İmam GÜNEŞ
Dünya halı ihracatında 6’ncı sırada olan Türkiye, yılın ilk 7 ayında da yüzde 2,8 düşüşle yaklaşık 1,5 milyar dolarlık ihracata imza attı. İhracatın artmasını isteyen sektör temsilcileri katma değerli üretim için gündem maddelerini de belirledi. EKONOMİ gazetesine konuşan İstanbul Halı İhracatçıları Birliği (İHİB) Başkanı Ahmet Hayri Diler, restorasyonun katma değeri artırdığını, yeniden işlenen halıların 8 katı fiyatına ihraç edildiğini söyledi. Dünyada ‘vintage halı’ olarak trend haline gelen geri dönüşüm modelinin kıymetli olduğuna dikkat çeken Diler, “Bu halılar evlerden satın alınıyor. Normalde çöpe atılıyor ama biz çöpü değerlendirerek geri dönüşüme kazandırıyoruz. Halılar alındıktan sonra toz dolabında tozu alınıyor, yıkanıyor, tıraş ediliyor, rengi solduruluyor. İstediğiniz renge boyayabiliyorsunuz. O halde de satılıyor” dedi.
“İstanbul’a da ihtisas gümrüğü açılmalı”
Yurt dışından gelen bütün halıların Isparta’da bulunan halı ihtisas gümrüğünden geçtiğini kaydeden Diler, sözlerini şöyle sürdürdü: “Halıları satın alanların çocukları ve torunları o halılarla ilgilenmiyorlar. Daha çok tasarım odaklı halılar kullanıyorlar. Bu halıların Türkiye’ye girişinin serbest olması lazım. Burada tamirci para kazanıyor, yıkamacı para kazanıyor. Konuyu Ticaret Bakanlığımıza da ilettik. Bu halıları değerlendirerek 8-10 misline yeniden satma şansımız var. Ama bu halıları Türkiye’ye getiremiyoruz. İhtisas gümrüğünden izin almamız isteniyor. Halılar eski olduğu zaman bu kez de müze giriyor devreye. Aslında Avrupa’da ve Amerika’da bulunan, zamanında bizden satılıp giden halılarımızı geriye getirip yeniden değerlendirmemiz lazım. Bu da ülkemize çok büyük rakam kazandırır. En azından Isparta’da bulunan ihtisas gümrüğünün İstanbul’a da açılması lazım. Halı ithalatının kolaylaştırılıp üretimimizi artırmamız lazım.”
“İstanbul’un halı müzesine ihtiyacı var”
Türkiye’nin bir halı ülkesi olduğunu belirten Diler, dünyanın önemli firmalarını Türkiye’ye getirerek, İstanbul’u yeniden halı ticaretinin merkezi yapmayı istediklerini vurguladı. İstanbul’un büyük bir halı müzesine ihtiyacı olduğunun altını çizen Diler, “Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde 1700 tarihi halı var. En eskisi Selçuklu döneminden kalma Divriği Camii’nde bulunan halılar. Anadolu’da neolitik dönemden beri yani milattan önce 10 bin yıl öncesine dayanan dokumacılık izleri var. Bir de Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nin deposunda Osmanlı döneminden kalma çok önemli halılar var. Hepsi sergilenemiyor. Biz hepsini büyük ve etkili bir müze yaparak sergilemek istiyoruz. Bu da Türkiye’nin tanıtımına önemli katkı yapacaktır” ifadelerini kullandı.
Türkiye, halıda dünyanın buluşma merkezi olacak
Türkiye, uluslararası halı fuarcılığında dünyanın en önemli kuruluşu olan Alman devletine bağlı Deutsche Messe’nin düzenlediği DOMOTEX fuarına rakip oluyor. Yılda iki kez düzenlenecek olan fuarın bir ayağı da Türkiye’de yapılacaktı ancak fuar şirketi bu organizasyondan vazgeçince Türkiye, kendi uluslararası fuarını yapma kararı aldı. İstanbul Halı İhracatçıları Birliği (İHİB) ve Güneydoğu Anadolu Halı İhracatçıları Birliği’nin birlikte düzenleyeceği fuar 5-8 Aralık’ta TÜYAP’ın da içinde bulunduğu bir işbirliği ile İstanbul Fuar Merkezi’nde yapılacak. Fuar hakkında bilgi veren İHİB Başkanı Ahmet Hayri Diler, “Afganistan milli katılım gerçekleştirecek. İran’dan çok büyük talep oldu. Sınırlamak zorunda kaldık. Çin’den talep var. Hindistan milli katılım yapmak istedi. İlgi odağı olmuş durumdayız. GAİB ve İHİB üyelerine verdiğimiz metrekare fiyatı 2 bin 75 beş lira. 100 dolar bile değil. Halı fuarı olarak dünyanın en ucuz fuarı. Çok iyi bir sonuç alacağımıza inanıyoruz” diye konuştu.
Dokumacı sayısı 200 binden 10 bine geriledi, sektör çözüm arayışında
2000’li yılların başında el halısı dokumacı sayısının 200 binlerde olduğuna, bugün sayının 10 binlere kadar düştüğüne dikkat çeken İHİB Başkanı Ahmet Hayri Diler, şu bilgileri verdi: “El halısı kültürümüz yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Birçok bölgede hala dokuyucumuz var. Bu sorunu çözmemiz lazım. Dokumacıların sigortalanması gerekiyor. Dokumacılar köylerde, evlerde dokuma yapıyor. Ayrıca mevsimlik çalışıyorlar. Önceliği tarım ve hayvancılığa verirken, bu mesleği ek gelir olarak görüyorlar. Bizim atölyeleşme sistemine geçmemiz, dokuyucularımızı yıllık çalıştırmamız lazım. Dokuyucuların hak ettiği ücretleri alması gerekiyor. Sigorta noktasında devletten destek bekliyoruz.”