Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yenilenebilir kaynaklardan daha fazla yararlanmanın yolunun elektriği saklayabilmekten geçtiğine dair hakim bir yaklaşım ortaya çıktı. Türkiye’de geçen yıl enerji saklama projelerinin önünü açacak adımlar atılınca, adeta lisans talebi yağdı.
Ancak elektrik saklama yatırımları için sistem ve ekipmana da ihtiyaç duyulacağı açıktı. Nitekim bu alanda faaliyet göstermek üzere harekete geçen girişimciler de ortaya çıktı. Bu alandaki girişimlerden biri de, enerji teknolojileri alanında faaliyet gösteren Kontrolmatik’in lityum demir fosfat tabanlı pil hücresi üretim projesi oldu.
Peki o cephede işler nasıl ilerliyor, depolama çözümleri konusunda istenen hızda ilerleme mümkün mü? Kontrolmatik Yönetim Kurulu Başkanı Sami Aslanhan, Enerji Günlüğü’nden Mehmet Dayıoğlu’na konuştu.
Kontrolmatik iştiraki Pomega’nın lityum pil teknolojisi yatırımı nasıl gidiyor?
İyi gidiyor, yakın zaman önce Ankara’daki fabrikayı açtık. İlk fazını tamamladık. Şu anda test üretimleri tamamlandı. Sertifikasyon süreci devam ediyor. Sertifikaların büyük bir kısmını aldık, kalanları almamız birkaç ay daha sürecek. Bunların arasında pazarda nakliye için, dolaşım için gerekli yangın- güvenlik sertifikaları var. Bunun dışında Avrupa’ya Amerika’ya ve tabii Türkiye içinde satabilmek için gerekli uluslararası sertifikaları var. Tüm bunları da yakın zamanda tamamlayacağız, dolayısıyla süreç kesintisiz bir şekilde tamamlanmış olacak.
Türkiye’de binlerce MW’lik depolama önlisans başvurusu yapıldı. Bu talebi karşılamak mümkün mü?
Evet, çok fazla depolamalı GES ve RES başvuruları var. Verilen 40 GW civarında da lisans var. Fakat bunlar zaman alacak. Bunların ÇED süreçleri var, imar süreçleri var, proje süreçleri var. Bunlar tamamlansa bile bir de bunların finans süreçleri var. Dolayısıyla burada bir takvimden bahsediyoruz. Bu takvimde de bu 40 GW’ın tamamı önümüzdeki yıl yapılmayacak. Bunların bazıları yapılmayacak da zaten. O yüzden bunu 2030’a, 2032’ye kadar bir perspektif olarak düşünebilirsiniz. Dolayısıyla burada talebi karşılayamama gibi bir durum olamaz.
Depolamada farklı teknolojiler var. Lityum piller, solid state, hidrojen konuşuluyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Bu süreç nasıl ilerleyecek?
Biz lityum tabanlı piller üzerinde çalışıyoruz. Tabii ki depolama farklı yöntemlerle de yapılıyor, potansiyel enerjiyle, kinetik enerjiyle. Hidrojenle de saklama yöntemleri var. Fakat günümüzde şu anda en yaygın kullanılan, pazar lideri ve fiyat rekabeti sağlayabilecek teknoloji lityum iyon bazlı teknolojiler. Buna rakip olabilecek bir teknoloji henüz yok. Bankaların yüksek faiz uygulaması, parasal sıkılaşmadan dolayı projelerdeki faiz yüklerinin fazla olması da projeleri fizıbıl olmaktan uzaklaştırmaya başladı. Dolayısıyla mesela bunun yerine enerji çevrim oranının daha düşük olduğu ve verim oranı daha düşük diğer teknolojilerle yatırım yapmak veya pahalı teknolojiyle yatırım yapmak yatırımcı açısından makul gözükmüyor şu aşamada. Yatırımcı en stabil, en kararlı, en uygun olana yöneliyor. O da şu anda lityum demir fosfat (LFP) teknolojisi.
Sizin şu anda hidrojen veya elektrolizle ilgili bir yatırımınız, ar-ge çalışmanız var mı?
Pomega tarafında yok fakat Kontrolmatik tarafında hidrojen teknolojilerini takip ediyoruz. Elektroliz konusunda, elektrolizden paket konteynır şeklinde hidrojen üniteleri geliştirme konusunda çalışmalarımız var ama dediğim gibi bunlar daha çok ar-ge statüsünde. Henüz ürüne dönmüş bir çalışmamız bulunmuyor.