Fikri CİNOKUR
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Ali Bahar, ihracatçılarda çok yanlış ve tehlikeli kur bilinci olduğunu öne sürerek, “Ben buna ‘kur sevdası’ diyorum” ifadesini kullandı.
ATSO’nun ağustos ayı meclis toplantısında konuşan Bahar, küresel, bölgesel ve Türkiye ekonomisi hakkında görüşlerini açıkladı. Antalya’nın 3 milyar dolara yakın ürün ihracatı bulunduğunu, 13 milyonu havayoluyla olmak üzere 15 milyona yakın yabancı ziyaretçisi bulunduğunu belirten Bahar, Antalya’nın hizmet ihracatında da çok güçlü olduğunu söyledi.
İhracatçılarda çok tehlikeli ‘Kur bilinci’ olduğunu öne süren Bahar, şunları kaydetti: “Türkiye genelinde ihracatçılarımızda gördüğümüz çok yanlış ve tehlikeli bir kur bilinci var. Ben buna ‘kur sevdası’ diyorum. Peki nedir bu? 2021’de ihracat artacak diye döviz kurunun bilinçli olarak yükseltildiği bir süreç yaşadık. O günlerdeki ‘rekabetçi kur’ sloganını hepimiz hatırlıyoruz. Ne olacaktı? Kur yükselecek, Türk malları dolar ve Euro bazında ucuzlayacak böylece ihracat artacaktı. Buna karşılık kur yüksek olduğu için yabancı mallar pahalılaşacak, ithalat azalacaktı. Böylece daha fazla ihracat, daha az ithalat yoluyla cari denge iyileşecekti. Dolar iki ay içinde 9 liradan 18 liraya yükseldi. Ama artan ihracat değil, ithalat oldu. Kur geçişkenliği dediğimiz olgu ile enflasyon patladı. Maliyetler sıçradığı için hepimiz bunu ister istemez kendi fiyatlarımıza yansıtmak zoruna kaldık.”
“Asıl ihtiyacımız katma değeri yüksek ihracat”
Kurun yükselmesi ile ihracatın artmasının ilk bakışta akla uygun gibi görünse de bunun son derece yanlış ve kısa vadeli bir bakış açısı olduğunu vurgulayan Ali Bahar, “Zira Türkiye ihracattan kazandığı her 100 doların en az 65 dolarını, bu ihraç malını üretmek için ithalata vermek zorundadır. Bizim bu anlayıştan uzaklaşmamız gerekiyor. Eğer bu yaklaşım doğru olsaydı, bütün ülkeler kendi paralarının değerini düşürmeye çalışırlardı. Bugün önde gelen ekonomilere bakıyoruz. Bizim asıl ihtiyacımız olan katma değeri yüksek ihracat yapmaktır, yüksek teknolojili ürün satmaktır. Türkiye ihracatında yüksek teknolojili ürünlerin payı yıllardan beri yüzde 3 civarında seyrediyor. Biz neden burada takıldık, kaldık. Ar- Ge’ye, inovasyona odaklanmamız gerekiyor. Teknolojiyi her alanda daha fazla kullanmamız gerekiyor” diye konuştu.
“İhracat iç pazarın alternatifi değil”
İç piyasada zor günler beklenirken, ihracat tarafının da pek parlak bir dönemden geçmediğine dikkat çeken Bahar, ‘’İhracat, iç piyasanın bir alternatifi değil. Bu nedenle iç talebi çok fazla yavaşlatmamak gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde önümüzdeki aylarda çok sayıda şirketin kapanmaya başladığını ve işsizliğin arttığını görme noktasında olabiliriz” dedi.