Hüseyin GÖKÇE
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, Marmara Denezi’ne kıyısı olan İstanbul dahil 7 ilin GSYİH içindeki payının yüzde 43.2, ihracat içinde sadece İstanbul’un payının yüzde 61 olduğunu bildirdi. Bu bölgedeki olası bir depremin yüksek can kaybı yanı sıra ülke için telafisi zor ekonomik hasara yol açacağını bildirdi. Ardıç, bu riskin azaltılması için Marmara bölgesindeki riskli alanlarda bulunan sanayi tesislerinin, daha az riskli alanlara kaydırılmasını, Merkez Bankası, kamu bankaları, Türkiye Varlık Fonu ve bünyesindeki şirketlerin Ankara’ya taşınmasını önerdi.
ASO Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı, Kahramankazan’da Havacılık İhtisas OSB’de yapıldı. Toplantının açılışında konuşan ASO Başkanı Seyit Ardıç, depremdeki hasarın en önemli kısmının 6.5 milyon kişinin yaşadığı; Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Malatya ve Adıyaman illerinde meydana geldiğini belirtti. Deprem sebebiyle göç eden 2 milyon kişinin önemli bir kısmının Ankara’ya geldiği bilgisini veren Ardıç, depremzedelerin barınma ihtiyacını karşılamak amacıyla 100 konteyner hedefiyle çıktıkları yolda bugün 400 konteyneri geçtiklerini aktardı. Olası Marmara depremine hazırlıksız yakalanılması halinde yıkımın düşünmek bile istenmeyecek boyutta olacağına dikkat çeken Ardıç, çeşitli kurumlar tarafından yapılan deprem senaryolarına göre ortalama 194 bin 392 ile 771 bin 860 binanın yıkılmasının öngörüldüğüne vurgu yaptı.
“Taşınma planlama dahilinde yapılmalı”
Yer değiştirmesi gereken sanayi ve ticari tesislerin deprem riski düşük olan bölge ve illere yönlendirilmesinin de gündeme alınmasını isteyen Ardıç, “Bu uygulama hayata geçirilir ise, hem deprem hasarını önlemede hem de bölgesel eşitsizliklerin azaltılması bakımından kalkınma hedeflerimize büyük bir katkıda bulunacaktır. Dolayısıyla stratejik bir tasarımla, mevcut sınai ve ticari tesislerin bir kısmının bölgedeki rezerv taşıma alanlarına, bir kısmının ise ülkemizdeki deprem riski düşük olan illere kaydırılması çok yerinde ve faydalı bir uygulama olacaktır” dedi.
Yanı sıra yeni yatırımların da deprem riski düşük illere yönlendirilmesinin önemine değinen Ardıç, bunun bölgeler arasındaki kalkınma dengesizliklerinin azaltılmasına da katkı sağlayacağını vurguladı.Ardıç, konut ve konut dışı binalar, OSB’ler ve sosyal donatıların inşa edileceği alanların ulusal bir planla belirlenmesinin önemli olduğunu bildirirken, planlama aşamasında firmaların tedarik zincirleriyle irtibatlarının güvenceye alınması için her türlü desteğe kavuşturulmasının uygun olacağını anlattı.
“Sanayinin yüzde 90’ı riskli bölgede”
Raporlara göre, İstanbul’daki sanayi, üretim, spor ve sağlık tesislerinin yüzde 90’ının hasar oluşturabilen seviyede yer hareketine maruz kalacağının altını çizen ASO Başkanı Seyit Ardıç, “Ticari alanların, sanayi ve üretim tesisleri ile konaklama tesislerinin %60’tan fazlası şiddetli hasarın beklendiği bölgelerde bulunmaktadır” dedi. Bu tahminlerin sadece İstanbul belediye sınırları için yapıldığını ancak Marmara’daki diğer illerin de bundan etkileneceğini ifade eden Ardıç, “Marmara Denizi’ne kıyısı olan İstanbul’un yanı sıra; Bursa, Kocaeli, Balıkesir, Tekirdağ, Çanakkale ve Yalova’dır. İstanbul ile birlikte toplam 7 ilimizde yaklaşık 7,5 milyon hanedeki 24,2 milyon insanı etkileyecektir” diye konuştu.
7 ilin, GSYİH’nin %43.2’sini oluşturduğunu ihracatın ise %61.6’sını gerçekleştirdiğini dile getiren Ardıç, sadece İstanbul’un finans ve sigorta hizmetlerindeki payının da %61 olduğuna dikkat çekti. Bütün bu verilerin olası Marmara depreminin ülke için telafi si zor ekonomik ve sosyal kayıplara işaret ettiğinin altını çizen Ardıç, bu yüzden mevcut konutların güvenliğiyle ilgili önlemler yanı sıra sanayi sektörüne yönelik önlemlerin de acilen gündeme alınması gerektiğini anlattı. Ardıç, İstanbul’da %90’ından fazlası hasar görebilecek alanlarda bulunan sanayi ve ticaret işletmelerinin, depreme dayanaklı hale getirilmesi ve riski daha düşük olan bölgelere ve rezerv alanlarına taşınması önerisinde bulundu.