HÜSEYİN GÖKÇE
Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Başkanı Hacı Ömer Güler, yerli ve milli tohumluk üretiminin ihtiyacı karşılama oranının stratejik ürünlerde yüzde 100’ü geçtiğini, stratejik olmayan ürünlerde ise yüzde 100’e çok yakın olduğunu bildirdi. Güler, piyasayı regüle eden kamuya ait şirketlerin maliyetlerinin devlet tarafından karşılandığının altını çizerek, bunun da haksız rekabete yol açtığını anlattı.
TÜRKTOB’un düzenlediği Yeni Yüzyılda Türkiye Tohumculuk Zirvesi tamamlandı. İki gün süren zirvede basın mensuplarıyla bir araya gelen TÜRKTOB yönetimi sektöre ilişkin soruları cevaplandırdılar. Tohumda dışa bağımlılığın bittiğini ve birçok stratejik üründe ticaret fazlası verildiğini kaydeden TÜRKTOB Başkanı Hacı Ömer Güler, fidan ve süs bitkilerinin dahil olduğu tüm tohumculukta ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 173’e yükseldiği bilgisini verdi.
Pancarda yerli tohum kullanımı 2025’te başlıyor
Sağlanan başarılara karşılık Türkiye’nin pancar, ayçiçeği ve pamuk tohumu üretiminde hâlen eksiklikleri bulunduğunu aktaran Hacı Ömer Güler, TÜRKŞEKER tarafından yerli pancar tohumu tarafından iki adet tescil başvurusu yapıldığını, 2025 yılında bu üründe tüm ihtiyacın yerli çeşitlerle karşılanmasının öngörüldüğünü ifade etti.
Sektörün bugün 132 ülkeye ihracat yaptığını ifade eden Güler, 17 yıldır yürürlükte olan Tohumculuk Kanunu’nun günün koşullarına göre güncellenmesi gerektiğini bildirdi. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin sıfır faizli işletme ve yatırım kredilerinin limitinin artırılmasını isteyen Güler, vadelerin de uzatılmasını önerdi.
İşletmelerin KOBİ kapsamında değerlendirilerek KOSGEB desteklerinden yararlanması gerektiğinin altını çizen Hacı Ömer Güler, fidancılıkta kayıt dışılığa sebep olan sertifikalandırma maliyetinin azaltılması gerektiğini aktardı.
Güler, süs bitkilerinde yüzde 20 olan KDV’nin, sektörün diğer ürünleri gibi yüzde 1’e indirilmesinin üretimi artıracağını belirtti.
“Kamu kurumları haksız rekabete neden oluyor”
Ar-Ge desteklerinin, Türk tohumculuğu ve tarımsal üretimi için hayati derecede öneme sahip olduğunu belirten Hacı Ömer Güler, sürdürülebilir üretim için burada artış beklediklerini ifade etti. Sektörde 300 firmanın Ar- Ge faaliyetleri yürüttüğünü dile getiren Güler, sağlıklı büyüme için gerekirse üretime verilenden daha çok desteğin Ar-Ge için sağlanabileceğini anlattı. Güler, kamuya ait regülasyon görevi gören kurumların bazı maliyetlerinin devlet tarafından karşılandığı için bunun özel sektör ile haksız rekabete yol açtığını vurguladı. Yerel yönetimlerin tohum dağıtımının da sektöre zarar verdiğine değinen Güler, bunun hem üretime darbe vurulduğunu hem de rekolte kayıplarına neden olduğunu söyledi.
“Anavatanı Amerika ama Ayaş domatesine Ata tohumu diyorlar”
Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Başkanı ve TÜRKTOB Yönetim Kurulu Üyesi Yıldıray Gencer, de belediyelerin tohum dağıtımıyla hizmet götürdüğünü sandıklarını ancak bunların üretim zarar verdiğini belirtti. Gencer, burada dağıtılan tohumların yaygın olmayan çeşitleri içerdiğini bildirdi. Gündemdeki Ata tohumu tartışmalarına da değinen Yıldıray Gencer, bunun bir şehir efsanesi olduğunu kaydetti. Gencer, sertifikalandırılmamış yerel çeşitlerin ciddi anlamda verim kaybına yol açtığı için bunların ticari üretim yapanlara bedava dağıtılsa ve kafalarına silah dayansa bile çiftçiler tarafından kullanılmayacağını öne sürdü. Gencer domatesin anavatanı Amerika olduğu halde Ayaş domatesinden Ata tohumu olarak bahsedildiğini dile getirirken, buna Ata tohumu değil, sadece yerel çeşit denilebileceğini belirtti.