İklimlendirme sektörü olarak her yıl büyüyen ve gelişen ihracatı daha da ileri taşımak için çaba gösterdiklerini belirten İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB) Mehmet Şanal, tüm sektör paydaşlarıyla el ele vererek gerçekleştirilen ISK SODEX’in Türk iklimlendirme sektörünü dünya pazarında tanıtım için güzel bir fırsat olacağını kaydetti. Sektörün bu yılki ihracat hedefini 7,2 milyar dolar olarak belirlediklerini hatırlatan Mehmet Şanal, buna ulaşmak için emin adımlarla ilerlediklerini bildirdi ve “Bu yıl fuarda yeşil dönüşüm sonrasında yaşanan gelişmeler doğrultusunda firmalarımız yeni ürünlerini de fuarda potansiyel müşterilerine tanıtma imkanına sahip olacak” diye konuştu. İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB) organizasyonu ile potansiyel alıcılar bu yıl ISK SODEX öncesi Türk sanayicilerle bir araya geldi. İSİB Başkanı Mehmet Şanal, bu sene fuar öncesinde 70 farklı ülkeden yaklaşık 400 e yakın potansiyel müşteriyi, ikili iş görüşmeleri için Türkiye’ye getirdiklerine dikkat çekti.
“İklimlendirme dünya için kritik görev üstleniyor”
Dünyayı gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde teslim etmenin tüm insanlığın ortak hedef ve görevi olduğuna dikkat çeken Mehmet Şanal, “Küresel ekonomideki tüm ticari ve idari organizasyonlara, iklim değişikliği ile bozulan ekosistemin iyileştirilmesi ve sürekliliğinin sağlanması anlamında büyük bir görev düşüyor” dedi. İklim değişliklerinden tüm dünya ve ekosistemi korumak için öncelikle enerji verimliliğine yönelik önlemler alınması gerektiğine değinen Şanal, “Enerji verimliliği yüksek, doğayı ve insanı koruyan cihazlarla birçok iklim ve havaya yönelik sektör faaliyeti, iklimlendirme sektörünün dünya için ne kadar kritik bir görev üstlendiğini gösteriyor” ifadelerini kullandı.
İklimlendirme sektörünün yurt dışındaki ticaretini geliştirmek için enerji verimliliği odağında, tüm paydaşlar ile çalıştıklarını kaydeden Şanal, “İhracatçılarımızı başta üretim ve Ar-Ge süreçleri olmak üzere, dünyadaki ticari ve ekolojik dengeler konusunda bilgilendiriyor ve onları destekliyoruz” dedi.
İklim değişikliğiyle mücadelede, sektörün dijitalleşme çabaları, sürdürülebilirlik, çevre duyarlılığı, enerji verimliliği ve üniversite-sanayi iş birliği konularındaki duyarlılığının öne çıktığını belirten Şanal, Türk iklimlendirme sektörünün üretim kalitesinin uluslararası standartlardaki kalite belgeleriyle tescillendiğini vurguladı. Şanal, üretimin çevreci ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artıran tasarruflu ürünlere odaklandığını bildirdi.
“Yeşil enerjiyle üretilen elektrikli sistemler ön plana çıkacak”
Sektör olarak önümüzdeki yıllarda en büyük sınavı Avrupa Yeşil Mutabakatı üzerinden vereceklerini söyleyen Mehmet Şanal, “Global çapta yaşanmakta olan iklim krizinin etkilerini minimum düzeye indirmek amacıyla Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında iktisadi, politik, sosyal başlıklarda birtakım hedefl er belirlendi. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın etkisi ile Avrupa’da fosil enerji kullanımı konusunda bir talep artışı yaşansa da AB’nin koyduğu kriterler doğrultusunda fosil yakıtlardan uzaklaşılması teşvik edildi. Tüm sektörlerde daha çevreci ve yeşil enerjiyle üretilen elektrikli sistemler ön plana çıkacak. Hali hazırda soğutma alanında daha çevreci gazların kullanımı, cihaz verimlilik performanslarının yükseltilmesi (EESER, SEER, COP) olarak adlandırdığımız verimlilik değerleri yüksek ürünlerin kullanımını zorunlu hale getirdi. Sektör olarak bu süreçleri doğru yönetebilmek adına hazırlık yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Sanayiyi dönüştüremezsek AB’yi kaybedebiliriz”
Mehmet Şanal, sektör olarak AB’nin döngüsel ekonomi stratejisiyle uyumlu eko-dizayn kriterlerine ve Avrupa Enerji Verimliliği Standartları’na uygun sürdürülebilir üretim yaptıklarını bildirdi. Ancak bu üretimin tek başına yeterli olmadığının altını çizen Şanal, “Yakın gelecekte ülke sanayisinin yapısını sürdürülebilir ilkeler ve gereklilikler doğrultusunda dönüştürmezsek en büyük ticari partnerimiz olan AB’yi kaybedebiliriz. Sanayi ve enerji alanlarında karbon emisyonlarını düşürmezsek, 2026 itibariyle uygulamaya konulacak olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’ndan kaynaklı ek maliyetler sebebiyle fiyat bazlı rekabeti avantajımızı kaybetme riski ile karşılaşabiliriz” dedi.
“İktisadi ve beşeri hayat düşük karbona göre kurgulanmalı”
Gezegenin ciddi bir iklim krizi ile karşı karşıya olduğunun altını çizen İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB) Mehmet Şanal, “Ülkemizin Ekim 2021 itibariyle taraf olduğu Paris İklim Anlaşması, tüm ülkeleri krizin önüne geçmek için küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2°C ile sınırlandırma, hatta mümkünse 1,5°C’nin altında tutma hedefi etrafında organize ediyor. Bu doğrultuda, ülkemiz de 2053 net-sıfır emisyon hedefini açıkladı. Türkiye 2030 itibariyle ulusal sera gazı emisyonlarının artışından azaltım hedefini %21’den %41’e çıkardı. Bu demek oluyor ki düşük karbon salınımını esas alan ekonomik ve sosyal bir hayatı kurgulamamız gerekiyor. Yaşadığımız binalar ve üretim yaptığımız tesisler, karbon salımı konusunda oldukça yüksek etkiye sahip. Bu alanlarda enerji verimliliğini sağlamamız ve yenilenebilir enerji kullanmamız şart” dedi.