Merve YİĞİTCAN
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murad Tiryakioğlu, 6 Şubat depremleri sonrası meydana gelen göç hareketinin aynı zamanda bir yetenek göçü olduğunu söylerken, bu yetenek göçünün iyi tespit edilerek, farklı şehirlere gitmek zorunda kalan vatandaşların ekonomik faaliyetlere geri dönüşünün hem ekonomik hem de toplumsal önemine vurgu yaptı. TÜ- SİAD ve TÜRKONFED ile afetler üzerine çeşitli çalışmalar yapan iktisatçı Murad Tiryakioğlu, Kahramanmaraş depremleriyle ilgili EKONOMİ’ye konuştu. Kahramanmaraş merkezli depremlerin sadece insani boyutu değil, müdahale, uluslararası ilişkiler ve ekonomi olmak üzere birçok boyutu olduğunu söyleyen Tiryakioğlu, GSYH’nin yüzde 9-10’una tekabül edeceği öngörülen bir ekonomik bilançonun söz konusu olacağını söylerken, “Kayıtlı ve kayıtsız nüfusu düşününce ciddi bir insani kriz ile karşı karşıyayız” dedi.
Pek çok KOBİ işine geri dönemeyecek
Deprem bölgesinde OSB’lerin görece daha az zarar gördüğünü, ancak son olarak Van Depremi’nde de olduğu gibi ekonomik faaliyetler açısından en büyük kaybın KOBİ’lerde yaşanacağını dile getiren Tiryakioğlu, “Çok net olarak söyleyebiliriz ki, oradaki pek çok KOBİ ne yazık ki ekonomik faaliyetine geri dönemeyecek. Bu çok büyük bir risk ve kayıp” dedi. Deprem sonrası yaşanan ve yaşanacak iç göçe dikkat çeken Tiryakioğlu, “Travma yaşamış olsalar da bir yetenek göçü söz konusu. Bundan sonra yeteneğin tespit edilip göç edildiği bölgelerdeki endüstri alanlarına entegre edilmesi çok önemli ve kritik. Bu çok kolay değil ama ticaret odaları ve borsalar ile bu yapılabilir. Yeter ki organize olmayı başarabilelim. AFAD bölgelere yerleştirilen ailelerin kayıtlarını tutuyor. Bu kayıtlar ile bölgedeki oda ve borsalar bir çalışma yaparsa, OSB’lerle ve göç alan şehirlerdeki sanayicilerle görüşüp o entegrasyonu sağlayabilirler” şeklinde konuştu.
Tarım-hayvancılık yeniden işler hale getirilmelidir
Tiryakioğlu’na göre, ekonomik kayıp ve göçle ilgili çok fazla konuşulmayan ancak büyük önem taşıyan bir sorun var, o da tarım ve hayvancılık… Depremden etkilenen bölgenin tarım ve hayvancılık potansiyelinin çok yüksek olduğunu hatırlatan Tiryakioğlu, “Ne yazık ki telef olan çok fazla hayvan var. Hayatta kalan hayvanların beslenme sorunu var. Sağılamayan inekler var. Bu hayvanların sütten kesilme ve hastalanma riski var. Burada da bir insani kriz yaşanıyor aslında. Üzülerek söylüyorum ki evcil hayvanlar için başlatılan veteriner ve sahiplenme hareketleri, küçük ve büyükbaş hayvanlar için yeterince düşünülmüyor. Orada da popüler kültüre yenik düşüyoruz maalesef” dedi. Tarımsızlaşmanın uzun süredir önemli bir risk olarak görüldüğünü hatırlatan Tiryakioğlu, şu ifadeleri kullandı: “Tarım ve hayvancılıkla ilgili zaten bir politikasızlık vardı. İklim krizi ile derinleşen gıda krizinden bahsediyorduk. Sonra Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile gıdanın tedariki ile ilgili büyük sorunlar çıktı ki bu bizim tarımsal üretimden vazgeçmiş olmamızın bedelinin ne kadar ağır olabileceğini gösterdi. Üzerine böyle bir felaket de yaşanınca şimdi daha büyük bir tehdit ile karşı karşıya kaldık. Bu bölgelerin yeniden inşa sürecinde tarım ve hayvancılığı eskisinden daha işler hale getirilebilecek politikalar ve teşvik mekanizmaları oluşturulmalı.”
Depremden en fazla düşük gelirliler etkileniyor
Depremde yıkıma uğrayan şehirlerin büyük çoğunluğu, Suriye’deki iç savaş nedeniyle ülkesini terk etmek zorunda kalan mültecilere uzun süredir ev sahipliği yapıyordu. Bu açıdan söz konusu şehirlerin aynı zamanda toplumsal açıdan bir kırılganlığı olduğuna da işaret eden Tiryakioğlu, “Makro ölçekten baktığımızda az gelişmiş ülkeler afetlerden daha fazla etkileniyor. Ülke ölçeğinde baktığımızda da daha düşük gelirli ve kırılganlığı yüksek bölgeler kesimler afetlerden daha fazla etkileniyor. Şehir ölçeğinde ise çarpık kentleşmenin, izinsiz yapılaşmanın ve gecekonduların en yoğun olduğu bölgeler başta deprem olmak üzere tüm afetlerden şiddetli bir biçimde etkileniyor. Şimdi görüyoruz ki o bölgelerde düşük gelirli toplum ve mülteci oransal olarak yüksek. Maalesef gecekondular, eski binalar, yaşanmayacak yerler o mültecilerin yaşam alanına dönüştürüldü. Ve dolayısıyla bu yerlerde yaşayanların hiç şansı olamadı” şeklinde konuştu.
Göç edenlerin en büyük isteği iş
Deprem bölgesinden farklı illere taşınan depremzedelerin beklentilerine yönelik de değerlendirmeler yapan Tiryakioğlu, “Depremden sonra Afyon’a yerleştirilen bir aileye, neye ihtiyaçları olduğunu sorduk, adamcağız ‘Ben çalışırım, aileme de bakarım, belki bir ay desteğe ihtiyacım olur, yeter ki bana iş bulun’ dedi. O motivasyonu değerlendirmek lazım” diye konuştu.