17 Kasım’da yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile binek otomobillerden sadece elektrikli olanlara yönelik Özel Tüketim Vergisi matrah diliminde değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikle motor gücü 160 KW’ı geçmeyen elektrikli araçlara yüzde 10 oranında uygulanacak ÖTV’nin matrahı 1 milyon 250 bin TL’den, 1 milyon 450 bin TL ye çıkarılmıştır. Böylelikle döviz kurlarında değişiklikle giderek anlamsızlaşacak 160 KW üstü ve altı motor gücüne göre farklılaşan vergilendirme ayrımını bir süre daha geçerli hale getirmeye yönelik adım atılmıştır. Bu değişiklik çevreci bir adım olarak görülse de yüzde 20’lik KDV oranında ise bir değişiklik bulunmamaktadır.
Elektrikli binek otomobillere yönelik yönlendirici vergilendirme uygulamasında ilk akla gelecek ülke Almanya’dır. Satın alınmasındaki vergi yükünü anlatmadan önce Almanya’daki elektrikli araçların satın alınmalarından itibaren 10 yıl süre ile (ancak 31 Aralık 2030 tarihine kadar geçerlik olmak üzere) motorlu taşıtlar vergisinden muaf tutulduklarını söylemekle başlamalıyız. Ülkemizde ise böyle bir vergi kolaylığı ise mevcut değildir. Bu aşamada dahi elektrikli araç alınmasının özendirilmesi anlamında önemli bir katkı olduğu gözden kaçırılmamalıdır.
Almanya’da elektrikli bir araç satın almak istenildiğinde ise motorlu taşıtlar vergisinde olduğu gibi bir istisna ile karşılaşılmamaktadır. Ancak Türkiye ile Almanya arasındaki temel farklılık Almanya’da otomobillerin satın alınması sırasında ödenen bir özel tüketim vergisinin bulunmamasıdır. Sadece yüzde 19 oranında bir KDV söz konusudur. Bu durumda örneğin popüler bir elektrikli aracın aynı modelinin Almanya satışı 54 bin 599 Euro + yüzde 19 KDV iken aynı aracın Türkiye satış fiyatı 1 milyon 407 bin 780 TL net fiyatı üzerine ÖTV ve KDV eklendiğinde 2 milyon 820 bin 960 TL olmaktadır. Görüldüğü üzere fiyattaki artışı yaratan faktör ÖTV ve küçük de olsa KDV farkıdır.
Elbette otomobiller üzerinde ÖTV yükünün çok olmadığı tartışmasından bağımsız olarak özellikle çevreci bir yaklaşımla en azından elektrikli araçlardaki ÖTV yükünün tamamen kaldırılması olumlu sonuçlar doğuracaktır. Özellikle İstanbul ve Ankara gibi şehirlerdeki çevre kirliliğine etkilerinden, yeni teknolojilerin geliştirilmesinde Ar-Ge çalışmalarına hız vermesine kadar etkileri çeşitlidir. Örneğin ülkemiz nasıl ki savunma sanayinde dünyada artık bir aktördür, elektrikli araçlar bakımından da ki bu araçlar geleceğin araçları olduklarından ÖTV bakımından cesur ve etkili bir adıma ihtiyaç vardır ki o da ÖTV yükünün bu araçlardan tamamen kaldırılmasıdır.