MEHMET KARA
Tüm dünyada hızla yaygınlaşması beklenen elektrik saklama sistemleri konusu Türkiye’de de ana gündem maddeleri arasında giderek daha fazla yer işgal ediyor. Elektriği üreten, ileten, dağıtan, satan ve tüketen aktörlerin tamamını ilgilendiren bir konu bu. Türkiye’de enerjiyi saklamak isteyenler çoğalırken saklama sistemi üretmek için harekete geçenler olması da şaşırtıcı değil elbette. Nitekim bu konuda ilk harekete geçenlerden Inovat Enerji Depolama Sistemleri AŞ (INOVAT) elektrik saklama sistem ve yazılımları geliştirip uygulamaya geçirdiği gibi, Türkiye’nin bu alandaki ilk ihracat işlemine de imzasını atmış durumda. Inovat Kurucu Ortağı Can Tokcan sorularımızı cevapladı.
Şirketiniz İnovat’ı tanıyabilir miyiz?
Biz 2020 yılından beri Ankara Başkent Organize Sanayi Bölgesi’nde enerji depolama sistemleri üretiyoruz. Bir yandan Türkiye’deki projeleri takip ediyoruz, hatta beş proje tamamladık, bir yandan da yurt dışındaki depolama piyasasını takip ediyoruz. Bu kapsamda ilk ihracatımızı, ki bu Türkiye’nin de ilk anahtar teslim enerji depolama sistemi ihracatını bugün gerçekleştirdik.
Ne kadarlık bir büyüklükten söz ediyorsunuz?
İhraç ettiğimiz sistem 2 MW gücünde, 2.4 MWh kapasitesinde bir ürün. 40 foot’luk bir kabin şeklinde. Macaristan’da frekans yönetimi yapacak. Aynı zamanda şöyle de bir önemli yanı var. Kullandığımız enerji yönetim sistemi de milli enerji yönetim sistemi olduğu için Avrupa şebekesinde çalışan ilk enerji depolama sistemi yazılım ihracatı da bu. Yani yazılımı da bize ait.
İnovat’ın hikayesine dönelim mi?
İnovat Türkiye’de enerji depolama sistemlerinin üretimini, yani mühendislik kabiliyetini, yüksek teknoloji üretim kabiliyetini ortaya çıkarıp ihraç etme misyonu ile kurulmuş bir şirket. Türkiye’de beş tane proje tamamladık. Bunlar, elektrik dağıtım şirketleri için şebekeye entegre enerji depolama sistemleri. Ama aynı zamanda özel şirketler veya enerji üretim şirketlerinin de böyle ihtiyaçları olduğu için süreç oraya doğru ilerliyor.
Yani enerji fazla geldiğinde toprağa değil depoya aktarılıyor öyle mi?
Evet, aynen öyle, fazla enerjiyi depoluyor, sonra onu tekrar şebekeye geri veriyor. Aslında enerji fazlasından ziyade o mahalledeki talep arttığı zaman trafonun sonuçta belli bir sınırı var, o sınıra yaklaştığımız zaman şebekedeki enerji kalitesi bozulmaya başlıyor. Kaliteyi korumak için şebekeyi güçlendirme yatırımı yapılması gerekiyor. Onun yerine depolamayla bunu yönetiyorlar.
Şebekeye nereden entegre ediliyor depolama sistemleri?
Alçak gerilimden, 400 volt geriliminden trafoya bağlı ve oradan yönetiliyor. Ama bunlar ilk örnekler, orta gerilimden de bağlanabilir, yüksek gerilim de olabilir.
Bunlar uzaktan mı yönetiliyor?
Uzaktan yönetiliyor. Şimdi biliyorsunuz elektrikli arabalar nasıl ki aslında tekerlek üstünde bilgisayarlar konumunda, depolama sistemi de enerji yönetim sistemi ile birlikte kan bir dijital çözüm. O yüzden bunu bulut üzerinden yönetmek mümkün ama tabii sonuçta elektrik dağıtım şirketlerinin kendi güvenlik kriterleri olduğu için bu enerji yönetim sistemi onların SCADA sistemine entegre ve onu uzaktan izleyip kontrol edebiliyorlar.
Macaristan’a ihraç ettiğiniz sistem?
Onlar da frekans yönetimi amaçlı kullanılıyor. Sistemde üretim ve tüketimin anlık olarak örtüşmesi gerekiyor. Depolamaya ihtiyaç da tam burada başlıyor. Üretim ya da tüketim fazla veya eksik olursa, 50 Hz’lik şebeke kalite standardında bozulma başlıyor. Bunu aşmanın konvansiyonel yöntemi kömür ya da doğalgaz santrallerinin yük alıp yük atması (üretim arttırıp azaltması) ile bunun yönetilmesi. Ama yenilenebilir kaynakların yaygınlaştığı bir dünyada, kesintili üretim profiline sahip bu tesislerin şebeke üzerindeki negatif etkisi de var, tüm bunların yönetimi bataryalar ile mümkün. Çünkü bataryalar emre amade santrallere göre çok daha esnek ve çok taha hızlı. Kömür santrali 15 dakikada tam yüke çıkabilirken batarya saniyede çıkıyor.
İnovat’ın muadili şirketler var mı?
Tabii ki. Türkiye’de çok girişim var. Çok değerli şirketler var. Biz bir şekilde biraz daha erken başladığımız ve tek işimiz bu olduğu için, başka hiçbir şeyle uğraşmadığımız için biraz yol aldık. Ama aynı zamanda başka girişimler de çok değerli teknolojiler geliştiriyorlar, yazılımlar geliştiriyorlar.
Herkes işin bir ucundan tutuyor yani…
Evet, buradaki değer zincirine baktığımızda sadece enerji depolama sisteminden söz etmiyoruz. Bunun bataryası var, güç elektroniği var, yazılımı var… Yani çok katma değerli bir iş bu. Dolayısıyla tüm bu işlerle uğraşan şirketlerin desteklenmesi ve bizlerin de bu sistemleri yurt dışına ihraç etmemiz lazım.
BEDAŞ, OEDAŞ VE ADM’YE DÖRT DEPOLAMA SİSTEMİ
INOVAT Kurucu Ortağı Can Tokcan, Türkiye’de türünün ilk örnekleri olan dağıtım şebekesine entegre depolama tesisi projelerinin tedarikçisi olduklarını söyledi. Tokcan “Bir tanesinin kurulumunu İstanbul Küçükçekmece’de Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ yaptı. Orada mahallenin trafosundaki aşırı yüklenmeyi ve oluşan pikleri depolama sistemi ile sönümlendiriyoruz. Aynı zamanda şebekeye reaktif desteği, voltaj regülasyonu sağlıyoruz. Keza Osmangazi Elektrik Dağıtım AŞ için bir, ADM Elektrik Dağıtım AŞ için iki proje daha hayata geçirdik, oradaki sistemler de aynı amaçla kullanılıyor” dedi.