi bu kavramın içine sokmamız lazım. Bun sağlamadığımız takdirde yine orta seviyede bir üniversite-sanayi işbirliğinde kalacağız.”
Prof. Koyuncu: 4. nesil teknoparklar artıyor
İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü İsmail Koyuncu, Türkiye’de teknoparkların gelişiminden bahsetti. Şu anda 4. nesil teknoparklardan bahsedildiğini anlatan Koyuncu, “İlk kurulan teknoparklar daha çok üniversite ağırlığıyla kurulmuş, sadece üniversitenin yönetimde hâkim olduğu teknoparklar olarak kurulmuş. Daha sonra bazı sivil tolum kuruluşlarının da işin içine girdiğini STK’larla ortak teknoparkların kurulduğu örnekleri görüyoruz. Üçüncü nesil olarak direkt sanayi firmalarının ortak olduğu, yönetimde söz sahibi olduğu teknoparklar şu anda gündemde. Yani üçüncü nesille hem rekabet hem birliktelik var. Dördüncü nesil teknoparklar ise şehir içi kuluçka merkezleri…. Dördüncü nesil olarak bu tür şehir içi kuluçka merkezleri aslında şu anda gündeme gelmeye başladı. Bunların yakın zamanda çok artacağını düşünüyorum” diye konuştu. Akademi ile sanayinin işbirliğinin geliştirilmesinde iletişimin önemini vurgulayan Prof. Koyuncu, şöyle devam etti: “Son yedi – sekiz yılda üniversitelerde teknoloji transfer ofisleri kurulmaya başladı. Ben bunu çok önemli bir adım olarak görüyorum. Teknoloji transfer ofisleri hocayla sanayici arasında bir ortak dil oluşturmaya çalışıyor. İşbirliği protokolleri, ticarileştirme süreçleri gibi… Artık işbirliğinde orta seviyeden bir üst seviyeye geçebilmek için bizim karşılıklı birbirimizi anlayacak bir dil geliştirmemiz. Mesela benim de kendi şirketim var. Doktora öğrencimizle geliştirdiğimiz şey seri üretime geçti; sanayici de buna ortak oldu. Bunun gibi örnekleri izim aslında geliştirmemiz gerekiyor. Ortak dili oluşturmamız gerekiyor.”