Mehmet KAYA
Türkiye Kent Konseyleri Birliği ve Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, tarımın milli güvenlik konusu olarak ele alınması gerektiğini ve ulusal çapta bu yönde planlama gerektiğini kaydetti. Tarım ve Orman Bakanlığına geliştirdikleri önerilere yönelik bir rapor sunmaya hazırlandıklarını kaydeden Yılmaz, her kentin tarımsal olarak kendine yeter seviyeye gelmesi için bir arazi ve tarım planlaması önerdiklerini vurguladı. Türkiye’de atıl durumdaki tarım arazilerinin en düşük üründe dahi 14 milyar TL’lik bir üretim değerine sahip olduğunu vurgulayan Yılmaz, yetenekli kişilerin kooperatif ve benzeri yollarla örgütlenip, atıl tarım arazileri ve uygun her tarım arazisinde üretime yönlendirilebileceğini söyledi.
2 milyon 100 bin futbol sahası büyüklüğünde arazi ekilmiyor
Halil İbrahim Yılmaz, kent konseyleri olarak toplumu ilgilendiren her konuda farkındalığı artırmaya yönelik çalışmalar yapmalarının doğal olduğunu vurguladı. Çeşitli kaynaklardan alınan bilgiyle Türkiye’de 2 milyon 100 bin futbol sahası büyüklüğünde yaklaşık 3 milyon hektarlık tarım arazisinin atıl durumda olduğunu söyleyen Yılmaz, “Türkiye’yi yeniden ayağa kaldırmak ve kalkındırmak için elimizde böylesine büyük bir imkan varken hala harekete geçilmemesi ve bu alanların üretime kazandırılmaması asla kabul edilebilir bir durum değildir. Yapılan hesaplamalar göstermekte ki bu alanın yeniden üretime kazandırılması ile ekonomiye yıllık 14 milyar TL gibi bir katkı sağlanacağı gibi vatandaşın pahalıya soğan ve et gibi tarımsal ürün yemesinin de önüne geçilecektir. Bu sebeple küçük üreticiyi ve kooperatifçiliği desteklemek gereklidir” dedi.
Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi (TAKE) Projesi adı altında bir çalışma yaptıklarını kaydeden Halil İbrahim Yılmaz, kuraklık riski, salgın ve ardından gelen Ukrayna-Rusya savaşının gıdanın stratejik öneminin gözlen önüne serildiğini, Türkiye’nin potansiyeline rağmen gıda fiyatlarının çok pahalı olduğunu hatırlatarak, “Gıda güvencesi günümüzde devletlerin ve uluslararası kurumların müdahalesini ve koordinasyonunu gerektiren bir siyasi olguya dönüşmüştür. Gıdaya erişimin bu kadar zorlaştığı bir ortamda tarım alanlarının atıl kalması kabul edilemez. Teknolojinin ve bilimin başkenti olan Ankara’da teknoloji firmaları hem savunma sanayinde hem de sağlık sektöründe başarılı, örnek uygulamalar sergilemektedirler. Ankara’daki teknoloji firmaları yeteneklerini akıllı tarım uygulamalarına da aktarabilirler. Atıl tarım alanlarında Tarıma Dayalı İhtisas OSB’leri kurulabilir, hem üretim hem de istihdam artışı sağlanabilir” dedi.
Tarıma dayalı OSB’ler kurulmalı
Halil İbrahim Yılmaz, tarım OSB’lerinin kurulması, gerçek anlamda üretim ve satışı destekleyecek kooperatifl erin kurulması, gençlerin bu tür örgütlenmelerle tarıma yönlendirilmesi ve tarıma yatırım yapmalarının sağlanmasını önerdiklerini kaydeden Yılmaz, “Gençler akşama kadar borsa takip ediyor, bir kısmı da kooperatifl er aracılığıyla tarıma da yatırım yapması sağlanabilir” dedi. Yılmaz, tarım ve çiftçiliğin itibarlı hale gelmesi gerektiğinin altını çizdi.
Yılmaz, tarımsal üretim yanında pazarlama ve satışın da güvenli hale getirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Gıda hilelerine karşı fahri müfettişlik
Halil İbrahim Yılmaz, Türkiye’nin gıdadaki önemli sorunlarından birinin de tağşiş ve taklit ürünler olduğunu, bunun ekonomik yönü kadar sağlığı da ilgilendirdiğini hatırlatarak, “Tarım Bakanlığı’na önerimiz, kentlerde belirleyeceğimiz gıda dostu arkadaşlarımız raflardan rasgele ürünler seçerek bunları bakanlığın laboratuvarlarında ücretsiz bir şekilde test ettirebilsin. Böylece geliştireceğimiz fahri müfettişlik sistemi ile hile yapılması noktasında caydırıcılığı tesis edebilriz. Bakanlığa bir fahri müfettiş sistemini öneriyoruz” dedi.