Yener KARADENİZ
Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında imzalanan “Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması (KEOA)” iki ülke arasında ticareti geliştirme amacı taşısa da içeriğinde yer alan bazı maddeler, yerli sanayiye tehdit oluşturduğu gerekçesiyle eleştiri konusu oldu. Anlaşma ile yatırımların tehdit altında olduğu kaydedilen alanlardan biri de her yıl yüzde 20-25 gibi yüksek bir büyüme rakamlarına ulaşan kahve sektörü. 31 Ağustos’ta açıklanan ve bir gün sonra yürürlüğe giren KEOA ile daha önce Türkiye’ye yüzde 17 oranında gümrük vergisi ile giren kavrulmuş kahve çekirdeği, BAE menşei olarak sıfır vergi ile ithal edilebilecek. Menşei kazandırmak için ise kahveyi kavurmak yeterli. Oysa Türkiye’de içinde en büyük kahve zincirlerinin de yer aldığı 50’ye yakın yerli şirket, kahve çekirdeğini yüzde 8 vergi ile ithal ediyor ve burada kavurma gibi işlemlerden geçirerek nihai ürün olarak piyasaya sunuyor. Yani bir anlamda Türkiye’de yetişmediği için ithal edilen kahve hammaddesinin sonraki tüm proseslerinde katma değer ülkemizde yaratılıyor. Sektör oyuncuları, hem verginin sıfırlanmasına hem de menşei kazandırma işleminin bu kadar basit olmasına itiraz ederek, yerli şirketlerin yüzde 8 vergi ödemektense buradaki yatırımlarına son vererek BAE’den tedarike yönelebileceğini ve bunun da ithalatı körükleyeceğini belirtiyor.
İlk adım menşei belirlemede
Yerli üretimin hızlı ilerlediği sektörde, menşei belirlenmesi ile ilgili yönetmeliğin 23 Temmuz tarihinde devreye girmesi, KEOA anlaşmasıyla büyüyecek bir tartışmanın ilk adımı oldu. O tarihe kadar kahve tarımının yapıldığı ülke üzerinden yürütülen menşei uygulamasına, çekirdeğin kavrulduğu ülke de dahil edildi. Yani bir ülkede kahve çekirdeği üretilmese dahi, yalnızca kavurma işleminin yapılması menşei belirlemesinde yeterli görüldü. Türkiye gibi kahve tarımının yapılmadığı BAE de yalnızca kavurma işlemi ile menşei oluşturma hakkına sahip oldu.
Birleşik Arap Emirlikleri ile son olarak “Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması (KEOA)” 31 Ağustos tarihinde açıklandı. KEOA, Türkiye ile BAE arasındaki ticarette, tarım ve sanayi ürünlerine uzanan çok sayıda alanı kapsadı. KEOA içinde en çok tartışma yaratan konu başlıklarından bir tanesi de kahvede oldu. İthalat rejimiyle ilgili düzenlemeler içinde kavrulmuş kahve çekirdeğine uygulanan yüzde 17’lik vergi kaldırıldı. Kavrulmamış kahve çekirdeğini Türk şirketleri yüzde 8 vergi ile ithal ederken, geçen Cuma gününden itibaren (KEOA’nın açıklandığı tarihten bir gün sonra) kavrulmuş kahve çekirdeğindeki yüzde 17’lik vergi, ise sıfıra indirildi. Yani yeni uygulamayla, Türkiye’ye BAE’den kavrulmuş kahve ithalatının önü açılmış oldu.
Kavurma ile fiyat ikiye katlanıyor
Yüzde 8 vergi ile dış pazardan tedarik edilen çiğ kahve çekirdeği, iç pazara yön veren irili ufaklı 50’ye yakın yerli şirket tarafından üretim etaplarından geçirilerek, nihai ürün olarak piyasaya sunuluyor. Yani kahvede tarımsal üretimi olmayan Türkiye, hammadde dışındaki tüm alanlarda katma değeri iç pazarda oluşturuyor.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre geçen yılın tamamında 74 milyon 462 bin kg kavrulmamış kahve ve 9 milyon kg de kavrulmuş kahve ithal edildi. Kaba bir hesapla kavrulmamış kahvenin kg değeri yaklaşık 4, kavrulmuş kahvenin de 8 dolar olarak gerçekleşti. Yani kavurma işlemi düşük değerli bir işlem olmasına rağmen ürünün katma değerini ikiye katlıyor.
Sektörün önemli oyuncularından bir şirketin temsilcisi, EKONOMİ’ye yaptığı açıklamada, kahvede bir gün aralıkla devreye alınan yeni uygulamanın geçmişte bir benzerinin olmadığını ifade ederek, “Vergisel değişim konusunda sektöre danışılmadığı gibi bir hazırlık sürecine de izin verilmeden bir günde uygulamaya alındı” dedi. Aynı yetkili, birçok yerli şirket gibi kendi şirketlerinin de kahveyi tropikal bölgelerden yüzde 8 vergi ile ithal ettiklerini, burada kavurma dahil diğer işlemlerden geçirerek hem Türk Kahvesi hem de filtre kahve gibi farklı ürünler olarak piyasaya sürdüklerini dile getirerek, “Ancak Cuma günü Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile yürürlüğe giren yeni gümrük tarifelerine göre herhangi bir şirket bir kahveyi BAE’ye getirip orada kavurup BAE menşei kazandırarak sıfır gümrük vergisi ile Türkiye’ye ithal edebilir. Ama buradaki kahve üreticileri bunu yüzde 8 gümrük vergisi ile alabilecek. Dolayısıyla ciddi bir haksız rekabet söz konusu. Bu kahve sanayini, yatırımları tehdit eder bir duruma gelecektir” diyor.
BAE’deki üreticiler için avantaj
Çiğ kahve çekirdeğinin menşeinin değişecek bir durumu olmadığını dile getiren yetkili şu değerlendirmeyi yaptı:
“BAE, kahvenin yetiştiği bir ülke değil, bizi etkileyen bir durum olamaz o konuda ama asıl konu şu: kahvenin kavrulmuş ve kavrulmamış olarak iki hali var. Anlaşmaya göre kavurma işlemi kahveye menşei kazandırıyor. Kavurduktan sonra Türkiye’ye iletildiğinde gümrük vergisi sıfırlanmış oluyor. Yani herhangi bir şirket, herhangi bir ülkeden kavrulmamış kahveyi yüzde 8, kavrulmuş kahveyi ise yüzde 17 vergi ile getirmektense BAE’de sıfır vergi ile getirtebilir. İşin gideceği yer orası. 50’ye şirketin burada bu faaliyet ile BAE’deki şirket ile mücadele etmesi imkansız. Kavurma işleminin menşei kazandırması da ilginç bir durum. 15 yıldan fazladır bu alanda çalışıyorum ilk kez menşei kazandırma işlemi için bu kadar spesifik bir işlem tarifi görüyorum. Bu durum oradaki kahve üreticileri için buradaki kahve sanayicisine göre büyük bir avantaj sağlıyor.”
Yeni uygulama iç pazarı nasıl etkileyecek?
1- 50’nin üzerindeki üretici ucuzlayan ithalat karşısında maliyet baskısı yaşayacak.
2- Şirketler iç pazarda üretmek yerine ithalatçı olacak, istihdam zarar görecek.
3- Kendi kavurma teknikleri ile özgünleşen sektör bu avantajını kaybedecek.
4- Katma değerin Türkiye’de kaldığı sistem bozulacak, bir pazardan ithalatın önü açılacak.
5- Kendi çekirdeğini oluşturarak Türkiye’ye getiren ve özgün tatlar yaratan Türk üreticinin fark yaratan yapısı ortadan kalkacak.
Fark yaratan özgün reçeteler ortadan kalkacak
Bu uygulamanın her yıl yüzde 20’nin üzerinde büyüme gösteren ve her ay onlarca şubenin açıldığı yerli kahve sektöründe büyümeye büyük zarar vereceği dile getiriliyor. Bir sektör yetkilisi, “İstihdama, üretime ve ithalatın azaltılmasına bu kadar önem verilen bir dönemde böyle bir karar şaşırtıcı. Hem de dövize en çok ihtiyaç duyduğumuz bir süreçteyiz. Bu alanda onlarca şirket var. Şirketler bu işi yapamaz hale gelecek ya da orada bir tedarikçi bulacak yatırımları oraya yönlendirecek. Oradaki bir tesis ile de anlaşabilirler. ‘Ben kahve çekirdeği alayım sen kavur diyecek.’ Küçükler buna dayanamaz büyükler de bir süre sonra üretimden vazgeçme noktasına gelebilir. İkincisi Türk Kahvesi çok özel bir ürün. Brezilya’da bir bölgenin kahvesini alan yerli şirketler kendi reçetesi ile hazırlıyor. Onun kavurması ve öğütülmesi de hassastır. O kalite ve tat da bozulacaktır” ifadelerini kullandı.