TÜİK verilerine göre Türkiye 2021 yılında 67,1 bin ton kahve ithalatına 167 milyon dolar ödedi. Ancak geçen yıl fiyatların yükselmesi nedeniyle 11 aylık dönemde ithal edilen 65 bin ton kahvenin faturası 260,7 milyon dolara kadar çıktı. Geçen yıl şubat ayında zirve yaparak uluslararası piyasada 260 dolara kadar yükselen 50 kilogramlık bir çuval kahvenin fiyatı ilerleyen aylarda geriledi ve bir yılda yüzde 36,5 düşüşle 154 dolara indi. Ancak kahve fiyatındaki bu düşüş Türkiye’de perakende kahve fiyatlarına yansımadığı gibi kahve zincirleri, yeni yıl ile birlikte fiyatlarını en az yüzde 30 oranında artırdı.
“Maliyetlerde %100 artış yaşandı”
Uzmanlar Türkiye’de kahve fiyatlarda yaşanan artışın özellikle kavurma, nakliye ve diğer genel gider kalemlerindeki artıştan kaynaklandığını belirtiyorlar. Okan Üniversitesi Öğretim Görevlisi, Gastronomi Yazarı ve Kahve Danışmanı Cenk R. Girginol, kahve işletmelerinin ambalajdan nakliyeye tüm giderlerinin geçen yıla göre neredeyse yüzde 100 arttığı belirterek, “Böylece bir fincan kahvenin maliyeti geçen yıla göre ciddi bir artış gösterdi. Ayrıca kahve çekirdeğinden ambalaja kadar her şeyin döviz ile ithal edildiğini unutmamak lazım” dedi.
Yatırım aracı olmayı sürdürecek
Fiyatların artmasına rağmen sektörün diğer gıda işletmelerine göre yatırım aracı olmaya devam ettiğini belirten Girginol, 2023 yılına ilişkin beklentilerini ise şu sözlerle paylaştı: “Geçen yıl büyümeye devam eden kahve sektörü açısından bu yıl biraz daha zorlu geçeceğini düşünüyorum. Ev-perakende sektöründeki makineleşme horeca sektörüne göre daha hızlı ilerliyor. Bu yıl perakende hızlı büyürken yatırımlara bağlı ev dışı tüketim de büyüme hızını sürdürecek. Kapsül kahvelerin evlere daha kolay girişi, Türk kahvesinin içilir olması ile ilgili artışı ve filtre kahvedeki çeşitlilik ile tüketim kişi başı oranlarında artmaya devam ediyor. Zor bir yıl olacağını biliyoruz ama doğru yatırımlar ve markaların kendi içlerinde kahveye verecekleri ağırlık sektör özelinde bakıldığında bir büyüme rakamını yılsonunda bize verecek gibi duruyor.”
Doğru kahveyi sunamayan elenecek
Sektörde yatırım iştahının devam etmesine rağmen en önemli problemin dövize ve genel giderlere bağlı artışlar olduğunu belirten Girginol, “Bir kafenin açılma maliyeti minimum 3-4 milyon TL’yi buluyor. Yatırımcılar biraz daha analiz ederek, yatırımlarını daha az risk kapsamına yeni yerler açıyor ve yatırımlarını devam ettiriyorlar. Diğer yandan doğru kahveyi sunamayan ve kaliteden uzaklaşan işletmeler bu yıl tamamen elenecek. Çünkü kahve severler artık kahvenin kalite kavramını gelişen damak profili ile ayırt edebiliyor. Görüntü veya işletmenin PR anlayışı dışında artık kalite ve tat ön planda. İşini doğru yapan ve kaliteyi ön planda tutan markalar tercih ediliyor” şeklinde konuştu.
Gülel: Enerji fiyatları maliyete yansıyor
Dünya piyasalarında fiyatlar gerilerken ülkemizde son tüketiciye ulaşan kahvede fiyat artışın birkaç nedeni bulunduğunu belirten Dali Coffee Co. CEO’su Mehmet Yakup Gülel de öncelikle kavurma işletmelerindeki maliyet artışına dikkat çekti. Personel giderlerindeki artışın da tüketiciye ulaşan kahvenin fiyatını etkilediğini belirten Gülel, “Bir diğer nedeni ise küresel enerji maliyetindeki artıştan kaynaklanıyor. Yurtdışından ithal edilip ve son tüketicinin bardağına kadar zincirdeki enerji fiyatlarının artışı maliyetlere yansıyor. Son olarak yine bu zincirde yer alan ve enflasyona bağlı olarak artan kira, finansman ve lojistik maliyetlerindeki artış kahvenin fiyatını yukarı yönde atmasını etkiliyor” dedi.
Kişi başına tüketim 1 kilogramı aştı
Türkiye’de tüketicilerin en çok latte ve kapuçino başta olmak üzere sütlü ürünleri tercih ettiğini belirten Kahve Danışmanı Cenk R. Girginol, “Aromatik lezzet ve yumuşak içim alışkanlığı bu anlamda ön planda diyebiliriz. Kişi başı tüketim ise son rakamlar bazında 1 kilogramın üzerine çıkmış durumda” diye konuştu.