Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) verilerine göre yılın ilk çeyreğinde makine ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,8 artarak 6,9 milyar dolara çıktı. İlk çeyrek ihracat verilerini değerlendiren MAİB Başkanı Kutlu Karavelioğlu, TL’deki değerlenmenin döviz cinsinden gelirin yurt içi maliyet karşısında yetersiz kalmasına neden olduğunu belirtirken, ucuz ithalatın etkisinin tüketiciye yansımadığını söyledi. Artan ithalatın teknolojik gelişmenin önünde engel olduğunun da altını çizen Karavelioğlu, uygulanan yaptırımların 10 yıldır odaklarında olan Rusya pazarını riske soktuğunu anlattı.
“Rusya-Ukrayna talebi beklentimizi aştı”
Rusya ve Ukrayna’ya makine ihracatının ilk çeyrekte 440 milyon dolarlık artışla 676 milyon dolara çıktığını dile getiren Karavelioğlu, Rusya’ya ihracatta kg değerinin 1,5 katına çıktığını ifade etti. ABD ve AB’nin uyguladığı ambargoya da değinen Kutlu Karavelioğlu, “Bu gelişmelerin 10 seneden beri odağımızda olan ülkeye ihracatımız üzerinde menfi etkileri olacağı bellidir” diye konuştu. Ukrayna’ya ihracatın ise yüzde 92 arttığının altını çizen Karavelioğlu, bu ülkenin kısa süre içinde ilk 10’a girmesini beklediklerini anlattı.
Yılın ilk bölümünde toplam ihracatta kayda değer bir artış beklemediklerini vurgulayan Kutlu Karavelioğu, buna karşın Rusya ve Ukrayna’dan gelen yoğun talep sebebiyle tahminlerin aştığını anlattı. ABD’nin yaptırımlar konusunda talep ve baskısının arttığını ifade eden Karavelioğlu, “Avrupa ülkeleri de Rusya’ya gerçekleştirilen dolaylı ihracatı daha fazla kontrol altına almaya çalışıyor. Danimarka’nın başlattığı dış ticaret kontrol mekanizmalarının, yani üçüncü ülkeler vasıtasıyla ürünlerin Rusya bölgesine ihracatının AB genelinde yaygınlaşması muhtemeldir” dedi.
“İhracatçı AB’ye uyumda geç kalmamalı”
Avrupa’daki resesyon beklentilerinin yerini sınırlı da olsa büyüme ihtimaline bıraktığının altını çizen Kutlu Karavelioğlu, “Fakat Tedarik Yasası ve yeşil-dijital direktiflerle donatılmış engeller de bizleri bekliyor. Bu nedenle ihracatçı işletmelerimiz, başta Sürdürülebilirlik Reytingi olmak üzere birçok alanda acil önlemler almak, AB piyasalarına uyumlu norm ve sertifikalarda geç kalmamak zorunda” ifadelerini kullandı.
Enflasyon kurun önünde seyrettiği müddetçe ithalatın ucuz kalacağını belirten Karavelioğlu, bu durumda katma değer oranı yüksek sektörlerin yerli olmanın bedelini ödemeye devam edeceğini bildirdi. Bu durumun ister istemez üretimden ticarete dönmeyi getireceğini vurgulayan Karavelioğlu, “Ölçeklerini korumak mecburiyetinde olan imalatçılar dış pazarı kaybetmemek üzere iç pazardan besleniyor; çifte fiyat uygulamalarına dair şikayetler de bunu gösteriyor. Bu kısır döngü bir yandan enflasyonu körüklerken bir yandan da damping konusu oluşturuyor. İç pazarda mecburen yükselen fiyatlarla büyük marjlar sağlayan ithalatçılar, çok süremeyeceği belli olan bu fırsatı daha fazla mal getirerek değerlendiriyorlar. Neticede ucuz ithalatın etkileri istenen oranda piyasalara yansımıyor” şeklinde konuştu.
“Artan ithalat, teknoloji geliştirmeye engel”
KOBİ tabanlı sanayinin yerli imalatçıları öne çıkarması gerektiği bir dönemde, artan makine ithalatıyla karşı karşıya kaldığını aktaran Kutlu Karavelioğlu, “Üretim yeteneklerimiz ve tekno-ekonomik kapasitelerimiz henüz tehlikeye girmiş değil fakat alabildiğine artan ithalatın teknoloji geliştirmenin önünde bir engel olduğunu unutmamalıyız” dedi.
“Bilanço kalitemizi korumak durumundayız”
Teknoloji seviyesi ne kadar iyi olursa olsun müşterileri ikna edecek fiyat teklifi vermek zorunda olduklarına değinen Kutlu Karavelioğlu, “Bunu yaparken bilanço kalitemizi koruyabilmek durumundayız. Ancak kurdaki duraklamanın sonucu olarak Türk Lirası’ndaki aşırı değerlenme, yabancı para cinsinden elde edilen gelirlerin yurt içi maliyetler karşısında yetersiz kalmasına neden oldu” dedi.