ALİ ŞAHİN
Son dönemde makine sektöründe giderek dozunu artıran Çin baskısı, diğer sektörleri de etkilemeye başladı. Tekstil, makine, otomotiv tarafında ek vergiler yaraya çare olmazken birden çok bayi modeli ile çalışan Çinli firmalar piyasadaki rekabet dengesini bozuyor. Çin ile rekabetçiliğin kaybolduğu tekstilde ihracat derin yara alırken iç piyasada da iplik üreticileri köşeye sıkıştı. Kutlucan Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Kutlucan, “Artan maliyetler nedeniyle rekabetçiliğimiz özellikle Çin ile çok azaldı. Daha önce bu konuda ithalat yapılıyor ama piyasadaki iş bolluğu sebebiyle yerli üreticiyi çok fazla etkilemiyordu. Şimdi ise iç pazara çalışan üreticiler dahi Uzakdoğu’dan iplik ve hatta bir adım öteye giderek kumaş getirtmeye başladı” dedi. “İplik ile başlayan sürecin yavaş yavaş örme tarafına da yansıdığını görüyoruz” diyen Kutlucan, şöyle devam etti: “İhracat kısmında zaten önemli bir daralma yaşandı ve iç pazardaki payımız da ithal gelen ürünler nedeniyle daralıyor. Çünkü maliyetlerimiz nedeniyle rekabet edemiyoruz. İthalata yüzde 5 olarak uygulanan ilave vergi yüzde 10’a çıkarıldı. Bu durum bizler için olumlu olsa da ne yazık ki yeterli değil. Ayrıca son dönemdeki fuarlarımızda Uzakdoğulu firmaların fazla olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Avrupa bu konuda bizden daha tutucu. Ayrıca katma değerli üretimin tekstil tarafında da artması adına desteklemeler önümüzü açacak.”
“Ülkede kapasite sorunumuz var”
Kalıp piyasasında önemli bir kapasite boşluğu oluştuğunu hatırlatan İleri Kalıp Tasarım Mühendislik Genel Müdürü Yavuz Moran ise, “Artan maliyetler gibi nedenlerle kalıp işlerinin birçoğunun Çin’e kaydığını görüyoruz. Ama bu durumun altında yatan en büyük problem bizdeki üreticilerin kapasiteleri ile alakalı. Çin’de tek üretici ile yapılacak işi ülkemizde 3-4 farklı firma ile çözebiliyorsunuz. Bu da doğal olarak farklı sorunları beraberinde getiriyor. Ülkemizdeki bütün kalıp üretimi aynı anda 2-3 projeyi yürütecek kadar büyük değil ne yazık ki. Firmalarımız ne yazık ki kalıp üretimi ve mühendislik konularına aynı oranda önem vermiyor. Kalıbı üretmek için önce çizmek gerekli. Bunun da bir kapasitesi olduğu atlanıyor. İmalat tarafındaki kapasite ile birlikte mühendislik tarafındaki kapasitenin de artırılması ile sektörde önemli bir sorunu aşabiliriz. Kaliteli üretimler yapıyoruz ama kapasitelerimiz nedeniyle birçok işi kaçırıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Çin ile rekabet imkansız bir hal aldı”
Kalıp sektöründeki en büyük sorunun Çin tarafından yapılan ithalat olduğunu belirten Ceydak Kalıp Genel Müdürü Kemal Kutay Can, “Çin’de oluşan kapasite avantajı ile birlikte önemli bir maliyet avantajı da elde ediliyor. Hammadde, enerji ve personel maliyetleri konusunda Çin ile rekabet edebilmemiz bu şartlarda mümkün değilken, ülke hükümeti tarafından sağlanan önemli bir sübvansiyon da olduğunu biliyoruz. Bizde enerji ve işçilik maliyetlerinde hızlı bir artış yaşanıyor. Hep asgari ücret konuşuluyor ama sanayideki asgari ücret açıklanan rakamın yüzde 25 üzerinden başlıyor. Elektriğimizi kendimiz üretip kısmi avantaj sağlamaya çalışıyoruz. Ne yazık ki bu şartlarda Çinli üreticilerle yarışmamız imkansız. Bunun yanı sıra ülkemizdeki birçok endüstride personel sorunu yaşanıyor. Bu dönemde bazı sektörlerde yaşanan işten çıkarmalar sebebiyle elinde yoğunluk olan firmalar kısmı personel bulabiliyor ama hala gençlerin sektöre kazandırılması konusunda ciddi bir problem. Halen daha birçok firma üretim kapasitesini artırabilmek için gereken personel problemini aşamıyor” diye konuştu.
“Fiyatta yarışamaz olduk”
Birçok sektörde olduğu gibi güvenlik kameraları konusunda da Çinli firmaların satış stratejilerinin sektörde haksız bir rekabet doğduğunu belirten Nil Bilişim Firma sahibi Hamit Emiroğlu da şunları söyledi: “Güvenlik kameralarında devletlerin büyük ihaleleri kalite ve kapasitelerinden dolayı genellikle Avrupa ya da ABD menşeili büyük firmaların elinde. Piyasada ise Çinli 4-5 firmanın hakimiyeti söz konusu. Birden fazla distribütör ve bayi modeli ile çalışma modelini benimseyen bu Çinli firmalar nedeniyle piyasada önemli bir rekabet problemi oluyor. Piyasadaki nakit akışının bozulmasından ötürü köşeye sıkışan birçok bayi bulunuyor ve bunlar ellerindeki ürünleri günü kurtarabilmek adına maliyetine ya da düşük kar marjı ile satıyor. Bu da piyasa rekabetini olumsuz etkiliyor.”