Gülsüm ERDEM
EKONOMİ gazetesi ile Sertrans Logistics işbirliğiyle, Manisa Ticaret ve Sanayi Odası’nın ev sahipliğinde düzenlenen ‘Dış Ticarette Yeni Ufuklar’ konulu etkinlikte ihracatın yeni yol haritası üzerine değerlendirmeler yapıldı.
Yeşil Mutabakat prensiplerine uyumun ve karbon ayak izine yönelik tedbirlerin ihracatta bir zorunluluk olduğuna vurgu yapılan etkinlikte, Manisa’nın bu alanda önemli mesafe alındığına dikkat çekildi. Beyazelektronik eşya, tarımsal endüstri, otomotiv, lojistik gibi alanlarda Türkiye’ye yön veren şirketlerin faaliyet yürüttüğü kentin, katma değerli üretimde de örnek yatırımlara imza attığına vurgu yapıldı.
EKONOMİ gazetesi ve Sertrans Logistics’in destekleriyle gerçekleştirilen “Dış Ticarette Yeni Ufuklar” toplantı serisinin sekizincisi 25 Eylül’de Manisa Ticaret ve Sanayi Odası’nın ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz’ın açılış konuşmasıyla başlayan etkinlikte, uzun yıllar Vestel İcra Kurulu Başkanlığı görevinde bulunan Turan Erdoğan’a Manisa’ya yaptığı katkılar nedeniyle plaket takdimi yapıldı. Etkinlik kapsamında gerçekleşen “Dış Ticaret Ekonomisi ve Son Göstergeler” oturumunda EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ve Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu dış ticaretin önemli gündem maddelerine yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Toplantının başlıklarından biri de, tüm ihracatçı firmalar için önemli fırsatlar sunacak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı önderliğinde yürütülen projenin tanıtımı ile ilgili oldu. Sertrans Logistics, Avrupa’da 6 ülkede kurulacak 15 lojistik merkeziyle ilgili ihracatçıya ne gibi avantajların yaratılacağına ilişkin ayrıntılı sunum yaptı. İhracatçıya Avrupa’da zaman ve maliyet avantajı yaratacak projenin ayrıntılarını Sertrans Logistics Kontrat Lojistiği Satış Direktörü Salih Kazdal aktardı. EKONOMİ gazetesi Yayın Koordinatörü Vahap Munyar’ın moderatörlüğünde gerçekleşen Dış Ticarette Yeni Ufuklar Paneline, Maxion İnci Jant Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Zaim, Coolerbox Company CEO’su Turgay Dağ ile Sertrans Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş konuşmacı olarak katıldı.
“İki yıldır 5 milyar dolar üstü rakama ulaşan ihracatımızla ilk yedi şehir arasına girdik”
Manisa TSO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, Manisa’nın Türkiye ihracat sıralamasında 7. sırada bulunduğunu belirterek, “2023 yılının ilk sekiz ayında yani ocak-ağustos arası ihracatımız, geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 9 artış sağlamış, yaklaşık 3 milyar 200 milyon dolar seviyesine ulaşmıştır” dedi. Manisa’nın bir sanayi şehri ve aynı zamanda bir tarım şehri olduğunu vurgulayan Yılmaz, Manisa’nın ihracatının yüzde 60’dan fazlasını Avrupa ülkelerine yaptığını söyledi. Yılmaz, “Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verileri dikkate alındığında, Manisa son iki yılda 5 milyar doların üzerinde ihracatı ile İstanbul, Kocaeli, Bursa, İzmir, Gaziantep ve Ankara’dan sonra, Türkiye’de 7. sıradadır. Bu sıra küçük farklarla Sakarya ile aramızda değişebiliyor. 2023 yılının ilk sekiz ayında yani ocak-ağustos arası ihracatımız, geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 9 artış sağlamış, yaklaşık 3 milyar 200 milyon dolar seviyesine ulaşmıştır. Bu ihracatın nerdeyse yarısı yüzde 43 elektrik ve elektronik sektörü tarafından gerçekleştirilmiş. Sırasıyla yüzde 16’sını iklimlendirme, yüzde 13’ünü otomotiv endüstrisi gerçekleştirmiş. Kuru meyve ve mamulleri, hububat-bakliyat, meyve ve sebze ile makine aksamlarının her biri yaklaşık yüzde 4 civarında katkı sağlamış. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Manisa bir sanayi şehridir ve aynı zamanda bir tarım şehridir. İhracatta Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, İspanya ve Irak başı çekiyor. Sekiz aylık 3 milyar 200 milyon dolarlık ihracatımızın yüzde 16’sını Almanya’ya, yüzde 12’sini Birleşik Krallığa, yüzde 10’unu Fransa’ya, yüzde 7’sini İtalya ve yüzde 6’sını İspanya’ya gerçekleştirdik. Bu sıralama genelde değişmiyor. İhracatımızda, Avrupa ülkeleri önemli bir yere sahip. İhracatımızın yüzde 60’tan fazlası bu bölgeye gidiyor” diye konuştu.
ekonomi-manisa-mnyd.jpg” alt=”” width=”1280″ height=”720″ />
“Yeşil dönüşüm yolunda yapılacak her çalışma ekonomimizi rekabetçi kılacak”
Avrupa Birliğine satılacak ürünlerde karbon ve su ayak izine göre değerlendirmelerin yapılacağını belirten Yılmaz, şunları söyledi: “Politik tartışmalar bir yana Avrupa piyasasının korunmasına hatta artırılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Elbette bunun için yapılması gerekenlerin başında yeşil ekonomiye uyum geliyor. Malum AB yeşil mutabakatı AB bölgesine satılacak ürünlerin karbon ayak izine ve su ayak izine göre değerlendirecek artık. Kriterlere uymayanlardan ek vergi alacak. Tabii biz bu şartları yerine getirmez isek ürünlerimiz daha pahalı hale gelecek ve bu pazarda rekabetçi olmamızı zorlaştıracak. Bu vesileyle tekrar ifade etmeliyim ki artık ürettiğimiz ürünlerin yeşil pasaportu olması gerekiyor. Üretim tesislerimizi, üretim biçimimizi ve hatta tedarikçilerimizi yeşil pasaporta göre belirlememiz gerekiyor. Su ayak izi, karbon ayak izi, enerji verimliliği gibi zorunluluklar hep önümüze çıkacak. Mutabakatı uygulamak kolay değil, ancak başka şansımız da yok. Klasik bir görüştür, ‘her kriz bir fırsat olabilir’ diye. Yeşil dönüşüm yolunda yapılacak her çalışma ekonomimizi rekabetçi kılacak. Tıpkı gümrük birliğine giriş gibi, yeşil mutabakat, bize topyekun ekonomimizi çağ atlatma imkanı verebilir. Türkiye bu dönüşümü yapacak güçtedir. Ancak bu konuda daha hızlı hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum.”
“KATMA DEĞERLİ ÜRÜN NASIL ÜRETEBİLİRİZ BUNU KONUŞMALIYIZ”
Manisa olarak ihracat kalemlerine bakıldığında 170’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştiğini kaydeden Yılmaz, “Bir başka önemli konu ise pazar çeşitliliği ve sürekliliği konusu ile katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesidir. Bizim için oldukça önemli olan AB bölgesine ek olarak pazar çeşitlenmesine de ihtiyaç bulunmaktadır. Bunun için de çok çalışmamız gerekiyor. Manisa olarak ihracat kalemlerimize baktığımızda irili ufaklı 170’den fazla destinasyona ihracatımız söz konusu. Bu çeşitlendirmede sıkıntı olmadığı ama miktar ve tutarda sıkıntı olduğunu gösteriyor. Bir başka konu yüksek teknolojili ve katma değerli ürünlerin ihracata konu olması. Bu durumda başta inovasyon olmak üzere birçok konu ön plana çıkıyor. O halde katma değerli ürünleri nasıl üretebiliriz, sürdürülebilir pazar paylarını nasıl elde edebiliriz, pazarları nasıl büyütebiliriz, neler yapılabilir, ayrıntılı konuşmak gerekiyor” dedi.
PİRİ REİS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARD. PROF. DR. ERHAN ASLANOĞLU:
Hindistan’ı dikkatli izlememiz gerekiyor
Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu,” Çok sıcak bir yaz mevsimi yaşadık. Küresel ısınma konusunda bunun sonuçları ve bunun tüketim alışkanlıklarına, üretim biçimlerine, ticaretine ekonomimin her alanına yansımaları çok daha hızlı karşımıza çıkacak gibi görünüyor. Son okuduğum BM raporunda 2050’ye kadar 1,5 derecenin altında kalma hedefi için dünyanın ayırması gereken kaynak 275 trilyon dolar olarak bir tahmin var. Şu an dünya ekonomisinin yıllık üretimi 105 trilyon dolar. 300 trilyon doların üzerinde borç var. Yaklaşık 20 yıl, 27 yılda 275 trilyon dolar neredeyse yılda 10 trilyon dolar. Türkiye’de dünya ekonomisinin yüzde 1’i olduğuna göre neredeyse 100 milyar dolar kaynak gerekiyor. Küresel ısınmayı durdurmak için çok büyük kaynaklar gerekiyor. Küresel ekonomide makro olarak iki ana başlık var. Bir tanesi dünyada bir yavaşlama var. Bu yavaşlama resesyona dönüşür mü dönüşmez mi bunları konuşuyoruz. Ama bu tartışmada iki istisna var. Birisi Amerika, diğeri de Hindistan. Hindistan adeta uçuyor. Amerika tüm faiz artırımlarına, tüm sıkılaşma adımlarına rağmen inatla belli bir güçte büyümeyi sürdürüyor. Bunun da tabi bizim için sonuçları var. Küresel ekonomide borçlanma maliyetleri yüksek seyredecek. FED gelecek yıl sadece 50 baz puan indirebilirim diyor. Onu bile yapamayabilir. BRIC ülkeleri küresel ekonomide 1992’de yüzde 16 paya sahipmiş. 2022’de yüzde 31-32’ye gelmiş. G7 ülkeleri yüzde 45’den 30’a inmiş. Önümüzdeki süreçte bu 35-27 olarak açılacak. Yani BRIC ülkeleri paylarını ciddi bir şekilde artırıyor.
SERTRANS KONTRAT LOJİSTİĞİ SATIŞ DİREKTÖRÜ SALİH KAZDAL:
Avrupa’da yürüttüğümüz lojistik proje kritik önemde
Sertrans Kontrat Lojistiği Satış Direktörü Salih Kazdal ise buluşmada “Yurt Dışı Pazarlarda Büyümek” konulu bir sunum gerçekleştirdi. Kazdal sunumunda, Sertrans Logistics’in beş yıllık yurt dışı büyüme planı ve stratejisi kapsamında hayata geçirdiği projenin detaylarını paylaştı. Türkiye ihracatçısının uluslararası tedarik ve dağıtım zincirlerine daha hızlı ve rekabetçi fiyatlarla nüfuz etmelerini temin etmek ve önemli pazarlardaki ihracat performansının istikrarlı şekilde büyümesine imkân sağlayacak altyapı olanaklarının oluşturması sürecine destek verme hedefiyle projeye başlandığını söyledi. Proje kapsamında Almanya Düsseldorf’ta 30 bin metrekare büyüklüğünde bir ana lojistik merkezi; Hamburg, Berlin ve Münih’te üç cep depo ve Birleşik Krallık, Fransa, İspanya, Portekiz, İtalya ve Hollanda’da 12 cep depo ile batı Avrupa’nın tamamında yerleşik düzeyde 3PL lojistik hizmeti vermeye başlayacaklarını dile getiren Salih Kazdal, projenin Türk ihracatçısına sağlayacağı avantajları ise şu şekilde sıraladı: “Sadece e-ticaret kapsamıyla Türkiye’de yılda 750 milyon dolar ihracat kazanımı sağlanacak. Uluslararası taşımacılık, dağıtım ve depolama altyapısıyla Türkiye için 1 milyar doları aşkın dış ticaret kapasitesi oluşacak. 24-48 saat içinde tam zamanında sevkiyat ile pazarda bulunabilirliğin yüzde 100 seviyelerine çıkartılması mümkün olacak. Gümrüklü depolama alanıyla ürünler tek çatı altında millileştirilebilecek. Intermodal kanallar ile erişim ağlarının mevcudiyetiyle Avrupa Birliği mevzuatlarına uyum sağlanacak. Pazaryerleri üzerinden Türk ürünlerini yabancı pazarlarda sergileyebilme imkânı sunulacak. İade süreçlerindeki ek maliyetler tasfiye edilecek ve ayrıca yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları için istihdam olanağı yaratılacak.”
COOLERBOX COMPANY CEO’SU TURGAY DAĞ:
Sanayiciye ne istiyorsun diye sorulsa ‘yol’ deriz”
1990 yılından bu yana Manisa’dayım İlk geldiğimde yağmur yağdığında dereyi geçemezdik. O günlerden geldik. Rakamlara bakıp çok da enseyi karartmamak lazım. Dünya değişiyor, dünya bambaşka bir yere gidiyor. Ben yatırımcıyı, sanayiciyi zebra gibi görüyorum. Çünkü yerinizi bilmiyorsunuz. Koşan bir hayvan mısınız, koşmayan bir hayvan mı? Türkiye’de bize hep bunu yaptılar. Koşun dediler ama ne arpa verdiler, ne enerji verdiler. Yük taşı dediler. Bugün de aslında olan bu. Çılgın Türkler Kitabı vardı. Sanayici o durumda. Yatırım yapar mısınız bu ortamda. Yapmayız. Asgari ücretler konuşuldu. İçim sızladı ama o ücretler verilmek zorunda. İstanbul’da yaşıyorum. İnanın artık sokağa çıkamıyoruz. Kiralar inanılmaz rakamlarda. Manisa olarak çok iyi yerdesiniz. Özellikle Manisa OSB müthiş işler yapıyor. MOS Lojistik ilk kurulduğunda yük bulamamıştı. O gün Sait Türek bize o enerjiyi vermemiş olsa bugün bunların hiçbiri yoktu. Bugün önünden geçtiğinizde gerçekten gurur duyuyorsunuz. Büyük firmalarda yöneticilik yaptım. 2015 yılından bu yana kendi işimi yapmaya çalışıyorum. İki şirket kurdum birini batırdım. Diğerini yatırımcılara zarar ettirmeden yabancı bir yatırımcıya sattım. Daha sonra Ethem Öztaş ve Ersin Öztaş ile bir yola çıktık. İnsan kaynağı o zaman da sorundu. Para o zaman da sorundu. Covit çıktı. Rusya Ukrayna savaşı çıktı. Ama ayakta kaldık ve büyümeye devam ettik. İlk başladığımızda sıfır ciromuz vardı. Şuan 10 milyon dolara geldik. Yıl sonunu 11-12 milyon dolar ile bitireceğiz. Bu hedefl erimizin çok azı. Beyaz eşya sektörünü iyi biliyorum. Bir buzdolabı banttan 1 saatte çıkar. 1 saat İtalya’da yaklaşık 40 Euro’dur. Türkiye’de bugünkü kur ile 8 Euro’dur. Türkiye’de bu işi yapıyorsanız 32 Euro‘luk işçilik geliriniz olur. İşçilik giderimiz Avrupa’nın çok gerisinde. Ben bunu avantaj olarak görüyorum. Lojistik olarak baktığımızda da Türkiye hep köprüdür denir. Ben Türkiye’nin köprü olduğunu hiç görmedim. İzmir-İstanbul yolunu daha yeni bitirdik. Tartışılması gereken konu bu yol neden bu kadar geç yapıldı. Manisa’dan Ankara’ya giderken geçen kaza yapıyorduk. Çünkü yol kötü. Sanayici olarak bize ne istiyorsun diye sorulsa bize yol lazım. Parayı kendimiz bulmayı biz öğrendik. Greencooler şirketimiz 7 yaşında. Soğutucu üretiyoruz. Geçen yıl biz 10 bin dolar İtalya’ya gönderdik. Bu yıl Almanya’ya ve Fransa’ya başladık. Güney yarım küreye göndermeye başladık. Coolermed şirketimiz var. Medikal ürünler üretiyor. 3 yaşında. Bizi Avrupa’da kabul etmiyorlar. Çünkü en az 5 yıllık bir şirket olmanız gerekiyor. Bugün biz Angola’ya, Peru’ya ürün satıyoruz. Bu topraklardan çıkan bir şey yapalım dedik. Vino Bellezza markasıyla şarap dolabı üretimine girdik. Bugün en organize, en modern şarap dolabı diyebilirim. Bugün bir çok ülkeye gönderiyoruz. En son Liyolife diye bir markamız var. Yine burada üretiliyor. Celal Bayar Üniversitesi Teknokent’te hocalar ile birlikte geliştirildi. Bu konuda Türkiye’de en büyük firma olduk. Hedefimiz bu bölgede en büyük olmak. İki yıl önce bu makine yoktu. Ve bunları biz yaptık. Bizim mühendisimiz yaptı. Her yan sanayicinin bir hayali var. Ana sanayi olmak. O yüzden üretmemiz lazım.”
MAXION İNCİ JANT YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA ZAİM:
Jantta yapay zekalı üretim hattını devreye aldık
”Dijital dönüşüm uygulamaları açısından Türkiye’deki 100 şirketin ilk beşinde yer alıyoruz. 2030 yılına kadar tüm fabrikalarımızı akıllı dijital fabrikalara dönüştürmek hedefiyle ilerliyoruz. Bu kapsamda Grup olarak entegrasyon ve saha uygulamaları açısından Türkiye’deki ilk 100 şirketin ilk beşindeyiz. Hedefimiz, 2025 yılına kadar tüm işletmelerimizi bütün süreçleri kapsayacak şekilde akıllı dijital işletmelere dönüştürmek. Bosch Grubu iş birliği ile Endüstri 4.0 kapsamında Türkiye’de düğmeye ilk basan fabrika olduk. Bu iş birliği ile jant sektöründe yapay zekalı üretim hattımız devreye girdi. Yanı sıra 2025’e kadar yüzde 30 azaltım, 2030 yılına kadar yüzde 70 azaltım ve 2040’ta karbon nötr olabilmek için Karbon Azaltma Planı yürütüyoruz. İhracat konusunda otomotiv sektörü enteresan bir sürece girdi. Aslında değişim 2019 yılından çok önce başladı. Bir pandemi, hemen arkasından gelen ki bence planlanmıştı, pandemi hızlandırmış olabilir ticaret savaşları, bir de Ukrayna-Rusya savaşı. Benzinli araçlar dizelden daha fazla satılmaya başlandı. Diğer bir etki elektrikli araçlar. Bunlarında ötesinde otomotiv sektörü ben de bir mühendis olduğum için görüyorum, çok mühendislik odaklı. Değişimi bu nedenle göremedi. Dünyada dijitalleşme o kadar hızlı gelişiyordu ki otomotiv hala o mühendislik vasfı tutuculuğu ile bunu göremedi. Otomotiv tam bir bilinmezlik yaşıyor. Bizim hiç yaşamadığımız şeyleri yaşıyoruz. Günü birlik sipariş değişiyor. Avrupa’nın çok ünlü bir markasının tırının fabrikanın önünden geri döndüğünü bile gördük. Arkadaşlarım bunlardan şikayet ettikleri zaman ben şunu söylüyorum; bunlardan şikayet etmeye hakkımız yok. Bunu yönetmek zorundayız çünkü bu yeni normal. Çip krizi dediğimiz şey aslında tedarik zincirinin bir çok yerde kırılmasıydı. Yukarıda belirttiğim etkilerden dolayı. Enerji krizine rağmen Avrupa’da beklenen çok büyük bir yavaşlama olmadı. Bizim jant ihracatımız geçen sene arttı. Bir önceki yıl 375 milyon dolardı. Bu yıl 400 milyon dolarlık ihracat rakamın ulaşacağız gibi gözüküyor. Meslektaşlarımızla konuştuğumuzda Türkiye’de otomotiv ihracatının artarak devam ettiğini görüyoruz. Elbette çok farklı zorluklarla karşı karşıyayız. Bu zorluklardan işçilik maliyetleri gibi anormal maliyet artışlarına rağmen kurun baskı altında tutulması geliyor. Siz Avrupa’da üretim yapan üreticiye benim kurum şu oldu, ben böyle zarar ediyorum gibi bir şey söylemeniz imkânsız. İşinizi devam ettirme durumunda kalıyorsunuz. Bununla beraber ihracat devam ediyor ama sürdürülebilir bir şey değil. Geçtiğimiz iki yıla ilişkin raporlamalar var. Ana otomotiv sanayinin karlılıkları ciddi şekilde artarken, yan sanayinin karlarında düşüş var. Bu tehlikeli bir sinyal. Burada stratejik olarak dikkat edilmesi gereken Hindistan ve Çin. Evet Çin ABD’de büyük çapta durduruldu. Yine Avrupa’da anti damping ile bir çok tedbir alındı. Ama Hindistan’a karşı bütün gardlar düşmüş durumda. Ülkelerin sanayilerin bir takım yapısal, hukuksal ve ikili anlaşma gibi anlaşmalarla korumak zorundalar. Bugün Türkiye’de ant damping ve haksız rekabet uygulamalarının yurtdışından gelen tehditlere karşı daha iyi korunması gerektiğine inanıyorum. Çünkü bütün dünya bunu böyle yapıyor. Tekstil, petro kimya gibi pazarların geri alınabilmesi için ciddi kur desteğine ihtiyacımız var.”
SERTRANS LOGISTICS YÖNETİM KURULU BAŞKANI NİLGÜN KELEŞ:
“Türkiye, lojistikten kazanabilir ama firmalar yatırım yapamıyor”
Sertrans Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş; “Bugün içinden geçtiğimiz ekonomik ortamı da dikkate aldığımızda ihracat potansiyel ve kabiliyetlerimizi artırmamız hiç olmadığı kadar önemli. Bu nedenle Türk ihracatçısının her ortamda desteklenmesi şart. Bugün dünyanın büyük diye tanımladığımız ekonomilerinin en kuvvetli kasları lojistik altyapılarıdır. O büyük ekonomileri dünyanın diğer ekonomileriyle entegre eden lojistik sektörüdür. Ülke ihracatının ve ihracatçısının büyümesine önemli katkılar yapacak nitelikte bir projeden bahsetmekteyiz. İlk adımı Almanya’dan atıyoruz. Almanya’daki depomuzla süreci başlattık. Kısa süre içerisinde sadece Almanya’daki depolama kapasitemizi 30 bin metrekarenin üzerine çıkartacağız. Önümüzdeki beş yılda devreye alacağımız toplam 16 depo ile toplamda 250 milyon insanın yaşadığı bir coğrafyaya yayılarak, Türk ihracatçısına bu pazarlarda kalıcı olma ve tüm lojistik ihtiyaçlarını tek çatı altında çözebilme imkanı sunacağız. Mevcut yurt dışı piyasasındaki koşullardan daha elverişli, Türk ihracatçısının ürünlerinin rekabetçiliğini destekleyici lojistik altyapımız ve uygun maliyetlerimizle ihracatçımızın yurt dışı pazarlardaki rekabet gücünün gelişmesine katkı sağlayacağız. Sertrans olarak, ilgili merkezden hizmet alan firmaların stoklarının sürekliliğinin sağlanması adına, Türkiye ve Avrupa arasında yapılan tüm taşıma modlarındaki sevkiyatların yönetimini sağlayacağız” dedi.
“Takdir edilmek güzel, aynı zamanda herkes için motivasyon kaynağıdır”
Geçen Eylül başında dünya devi Vestel’deki CEO’luk görevini tamamlayan Turan Erdoğan’a kent iş yaşamına katkılarından ötürü plaket takdimi, Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Yılmaz tarafından gerçekleştirildi. Turan Erdoğan, plaket takdiminde yaptığı konuşmada, “Türkiye’de eleştiri kültürü çok gelişmiştir. Ama taktir bence çok fazla değil. Bu nedenle bu plaketi benim için düşünen herkese en içten duygularımla teşekkür ederim. Taktir edilme duygusu Türkiye’de biraz daha geliştirilmeli. Buna ihtiyacımız var. Sadece takdir edilen anlamında değil. Diğerlerinin gözünde de bir motivasyon ve hedef yaratacağı, onları daha fazla çalışmaya iteceği için düşünüyorum. Çok duygulandım. Bu tür takdirlerin, plaketlerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. 1988 yılında Vestel’e girdim. 800 çalışanı ile sadece tüplü televizyon üreten bir fabrika vardı. Bugün bıraktığım noktada ne mutlu bana ki 20 bin kişiye istihdam yaratan, 9 tane fabrikası olan ve 160 ülkeye Manisa’nın adını duyuran bir yapıda gönül rahatlığı ile bırakıyorum. Bizden sonraki arkadaşların bayrağı daha ileriye taşıyacağından hiç kuşkum yok” diye konuştu.