Makine İhracatçıları Birliği(MAİB) Başkanı Kutlu Karavelioğlu, işletmelerin deprem bölgesinde ihtiyaç duyulan tüm teçhizat ve makine stoklarını kamunun kullanımına sundukları süreçte sektörün başarılı bir sınav verdiğini söyledi.
İki aylık makine ihracatında yüzde 13 artışla 4.4 milyar dolar seviyesine ulaşıldığının altını çizen Karavelioğlu, Rusya’ya olan ihracatın yüzde 170, ABD’ye ihracatın yüzde 40 yükseldiğini bildirdi.
Depremin yaralarını sarmak için seferber oldukları bir ayın sonunda bile ihracat artışı gerçekleştirdiklerine vurgu yapan Kutlu Karavelioğlu, “Küresel resesyonu tetikleyici risklere yönelik beklentilerin azaldığı ilk iki ayda; sıkılaşma politikalarının sonuç vermesi ve Çin’in yeniden açılması gibi faktörlerin dünya ekonomisine nefes aldırdığını gördük” dedi.
Karavelioğlu, genel ihracatta önemli artış olmakla birlikte, depremde acil gereksinim duyulan vinç, iş ve istif makinelerinin bölgeye gönderilmesi sebebiyle bu gruptaki ihracatın miktar bazında yüzde 20 daraldığı bilgisini verdi.
Deprem bölgesinde faaliyet gösteren başta tekstil, gıda ve tarım alanlarındakiler olmak üzere bütün kullanıcılarla yakın temasın sürdüğünün altını çizen Kutlu Karavelioğlu, “Kimi personel kaybı yaşayan, kimi makine parklarında hasar gören veya en azından bakım ihtiyacı oluşan her tesise servis hizmeti sağlamak üzere yoğun çabamız var. Faaliyetlerin kesintisiz şekilde devam edebilmesi için gerekli ihtiyaçları Türkiye Makine Federasyonu ve üye dernekleri üzerinden gidermeye çalışıyoruz.” İfadelerini kullandı.
Rekabetçiliği riske giren sektörler
Depremin neden olduğu hasarın, Türkiye’nin küresel rekabet gücünü koruması için atılacak adımları geciktirmemesi gereğine değinen Kutlu Karavelioğlu,
“İkiz Dönüşüm konusunda kararlı olmak ve ‘şimdi sanayide cesur adımlar atma sırası değil’ diye düşünmeden, dayanışma içinde yolumuza devam etmek zorundayız. Çünkü uluslararası rekabet sadece ölçek değil, nitelik de değiştiriyor ve oyunun kuralını teknolojik egemenliği elinde tutanlar belirliyor. Teknolojide aynı seviyede kalabilmek için, sürdürülebilirlik alanında zamanımızı ve kaynaklarımızı verimli kullanmalı, tüm ihracatçılarımızla birlikte ortak bir strateji yürütmeliyiz” dedi.
Bu değişimin ihracatçılar için mali yükleri olacağını belirten Karavelioğlu, üretici fiyatlarının katma değeri yüksek olan makine sektöründe dahi yüzde 63.4 arttığını, genel imalat sanayindeki artışın da yüzde 78.7 olduğunu kaydetti ve “İhracat odaklı büyümeyi merkeze alan ekonomimizde rekabetçiliği riske girmiş sektörlerimiz için döviz kurunda bir kıpırtıya büyük ihtiyaç duyulduğunu söyleyebiliriz.” İfadelerini kullandı.
ABD’den dev bütçe
ABD’nin ‘Buy American’ söylemiyle yerli malını kullanmayı öncelediğini, Enflasyonu Düşürme Yasası’na ise 430 milyar dolarlık bütçe ayırdığını ifade eden Kutlu Karavelioğlu, “Yarım trilyon dolara yaklaşan bütçede önemli bir kaynak, ABD’nin iklim krizine yönelik iç destek paketlerini içeriyor. Buradan sağlanan finansman; dijital ve elektrifikasyon teknolojileri için gereken ender ve kritik malzemelerin temini ile bu teknolojilerin yerlileştirilmesi faaliyetlerinde kullanılacak” diye konuştu.
Bu yaklaşımın gümrük ve kota sınırlamalarıyla özellikle Çin’i dışlamayı amaçladığını söyleyen Karavelioğlu, bunun küresel bazda önemli riskleri de içerdiğini anlattı.
Bu uygulamanın Çin kadar AB’deki işletmeleri de etkileyebileceğini söyleyen Karavelioğlu, Avrupalı meslektaşlarının bu engelleri aşmak için Yeşil Mutabakat ekseninde güçlü dönüşüm üzerinde çalıştığını, Birlik olarak dünyadaki mevzuat gelişmelerini yakından takip ettiklerini bildirdi.