KRİZLERİ LOKAL YATIRIMLA ÇÖZDÜK
Yıldızlar Yatırım Holding Yönetim Kurulu Üyesi Hakkı Yıldız:
“Trump’ın başkanlık döneminde satacağımıza da getireceğimize de vergi kondu. Ne kadar kusursuz tedarik zinciri kursak da krizler çıkıyor. Yıldız Entegre’nin Amerika’da ormanı, Amerika’da bir limanı, Türkiye’de iki limanı vardı. Tedarik zinciri iyi çalışıyordu ama pandemi oldu. Tedarik zincirimiz çöktü. Bütün bu krizlere lokal yatırımla çözüm bulduk. Krizi lokalde tedarikçilerimizi güçlendirerek aştık. Onlara ‘yer sağlayalım finansman sağlayalım’ dedik. Krizler bizi yerinde lokal üretici yaptı. Sonra AB’den gelen ihracat kotalarını aşmak için Romanya ve Slovenya’da yatırım yaptık. Öte yandan biz sanayiciler için kalifiye iş gücü çok önemli. Bir hat kuruyorsunuz, bedeli 100 milyon Euro; onu bir insana teslim ediyorsunuz. Makinelerle 7-24 yaşayan, 20-30 yılını vermiş ustaları eğitmen olarak yetiştiriyoruz, “koç” olmalarını sağlıyoruz.
PORTFÖY NE KADAR GENİŞLERSE, RİSKLER O KADAR İYİ YÖNETİLİYOR
TAV İşletme Hizmetleri CEO’su Güçlü Batkın:
Biz TAV olarak, 1999 depremi, 2001 krizi, SARS, 11 Eylül, Arap Baharı, Gürcü-Rus savaşı gibi birçok kriz gördük. Bizim coğrafyamızın ya da olduğumuz pazarın getirdiği politik riskler bizim bütün kriz kaslarımızı geliştirdi. Mesela ortalama işletme sürelerimizi 8 yıldan 30 yıla çıkarttık. Biraz cesaret gerekiyor. Portföyümüz genişlettik ve şunu da gördük: Portföyü ne kadar genişletirseniz, riskleri o kadar iyi yönetiyorsunuz. Riskleri bölüyoruz. Pandemi öncesi yıl 2019’a göre 2040’da havalimanlarının kapasitesinin 2 katı artarak 19 milyar yolcuya ulaşması bekleniyor. Bunu karşılamak için de 2,4 trilyon dolarlık havalimanı yatırımına ihtiyaç var. İnsan kaynağının dijital beceriler sahip olmaması bizim sektörümüz için de önemli tehditlerden biri. Dijital ortamda hayatına devam eden insan kaynağına ihtiyaç var. Multi-disipliner eğitim sistemine geçmemiz gerekiyor.
DİJİTALLEŞMEDE POTANSİYELİMİZ FAZLA AMA HIZLI OLMALIYIZ
İnci Holding Yönetim Kurulu Üyesi Perihan İnci:
Yöneticiler olarak bazı şeyleri iyi anlamamız gerekiyor. Dijitalleşmede Türkiye o kadar da kötü durumda değil. Potansiyelimiz fazla sadece biraz hızlı hareket etmemiz gerekiyor. Dijitalleşme trend olarak gündemde sıkça yer almaya başlayınca farkındalığımız arttı ama iş dünyasında bir umursamazlığımız oldu. Pek çok şey elimizin altındaydı. Teknolojiyi inovatif, kreatif bir şekilde üretmek yerine alıp koymayı tercih ettik. Yine de teknolojiden geri kalmadık. Şirketler, dijital süreçlerin yardımıyla pek çok işi aynı anda gerçekleştirebiliyor. Bunun yanında bunları yapabilecek insan kaynağı kısıtımız var. Memleketimizde insan kaynağı çok ama beceri kısmına da gelmemiz gerekiyor. Dijital becerileri hızla çalışanlarımıza kazandırmamız gerekiyor ama önce kendimize yani yönetim kademesine bazı şeyleri anlatmamız gerekiyor. Dijital beceriler kazandırma kısmını Türkiye’nin en başından başlayarak sahiplenmek gerekiyor. Biz kapasiteyi teknoloji ile 8 milyon janttan 12 milyon janta çıkardık ama hala 3 bin çalışandayız. Çünkü çalışanın kalitesini artıyorsunuz ama onların bir kısmı gidebiliyor. Bu da risklerden biri.
Alemdar: Teknolojiyi olmasa da en azından pazarı yakalayalım Zirvede
EKONOMİ Koordinatörü ve Sürdürülebilirlik Editörü Didem Eryar Ünlü moderatörlüğünde, sanayinin geleceği tartışıldı. Asansör konuşmasının konuğu Sabancı Holding Sanayi Grup Başkanı Cevdet Alemdar oldu.
VAKTİMİZİ TEKNOLOJİ VE ÖLÇEK ARAYARAK GEÇİRMELİYİZ
Sabancı Holding Sanayi Grup Başkanı Cevdet Alemdar:
Sürdürülebilirliğin ne kadar önemli olduğunu anlamamız gerekiyor. 150 yılın en yüksek sıcağını yaşadık. Sıcak yazın ne problemi var ki? Oturuyorsunuz kumsalda yanınızda buzlu su var onu da içiyorsunuz. Problem hem buzda hem suda. Buzu petrol ve kömürden yarattığımız enerjiyle üretiyoruz. Suyu da şu an bir yerlerden çıkarıyoruz ama onu da çok yakında artık filtre etmeye başlayacağız. Kocaman bir şaka; serinlemek için kullandığımız ürün aslında dünyanızı daha çok ısıtıyor. Bu enerji işini çözmek zorundayız. Herkes yenilenebilir enerjiye geçmek zorunda. Yenilenebilir enerjiye geçmek kolay değil. 150-170 yıllık ekonomi kesinlikle yenilebilir ekonomi değil. Yeni teknolojilerde de ölçek yok. Solar panellerde, rüzgar türbinlerinde ölçek yok. Ölçek olmayınca teknolojiyi geliştiremiyorsunuz. Enerji depolama mesela sodyum temelli pil geldiğinde hayat bambaşka olacak. Sodyum pil geliştirilemiyor çünkü ölçek yok. Burada ortaya eşitsizlik konusu çıkıyor. Bunu iklim adaleti diye romantize ediyoruz. Hiçbirimizin Türkiye’de oturmaması gerekiyor. Vaktimizi dünyada teknoloji ve ölçek arayarak geçirmemiz lazım. Isı pompası, 2030 yılında bugünkü pazarından 3 kat daha büyük olacak. Hidrojen 10, rüzgar 2,5 kat, güneş 4 kat, depolama 6 kat daha fazla olacak ve yeni teknolojiyle olacak. Dijitalleşme sürdürülebilirlik gibi eşitsizliğin konuşulacağı bir alan değil. Çünkü dijitalleşme bütün dünyanın aynı anda bir şey yapmaya ihtiyacı olduğu bir konu değil. Çok hızlı kendimizi sallamamız ve uçaktan inmemiz lazım. Teknolojiyi yakalayalım iddiasında değilim en azından pazarı yakalayalım. Girişimciliğimizle ortaklık yapalım.
Dünyada yatırım yapılacak çok büyük fonlar var
Zirvede moderatörlüğünü Ekonomi Gazetesi Girişimcilik Editörü Selenay Yağcı’nın yaptığı “Paranın Yeni Adresi” konulu panel düzenlendi. Panelin konuşmacıları arasında Re-Pie Portföy Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mehmet Ali Ergin, 212 Kurucu Ortağı Ali Karabey ve Gülman Group Yönetim Kurulu Başkanı Polat Gülman yer aldı.
DÜNYA TEKNOLOJİ İLE ÇOK DAHA İYİ BİR YER OLACAK”
212 Kurucu Ortağı Ali Karabey:
Tekno-optimist diye bir kavram var. Teknoloji ile dünyanın çok daha iyi bir yere geleceğini düşünüyor ve biz de bu yolda yürüyen insanlara destek oluyoruz. 2015’ten bu yana girişim sermayesi fonu yönetiyoruz. Toplamda 30’a yakın şirkete yatırım yaptık. İşimiz gereği optimist olmaya mecburuz. Haftada 80’e yakın şirket görüyoruz. İster istemez karşımıza çıkan girişimciler pozitif, enerjik ve dünyadaki büyük problemler ile dertlenen insanlar. İklim, açlık, ekonomi, diğer krizler ve birçok endüstride hala çözülememiş binlerce problem var. Bu girişimcilere, problemler peşinde koşan insanlara sermaye desteği vererek o insanları bir nebze daha güvenli şekilde limana götürmeye çalışıyoruz. Öte yandan ekosistemde yatırımlarda bir yavaşlama var. Dünyada son yıllarda yüzde 50’lik daralma var. Öte yandan çok fazla yatırılmayı bekleyen fon da var. Kurulduğumuzda ilk girişim sermayesi fonu idik ve topladığımız para 30 milyon dolardı. Bugün 1 milyar dolarlık büyüklük var. Bunun çok daha büyüğü dünyada yatırılmayı bekliyor. Bugün 500’den fazla unicorn var.
FONLARIN BÜYÜKLÜĞÜ 2 TRİLYON LİRAYA ULAŞTI
Re-Pie Portföy Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mehmet Ali Ergin:
Sermaye piyasamız sığ. Türkiye’de 4 milyon kişi fonlara yatırım yapıyor ve fonların büyüklüğü 2 trilyon liraya ulaştı. Alternatif fon ise gayrimenkul yatırım fonu ve girişim sermayesi fonları. Yurtdışında farklı örnekleri de var. Bugün itibariyle gayrimenkul ve girişim sermayesi fonu 150 milyar lira. Bu da 2 trilyon liralık fon piyasasının yüzde 7’si anlamına geliyor. Bu iyi gibi görünüyor. Ama 4 milyon fon yatırımcısının yanında sadece 5 bini bu 150 milyarlık kısma yatırım yapmış. Bugün biz RePie olarak bunun üçte birini yapıyoruz. Bu biz çok iyiyiz demek değil. Sektör iyi büyümedi demek. Biz her sene yüzde 200- 300 büyüyoruz. Ama ülke için aşmamız gereken bazı sorunlar var. Biz bunun için kendi adımıza şubeler açıyoruz. 11 şubemiz var. O şubeler ile finansal okuryazarlık artsın, alternatif fonlar gelişsin diye çalışıyoruz. Gayrimenkulden para kazanmak daha kolay. Biz bu alana girmeseydik bu kaynağımızı gayrimenkule ayırsaydık daha fazla para kazanırdık.
YENİLİKÇİ TEKNOLOJİLERE FON ARACILIĞIYLA YATIRIM
Gülman Group Yönetim Kurulu Başkanı Polat Gülman:
Yakın zamanda BM sürdürülebilir kalkınma ilkelerini benimsedik. İnsan ilişkileri gibi iş hayatının da sürdürülebilir olması adına ne yapabiliriz diye baktık. Yenilenebilir enerjiye yatırım yaptık. GES tesislerimiz oldu. Bundan sonra da girişim sermayesi işleri geldi. Türklerin girişimci ruhu var ama sermaye birikimleri çok olmadığı için riskli gibi görünen alanlara yatırımı teşvik eden bir ortam yoktu. Ama biz fonlara yatırım yapmayı tercih ettik. Yenilikçi teknolojilere fon aracılığıyla yatırım yapıyoruz. Bilmediğimiz işlerde fonlar aracılığı ile ilerlemek çok daha sağlıklı. Onların süzgecinden geçiyor. Sürdürülebilirlik adı altında hem yenilenebilir enerji hem de girişim sermayesi fonlarına yatırım yaptık. Biz yurtdışına da gayrimenkul adı altında İsveç’te halka açık şirkette yurt işletmeciliği yapan bir şirkete ortak olduk. Konut çok önemli bir alan gayrimenkulde. Modern bir barınma ihtiyacı çok güzel organize edilmişti orada.
Şirketler için dijital dönüşüm artık kaçınılmaz
Dünyayı bekleyen gelişmelerin “Gelecek ve Teknoloji” başlığıyla tartışıldığı asansör konuşmalarını EKONOMİ Yazıişleri Müdürü Handan Sema Ceylan yönetti.
YAPAY ZEKA İLE GÜVEN İLİŞKİSİ KURULMALI
Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin:
Hepimiz birçok konuda beklenti içinde olduğumuz yapay zekayı konuşuyoruz. Ama bu teknoloji bizden kendisine gözü kapalı güvenmemizi bekliyor. Ancak diğer taraftan yapay zekanın gelişmelerden haberdar olmasını ve istediği yerden de faydalanmasını istiyoruz. Yapay zeka bir kara kutu. Kullandığımız yapay zeka ile bir güven ilişkisi olmalı. Ülkeler arasında muazzam bir bilgi alışverişi var. AB ve ABD arasında bununla ilgili anlaşmalar mevcut. Türkiye’nin bir anlaşması yok. Bizim de milli egemenlik unsurlarına saygılı anlaşmalara dahil olmamız lazım. Yapay zeka kod yazımını da çok kolay hale getirdi. Yüzde 50’sini yapay zeka yardımı ile yazabiliyoruz. Yapay zekanın kaldıracağı birçok iş alanı var artık. Sağlık sektörü ilk sırada ve diğeri de bankacılık ve finans sektörü.
OTOMOTİV ENDÜSTRİSİ DÖNÜŞÜM GEÇİRİYOR
Mercedes-Benz Türk, Ventures Kurucusu & 2. El Kamyon ve Otobüs Satış Direktörü Didem Özensel:
Otomotiv endüstrisi devrim niteliğinde dönüşüm geçiriyor: Birincisi emisyonsuz araçlar; ikincisi otonom sürüş ve üçüncüsü de yazılım odaklı mobilite. İçten yanmalı motorlar yerini batarya ve hidrojenli teknolojiye bırakıyor. Otomobiller hızla elektrikleniyor. Türkiye de elektrikli araçlar konusunda en fazla teşvik alan ülkelerden biri. İçten yanmalı motorun ÖTV baremi yüzde 220 iken elektiriklide yüzde 160. Şimdi Togg var ve hızlı ilerliyor ancak hızı yeterli değil çünkü şarj altyapımız yeterli değil. Otomobilde durum bu. Ağır vasıta biraz daha komplike. Bizim yeni aracımız çıkacak ve bu aracın menzili de 500 km. Ancak bir dolumu 3 ailenin bir aylık elektrik tüketimine eş değer. Şarj istasyonları kurulmalı. Şimdi otonom sürüş gelişiyor.
MATERYAL TAŞIYAN ŞİRKETLER BİLGİ TAŞIYANLARA DÖNÜŞÜYOR
Etiya CEO’su Aslan Doğan:
Şirketler bir yerden bir yere bilgi ve materyal taşıyanlar olmak üzere ikiye ayrılır. Yaşanan dönüşüm ile birlikte bilgi taşıyan şirketlere doğru dönüşüm yaşanıyor. Sigorta ve bankacılık şirketlerini dönüştürmek kolay ama otomotiv şirketini nasıl dönüştüreceksiniz? Togg bu konuda iyi bir örnek. Önümüzdeki 10 yılda üreteceği katma değerin yüzde 70’i platformlardan gelecek. Şirketlerin iş modellerini dijitale taşımaları gerekiyor. Yine Togg bu konuda iyi bir örnek. Kendini bir otomobil değil akıllı cihaz olarak tanımlıyor. Gelirinin yüzde 60’ını cihazdan kalanını dijital servislerden sağlayacak. Burada yapay zeka önemli bir konu olarak öne çıkıyor. Şirketlerin yapay zeka vizyonunun olması lazım.