Hüseyin GÖKÇE
NİHAT GÜÇLÜ – EPTİM ELEKTRİK YÖNETİM KURULU BAŞKAN YRD
EYT, vergi artışları, enflasyon rekabet gücümüzü azalttı
52 yıllık meslek hayatım, 39 yıllık firmamda son dönemde yaşanan sıkıntıları çözmek maalesef bizi yıprattı. Pandemi döneminin uzun sürmesi, ardından yaşanan deprem felaketi, EYT’nin bir anda çıkması, vergilerdeki artış, yüksek enflasyon, rekabet gücümüzü oldukça azalttı. Personel kayıpları, kalifi ye eleman bulunamaması ve yer değiştirmeler biz sanayicileri fazlasıyla mağduriyet yaşattı ve bu durum halen devam ediyor.
Özellikle dış ticaretle uğraşan, döviz bazlı sözleşmesi yapılan işlerin ödemeleri mutlaka sözleşmedeki döviz cinsi üzerinden tahsilatın yapılarak, kısmi Türk Lirası’na dönüştürülmesinin artık sonlanmasını talep ediyoruz. Vergi dilimleri mutlaka güncellenmelidir. Yurtdışına yapılan seyahatlerde yaşanan vize sorununun en kısa sürede çözümlenmesi şart. Özellikle Schengen bölgesi uzun süreli vize verme konusunda oldukça katı davranıyor. Bu sürecin kısaltılması konusunda gerekli acil ve kararlı adımlar atılması gerekiyor.
Metro hatlarının nüfus ve sanayi yoğunluğu olan bölgelere kadar uzatılması konusunda gerekli girişimlerde bulunulmalı. İşletmelerde kadın girişimci sayısını artırıp üretime katkı sağlamaları için gerekli altyapı sorunu çözülmeli, özellikle OSB’de kreş ve yaşlı bakım evi hizmete sokulmalıdır.
SÜREYYA ÇETİN TEKİN: RADSAN AŞ. YÖNETİM KURULU BAŞKANI:
Türk firması olarak satamadığımız ürünü yurtdışında şirket kurarak satmaya başladık
Daha önce Arap ülkelerine mal satamıyorduk. Aynı ülkelere, Türk olduğu belli olmayan birisi Kanada’da, birisi Avusturya’daki şirketlerimiz üzerinden mal satıyoruz. Yani uğraşıp duruyoruz, gayret ediyoruz ülkeye bir şey sağlamak, kendi işimizde iyi olmak için. Ama sorunlar dağlar gibi.
Çok mesai harcadık, sanayicinin sorunlarını dile getirdiğimiz bir kitapçık hazırladık. Türkiye Büyük Millet Meclisi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Komisyonu’yla da çalışmalar yaptık. Ancak o kitaptan bir satırın bile düzeldiğini görmedim. Yani temel sorun, sanayicinin dışında sanayinin önemine inanan bir yönetim anlayışı yok Türkiye’de. Bunu kabul etmek zorundayız, acı bir gerçek bu.
Olağanüstü derecede eleman sorunu yaşıyoruz. EYT’den emekli olanlar bile devam ediyor çalışmaya ama yeni nesil dediğimiz gençlik çok sık bir şekilde işe giriyor ve değiştiriyor. Bir CNC operatörü, bir tornada çalışan eleman bulmakta zorluk çekiyoruz yani mühendisi bir kenara bırakın, diğer alanlarda istihdam edebilmek için inanılmaz paralar teklif etmek zorunda kalıyorum. Veya işi bilen ama çok yaşlı insanları çalışmaya ikna etmeye uğraşıyorum. TSE’de Standart Hazırlama Komitesi’nde elektrikle ilgili çalışan benim bildiğim tek sanayiciyim. TSE tamamen sanayicilerin sahip çıkması gereken bir kurumken, çok farklı düşünülmüş, farklı istihdama göre organize edilmiş.
SEDAT ALANTAR – DEICO MÜHENDİSLİK GENEL MÜDÜRÜ
Almanya’da rakiplerimizle işbirliği yaptık, birlikte üretiyoruz
Türkiye’de savunma ve havacılık başta olmak üzere farklı sektörlerden birçok firmanın ihtiyaçları doğrultusunda yılladır test cihazları geliştiriyor ve üretiyoruz. Dünyaya açılma yolunda Avrupa pazarında da yer almak kısa vadeli hedeflerimiz arasında idi ve bu sene içinde de Almanya’da bir şirket kurduk. Almanya’da çok büyük bir pazar var. Tahminim o ki; Türkiye’deki test ölçüm sektörünün büyüklüğü 1 birim ise Almanya’daki 30-40 birime yakındır. Türkiye’de bir işi büyütmek, belirli bir noktaya getirmek mümkün ama pazar ne kadar büyük olursa bizim verimliliğimiz, gelişmemiz o kadar hızlı olacak. DEICO’nun Almanya’daki rakiplerini bulduk ve onlarla işbirliği yapma kararı aldık. Bunlardan biri ile anlaşma sürecini oluşturduk. Böylece yeterince büyük olan pazardaki talepleri birlikte daha verimli bir şekilde karşılama imkanına eriştik. Elektrikli araçların veya otonom araçların piyasaya çıkmasıyla beraber tüm test ve ölçüm altyapılarının ve üretim altyapılarının yenilenmesi gerekiyor. Bu da yaklaşık olarak sadece bir otomotiv grubunun önümüzdeki 5 yıl içinde kaba bir tahminle 500 milyon Euro tutarında bir test ve ölçüm cihazı yatırımı yapması anlamına geliyor. Bizim o firmalardan bir tanesiyle kurduğumuz işbirliği o firma için de çok güzel bir avantaj oldu, kapasitelerini bir anda 1,5-2 katına çıkarma noktasına geldiler.
MEMDUH SÜLEYMAN ALKAN – YILDIRIM ELEKTRONİK GENEL MÜDÜRÜ:
Ek gümrük vergileri rekabet gücümüzü zayıflatıyor
Bizim sorunlarımızdan birisi, TOBB bünyesinde sektör meclisimizin olmaması. Yani sorunlarımızı tartışacağımız önerilerde bulunulacak ortak bir platform sektörümüzün gelişmesine fayda sağlayacaktır. Gümrük tarife pozisyonlarında bazı ürünlerdeki gümrük ek vergileri rekabet gücümüzü zayıflatmaktadır. Yani genel anlamdaki tanımlar teknolojinin gidişine göre ayrıştırılmalıdır. Örnek verilmek gerekirse; ESD poşet, güç kaynakları elektronik sektörü için önemli. Statik yükten korunmak için tüm ürettiklerimizi ESD poşetlere koymak zorundayız ve ona göre muhafaza ediyoruz, ihracatı da ona göre yapıyoruz. Türkiye’de genel amaçlı poşetler üretiliyor diye ESD poşetlerde yüzde 25 ek vergi var. 5 yıl Suudi Arabistan’a Mısır’a mal satamadık. Yani oradaki insanlar istiyor ama siyaset bunu engelliyor. Ve Orta Doğu öyle bir yer ki, hepsi teknolojik ürün kullanmayı seviyorlar gidin bakın evlerinde akıllı cep telefonları, en son teknoloji araba, en son teknolojik televizyon, ticareti çok iyi yapıyorlar. İyi bir tüketici toplum, ülke olarak ürettiklerimizi satabilme şansımız çok fazla.
AHMET MALİK ÖZTÜRK-SİSTEMTÜRK A.Ş YÖNETİM KURULU BAŞKANI:
Daha çok sanayici destekten yararlanmalı
Ne yazık ki önemli sorunlarla karşı karşıyayız. İnsan kaynağı en temel sorunlarımızdan biri. Bu sorunun çözüm adımlarından ilki mühendislik eğitiminin beş sene olması bana kalırsa. Üç yıl teorik eğitimden sonra iki yıl pratik eğitimin olması yeni mezun mühendislerimizin sahayı öğrenmesini sağlayacaktır. Hepimiz biliyoruz ki, sahanın dinamikleri üniversitelerde bizlere verilen teorik eğitimden çok farklı. KOSGEB ve TÜBİTAK destekleri sanayinin gelişmesi için gerekli ancak bu süreçlerin tamamen değiştirilmesi gerekiyor. Ar-Ge ve inovasyon projelerinin değerlendirilme kriterleri sanayinin, sahanın ihtiyaçlarına göre oluşturulmalı. Bir fabrika ya da atölyenin çalışma koşullarını bilmeyen, projeyi hazırlayan ya da o projeyi yürütecek kişinin niteliklerini basit bir özgeçmiş üzerinden öğrenmeye çalışan, uzman olmadığı konuyla ilgili bile değerlendirme yapan üstenci bakış açısının değişmesi, bu desteklerden çok daha fazla firmanın yararlanmasının sağlanması gerekiyor. Krediye ulaşma sorunu son dönemde bütün sektörler açısından büyük bir problem. Uygun şartlarda, uzun vadeli kredileri bir kenara bırakın kısa vadeli kredileri almak bile zorlaşıyor. Bununla birlikte Çin sanayi açısından önemli bir tehdit. Kabul etmeliyiz ki, karşılaştığı sorunlar nedeniyle üretim yapmaktan vazgeçen, “Çin’den alıp satarım, daha kârlı” diye düşünen sanayicilerimiz var. Onları suçlamak mümkün değil, kendi açılarından oldukça haklılar.
ATİLLA ERENEREN ELEKTRİK GENEL MÜDÜRÜ:
“Bir limanda 5 bin, başka limanda 60 bin lira ödüyoruz”
Üretimde kullanmak amacıyla ithalatını yaptığımız malzemeler gümrük limanlarına geldiğinde her limanda ayrı ayrı işlem görüyor ve farklı fi yatlar uygulanıyor. Liman işletmeciliğinin vicdanına kalmış. Örneğin konteynerin bir limanda bir gün durması için 5 bin lira, başka bir limanda 60 bin lira ödeyebiliyorsunuz.
Bu konuda tüm liman işletmeciliği özel sektörde ilgili makamın ciddi kontrolleri ile sabit fi yatlara dönüşmeli ki maliyet analizlerimiz doğru çıksın.
Günlük kur farkları bizi çileden çıkardı, müşterilerimizle anlaşmazlık içindeyiz. Dört çeşit anlık kur var. Merkez Bankası, devlet bankaları, özel bankalar ve özel döviz borsaları. Bu durumdan gerçekten çok ciddi zarar görüyoruz. Bu konuda kur sayısının teke indirilmeli. Örneğin Merkez Bankası kuru esas alınabilir. Saydığımız belirsizlikler sanayicinin geleceğe çok kuşkulu bakmasına yol açıyor. Beyin göçü ile birlikte sanayici göçü olmasından da kuşkulanıyorum. Sanayiciye yönelik teşviklerin gözden geçirilmesi ve bize moral verilmesi gerekir.
MÜGE GÜZİN GÜZEL – EMGE ELEKTRO MEKANİK GEREÇLER YÖNETİM KURULU BAŞKAN YRD:
Elektronik için de alım garantisi ve ihracat desteği istiyoruz
Elektronik sektörü öncü bir sektör dolayısı sektör firmalarının yatırım ortamının iyileştirilmesi, sermaye yapılarının güçlendirilmesi ve kurumsallaşmalarına destek olunması önem arz etmektedir. Yatırım ortamı iyileştirilirken devlet desteklerinin planlanması kısmı da çok önemli. Örneğin KOSGEB’in çok güzel bir Stratejik Ürün Destek Programı vardı. Bu programın da açıkları vardı ama yine ileri teknoloji ürünlere verilen bir destekti. Türkiye’de çıkan birçok destekten daha başarılı kurgulanmıştı. KOBİ’ler üretimde çok iyi bir noktada, kalifi kasyonlu, kaliteli, uygun maliyetli ürünler üretmekte çok çok iyiyiz ama satış konusunda da ciddi desteğe ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Alım garantileri ve ihracat desteklerinin elektronik sektöründe olması gerektiğini düşünüyorum. Almanya ve İsveç örnekleri ile karşılaştırıldığında Türkiye, kadın istihdamı konusunda dünya sıralamasında en altlarda. Almanya bu işin sırrını çözmüş, yüzde 78 mertebelerinde kadın iş hayatına çekilmiş. Türk parasını koruyalım ama sanayiciyi de koruyalım. Biz yurt dışından buraya para getiren, ülkeye katma değer sağlayan sanayicileriz. Dolayısıyla artık bizim burada biraz imtiyazlarımızın olması gerekiyor.
İBRAHİM UĞURLU – UDEA ELEKTRONİK A.Ş YK BAŞKANI:
Cari açığın müsebbibi sanayicidir
Türkiye’nin cari açığı mevzubahis edildiğinde hemen hemen herkes enerji hariç açık vermiyoruz diye bir yargı beyan edip sorunun gerçek sebebini ve müsebbibini ıskalıyor veya saklıyor gibi. Açığı enerjiye, petrole, doğalgaza yıkarak işi bir nevi bu topraklara bahşedilmeyen doğal kaynak eksikliğine dolayası ile Allah havale ediyoruz. Oysa toplam ithal girdi faturasının yarıya yakınını oluşturan ‘sanayi için işlem görmüş hammaddeler’ ithalatı, ülkemizin en büyük ithalat kalemi oluşturmaktadır. Bu durum sanayimizin Ar-Ge eksikliğini ve montajcılık eğilimini göstermektedir. Sanayi için işlem görmüş hammaddeler, otomobil için lastik, pencere için kilit, pantolon için fermuar, gömlek için düğme, beyaz eşya için kontrol kartı vb. gibi yerlileştirilmesi teknik olarak çok mümkün olan kalemlerden oluşur. Muhtemelen bu sınıfa giren ürünlerin yüzde 70’ine yakını burada ülkemizde üretilebilen ürünlerdir. Savunma sanayinde yakalanan %70 yerlilik oranını aynı seviyede olmasa da hemen hemen tüm sektörlerde yakalayabiliriz. Özetle, Türkiye’de cari açığın müsebbibi sanayicidir, bu sorunu da ancak sanayinin kendisi çözer ve bu çözümde en büyük görev elektronik sektörüne düşer.
ZAFER ARABUL-EMEK ELEKTRİK YÖNETİM KURULU BAŞKAN YRD:
Güncel problemlerle uğraşmaktan fırsatları göremiyoruz
2021 yılında dünyada 770 milyon kişinin elektriğe ulaşımı bulunmamaktadır. Bunların önemli bir kısmı Afrika ve Asya’dadır. 2030 yılına kadar dünyada elektriğe ulaşımı olmayan hiç kimsenin kalmaması için yıllık 35 milyar $’lık bir hacme ihtiyaç duyulmaktadır. 100 yıl içerisinde yapılmış olan elektrik altyapı yatırımına eş değer bir yatırım önümüzdeki 20-25 yılı içerisinde yapılacaktır.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın yaptığı senaryolara göre, 2050 yılına kadar yıllık yatırım miktarının 700 milyar dolara çıkması beklenmektedir. Türkiye’de Ulusal Enerji Planı yapılmış olmasına rağmen eylem planı yapılmamıştır. Acilen tüm sektörü oyuncularının katılımıyla eylem planının yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Sektörde kural koyucuların kendi arasında ve sektörün diğer oyucularıyla koordinasyon eksikliği bulunmaktadır. Öbür taraftan, kamu alımlarına baktığımız zaman, kamu alımlarında normal olarak 1 bardak alımı ile 1 trafo alımı aynı kategoride değerlendirilmektedir. Elektrik sektörünün kendi dinamiklerine uygun ’Sektörel Kamu İhale Kanunu’nun oluşturulmasına ihtiyacı var.
Avrupa Birliği ülkelerine ürün satarken, bir sürü sertifi kasyon sürecinden geçmek zorundayız; ancak bu sertifi kalar Türkiye’de alınamamakta, o ülkelere gidip orada yaptırılması gerekmektedir. TSE’nin bu sertifi kaları verebilecek bir düzene oturtulması ihracatımızın gelişmesine çok önemli bir katkı sağlayacaktır.Sektörümüz, özellikle elektrik sektörü çok büyük bir gelişim ve dönüşüm içerisindedir. Fakat sanayi olarak yüzde 90’ın üzerinde KOBİ’yiz ve güncel problemlerle uğraşmaktan aslında bu fırsatları göremiyoruz ve bunun sonucunda da aslında elimizdeki mevcut olanları da kaybetmekle karşı karşıyayız.
PERİN ÜNAL – TEKNOPAR ENDÜSTRİYEL OTOMASYON FİRMASI
Yazılım tabanlı sanayiye geçişin planları şimdiden yapılmalı
Bilişim teknolojileri deyince, şu anda biliyorsunuz, bilişim teknolojilerinin uygulanmasında Endüstri 4.0’a geldik ama şu anda Avrupa’da açılan yeni yeni programlar ile Endüstri 5.0 dönemi devam ediyor. Artık yapay zekânın insanı odaklayan, insanın haklarını koruyan, onun birinci öncelikli olmasını sağlayan şekilde kurgulanması şu andaki programların temelinde yatıyor. Sanayide dijital dönüşüm; varlıkların yönetimi, üretim proseslerinin dijitalleşmesi ve ürün yönetimi olmak üzere üç başlıkta değerlendirilebilir. Şu anda odaklanılan konu ürünlerin tekrar kullanıma alınması. Buradaki amaç çok güzel aslında; dünyanın kaynaklarını minimum kullanmak. Melek yatırımcı ağına üye olmamız gerekiyor. Yeni bir melek yatırımcı ağı ASO bünyesinde kurulabilir diye düşünüyorum. Bizlerin sanayiciler olarak hem yeni yatırımlar almaya hem de start-up ve scale-up firmalar yeni yatırımlar yapmaya açık olması ve bu konularda belirli bir olgunluk seviyesine ulaşması önemli. Yeşil fi nansman konusu da çok önemli. Avrupa’da birçok firma iklim değişikliğine karşı tedbir getiren, yardımcı olan firmalarla (climate tech) çalışıyor, yalnızca bu firmalara yatırım yapıyorlar. Bir diğer yatırım kriteri de etki yatırımı yapmak, yani yalnızca kâr amaçlı değil, fi nansal kaynakları aynı zamanda çevresel ve sosyal değer yaratma amacıyla da kullanan yatırımlar yapmak önemli.
SERMET KASIMLIOĞLU – PEKAS MÜHENDİSLİK GENEL MÜDÜRÜ
Altyapıyı kamu yapmalı, firmalar üst yapı ve üretime odaklanmalı
Doğrudan uçuşların az olduğu, konum olarak limanlardan uzak, sanayi şehri Ankara’nın teşvik statüsünün gözden geçirilmesi gerekiyor. Yatırımlara yönelik altyapının kamu tarafından sağlanması, firmaların enerjisini üst yapıya ve üretime kanalize etmesini sağlar. Teknokent’in bir Ar-Ge merkezi olduğu varsayacak olursak, araştırmacılardan kira, yakıt ve iletişim bedeli almadan yer sağlanmalıdır. İlgili araştırmacının firması kârlı üretir, fatura keser duruma geldiğinde, tüm üretim yapan KOBİ’ler gibi kamuya vergileri SSK’larını ödemelidir. Üretime geçen araştırmacılar Ar-Ge Statüsü ortadan kaldırıp yeni bir statü “Üretim geliştirme” kavuşturulmalıdır. Tüm üreticiler arasında rekabeti bozamadan vergi adaleti sağlanmalıdır.
KAYRA UZUN – NETELSAN A.Ş YÖNETİM KURULU ÜYESİ:
Beyin göçü kurumsallaşmaya olumsuz katkı sağlıyor
Beyin göçü birçok KOBİ ve hatta kurumsallaşamamış büyük işletmenin yönetsel devamlılığının sağlanmasına olumsuz katkı yapıyor. Dünyanın M&A danışman firmalarının ifadelerine göre de firmaların satılmasının en büyük sebeplerinden biri firma sahiplerinin “devredecek kimsem yok” demesi, bu durumda olmaları. Aslında gençler lisede, üniversitede yurtdışına gitme kararlarını almaya başlamış oluyorlar. O yüzden bizim aslında bu insanları mezun olduktan sonra yakalamaya çalışmak değil de daha üniversitedeyken, daha eğitim aşamasındayken yakalamamız lazım. Sanayici öcü değil, sanayi korkutucu bir şey değil. İşte bunu kırmamız lazım. Sanayimizin yeteneklerini anlatmamız lazım, ülkemizin, sanayimizin hepimize ait olduğunu anlatmamız lazım. Bunu da ancak aramızdaki işbirliğini arttırarak, sanayideki firmaların genç nesilleri ve öğrenciler arasında bir platform kurarak, ortak etkinlikler yaparak, sürdürülebilir bir network sistemi kurarak başarırız. Bunun yanında azalmış bir akıl göçü de, katma değeri yüksek, sonraki nesillere aktarılabilen markalar da bu işin cabası olur.