HÜSEYİN GÖKÇE
Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Başkanlığı’na seçilen Hacı Ömer Güler, tohumculuk sektöründeki gelişmeleri EKONOMİ’ye değerlendirdi. Sektörün son 20 yılda 10 kat büyüdüğünü belirten Hacı Ömer Güler, tohumda yüzde 80 olan dışa bağımlılığın tamamen bittiği gibi, artık 132 ülkeye ihracat yapan, dış ticaret fazlası veren bir yapıya kavuşulduğunu bildirdi. Enfl asyonist ortam ve finansmana erişimde yaşanan sıkıntının, sertifikalı tohum kullanımında azalmaya neden olduğunu belirten Güler, bunun da üretim ve ihracatta azalmaya yol açabileceğinin altını çizdi. TÜRKTOB; tohum sanayicileri, bitki ıslahı, fidan, fide, süs bitkileri, tohum dağıtıcıları, tohum yetiştiricileri olmak üzere sektörde faaliyet gösteren 7 birliğin çatı örgütü olarak faaliyet gösteriyor. Sektörün 2000’li yılların başında 140 bin ton civarında olan üretimi, bugün 1 milyon 360 bin tonu aşmış durumda.
Sektörün bu yıl Ocak-Eylül döneminde 235 milyon dolarlık sertifikalı tohum ihracatına karşılık 212 milyon dolarlık ithalat yaptığını belirten Hacı Ömer Güler, süs bitkilerinde 82.2 milyon dolarlık ihracat ve 47.3 milyon dolarlık ithalat yapıldığı bilgisini verdi.
Gelecek stratejisini oluşturmaya çalışıyoruz
Tohumculuk sektörünün 2000’li yıllardan bu yana yaklaşık 10 kat büyüme performansı gösterdiğini belirten Güler, çok önemli bir noktaya gelmekle birlikte önlerinde daha kat edilecek çok yol olduğunu söyledi. Başarıya aç bir sektör olduklarını belirten Hacı Ömer Güler, genel dışa bağımlılığın sona erdiğini; fide, fidan ve tohumculuk dallarında ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 173’e kadar çıktığını kaydetti.
Bazı kesimlerin 2000 öncesi kendine yeten sektörün bugün dışa bağımlı hale geldiğine yönelik iddiaları bulunduğuna dikkat çeken Güler, “Bu sektör 1980’lerde kendi kendine yetebiliyor dendiği dönemde yüzde 28 kendine yetebiliyordu. Bugün çok daha farklı noktalara geldik” dedi.
Artık önümüzdeki dönemde sektörün ve dolayısıyla Türk tarımının geleceğine yönelik strateji oluşturma hazırlıklarına başladıklarını kaydeden Güler, “Yeni bir eşiğe geldik. Dünya artık smart (akıllı) tohum kullanmaya başladı. Bu alanda teknoloji çok ileri noktalara geldi. Türk tohum sanayicisinin ve sektörün teknolojiyi yakalayarak önüne geçmesi yönünde çalışmalar yapıyoruz” diye konuştu.
Ata tohumuna karşı değiliz, Gen Bankası’na 400 çeşit kazandırdık
Mevcut tohumculuk kanununun Ata tohumu olarak tabir edilen tohumların kullanımını engellediğine yönelik yanlış bir inanış olduğundan da bahseden Güler, “Kanun sadece sertifikasız tohumun ticarete konu olmasını engelliyor. TÜRKTOB olarak 400 genetik kaynağı gen bankasına kazandırdık. Şu an piyasaya sunulan ürünlerin kaynağı da zaten yerel tohumlardır” dedi.
“Yüzde 100 yerli ve milli tohum”
Genetik kaynağı olmayan tohumların da Türkiye’de üretildiğini söyleyen Hacı Ömer Güler, temel hedefl erinin hem genetik kaynağı hem de üretimi burada yapılan yüzde 100 yerli ve milli tohum üretimini de artırmak olduğunu belirtti. Güler, pancar, pamuk, ayçiçeği ve mısırda genetik kaynak yönünden biraz geri kalındığını anlattı.
Güler, şu anda dünya ticaretinden yüzde 2 pay alan sektörün 10’uncu sırada olduğunu vurgularken, “Çok büyük ilerleme sağladık ama daha önümüzde geçmemiz gereken 9 ülke var” ifadelerini kullandı.
Sektörün de kendi içinde sıkıntıları, eksiklikleri var
Sektörün hâlen 15 yıl önce çıkarılan kanunla yönetildiğini anlatan Güler, değişen koşullara bağlı olarak mevzuatta da güncelleme ihtiyacı doğduğunu belirtti. Sektörün tamamına yönelik farklı bir destek modeli oluşturulması gerektiğine işaret eden Hacı Ömer Güler, üretici sayasındaki fazlalıktan ziyade, Ar-Ge yapan, çeşit geliştiren, bunları ihraç edebilen nitelikli şirketlere ihtiyaç olduğunu belirtti. Herkesin tohumcu olmaması gerektiğine vurgu yapan Güler, mevcut şirketlerin geliştirilmesinin daha doğru olduğunu söyledi.
“Finansmana erişim sıkıntısı üretimi etkiliyor”
Sektörde kredi kullanımında sıkıntı yaşamadığını ancak limitlerin çok yetersiz olduğunu dile getiren Hacı Ömer Güler, “Gerek finansmana erişimde yaşanan sıkıntılar, gerekse enflasyon ortamı sertifikalı tohuma talebi azaltıyor. Bu durumda ortalama verimlilik ve kalitenin düşmesine yol açıyor. Ayrıca, ihracatta hedef pazarlar ve sektörel kendine yeterlilik açısından tehlike oluşturuyor.
“Gıda güvenliği yoksa silahın da anlamı yok”
Tohumun stratejik ürün olarak bir milli güvenlik meselesi olduğunu söyleyen Hacı Ömer Güler, “Gıda güvenliğini birebir etkiliyor. Ülkeler, her ne teknolojisi elinde olursa olsun, gıdası elinde yoksa başarısız olur. Gelecekte gıdayı elinde bulunduran ülkeler, silah teknolojisini gelişmiş olanlardan daha üstün olacak” dedi.