Duygu GÖKSU
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Sigorta Acenteleri İcra Kurulu Başkan Yardımcısı, İzmir Ticaret Odası Meclis Üyesi Ersoy Kocamanoğlu, önümüzdeki yıl Doğal Afet Sigortası yerine uygulamaya geçmesi planlanan Zorunlu Afet Sigortası’nın (ZAS) ismi gibi fiilen de zorunlu olması gerektiğini dile getirdi. Vatandaşların sigorta poliçelerini risk satın alma unsuru değil tamamlanması gereken bir evrak gibi gördüğünü ifade eden Kocamanoğlu, bu yüzden sigortalılık oranının düşük kaldığına dikkat çekti. Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) poliçelerinin Türkiye’de yüzde 58, İzmir’de yüzde 60 oranında kaldığını belirten Kocamanoğlu, her iki rakamın da düşük olduğunu ifade etti.
“Herkes, DASK poliçesi ile bir teminat satın alıyor”
DASK poliçelerinin zorunluluğunun fiilen yerine getirilmediğini söyleyen Ersoy Kocamanoğlu, “DASK poliçesini yaptırmayan konutlara şu anda herhangi bir denetleme yok. Sadece kamu kurum kuruluşlarında, elektrik, su, doğalgaz gibi aboneliklerde ve tapu alışverişinde zorunlu olduğu için, tamamlanması gereken bir evrak muamelesi görüyor. Öncelikle herkesin DASK poliçesi ile bir teminat aldığını bilmesi gerekiyor. Türkiye’nin yüzde 90’ı birinci derece deprem kuşağında. Bu yapıların sigortasızlık oranı ise çok fazla. Özellikle 6 Şubat’ta yaşanan depremlerden sonra bu sigortasızlık oranı, devlet üzerinde büyük bir yük olarak kaldı. Kamunun, bu poliçenin ismini Zorunlu Afet Sigortası olarak değiştirerek iklim değişikliğine bağlı olarak sel ve doğal afetleri de içine kapsayan bir poliçe haline getirme düşüncesi var. Vatandaşı koruma adına güzel bir adım” diye konuştu.
“DASK’ın önerisi 12 bin TL”
Bir metrekare alan için hesaplanan 3 bin 16 TL’lik teminat tutarının şu anki piyasa koşullarında yetersiz kaldığını söyleyen Kocamanoğlu, “DASK’ın sigorta şirketlerine önerdiği rakam ise 12 bin TL. Zorunlu afet sigortası bugünkü şartlarda devam ederse; 3 bin 16 TL’lik teminatın ZAS’tan, 12 bin TL ile bu rakamın arasında kalan yaklaşık 9 bin TL ile özel konut sigorta paketlerinden karşılanması öneriliyor. Özelikle, ZAS sel afetini teminat olarak kapsadığından, onun dışında yangın veya yıldırım sonucunda oluşan hasarlar da ihtiyari poliçelerden temin edilecek. Öte yandan, ZAS sigorta poliçesinde hasar, neden-sonuç ilişkisine göre ödendiğinden, depremden kaynaklı bir yangın, infilak, tsunami gibi etkiler oluşursa bunlar da poliçenin içerisinde yer alacak” dedi.
“Kiracılar, eşya teminatı için özel paket poliçeleri yaptırabilir”
Öte yandan ZAS kapsamında gündeme gelen eşya sigortası ile ilgili bilgiler veren Kocamanoğlu, “Mülk sahibi sigorta poliçesinin içerisinde eşya teminatını dahil edebilir. Kiracı oturuyorsa sigortalı ve sigorta ettiren sıfatların mutlaka ayrışması lazım, çünkü çelişkiler doğabilir. Eşya teminatının çok mümkün olacağını öngörmüyorum. Eşya teminatı için özel paket poliçeleri yaptırılabilir” ifadelerini kullandı. Kocamanoğlu, alt yapısı oluşturulacak ZAS’ın 2024’ün 2. ya da 3. çeyreğinde faaliyete geçeceğinin öngördüğünü sözlerine ekledi.
“YAPISINA GÖRE İZMİR’DE SİGORTALILIK ORANI DÜŞÜK”
İzmir’in birinci derece deprem kuşağında olduğunu hatırlatan Kocamanoğlu, “2020 yılında yaşadığımız İzmir depreminden sonra sigortalılık oranında artış gözlemledik. Deprem öncesinde yüzde 58 olan oran, yüzde 63’e çıktı. Şu anda ise bu oran yüzde 60 seviyelerinde. Türkiye’nin DASK ortalaması ise yüzde 58 civarında. İzmir, yaşam ve gelir grubuna göre sigortalılık oranının çok düşük olduğunu görüyoruz. Vatandaşlarımız riski yerine koyma anlamında mutlaka sigorta yaptırmalı. Küçük bir deprem sonrası korku ve panikle poliçeler yapılıyor ancak 1 yıl arayla olan yenilemeler uyarıcı bir risk olmadığı sürece yapılmıyor” değerlendirmelerinde bulundu.