Fikri CİNOKUR
Ülke turizmin ve tarımının kalbi olan Antalya, Rusya-Ukrayna savaşı, depremler ve uzaktan çalışma modeline göre çalışan beyaz yakalıların iç ve dış göç tehdidi altına bulunuyor. İş dünyası ve STK temsilcileri de kenttin göçle çok fazla artan nüfusuna karşın, başta konut ve kiralık fiyatları olmak üzere trafik, çevre sorunları ile istihdam konusunda bir an önce önlem alınmasını bekliyor.
Nüfusu en fazla iller sıralamasında 2 milyon 288 bin 4 nüfusu ile beşinci sırada yer alan Antalya’da resmi kayıtlara göre 177 bin yabancı bulunurken resmi olmayan bilgilere göre sadece Rus vatandaşların sayısının 200 bini geçtiği belirtiliyor. Depremle birlikte Antalya’ya gelen depremzede sayısı da 200 bini aşıyor. Göçlerle birlikte Antalya’da kiralık fiyatları, trafik ve çevre sorunları da artmaya başladı. Önlem alınmaması durumunda Türkiye’nin döviz ihtiyacının önemli bölümünü kazandıran Antalya’nın turizm ve tarım sektörünü gelecek yıllarda tehlike bekliyor.
“Tarım alanlarının imara açılması baskısı sürüyor”
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Ali Bahar, pandemiyle birlikte Antalya’ya yurtiçi ve yurtdışından talebin arttığını belirtti. Göç tehlikesine dikkat çeken Bahar, “Antalya’nın göç alma ve bu yükü karşılama gücü zayıf. Konut ve kira fiyatlarının artışında Türkiye rekorunu kırmamız bunun bir işaretidir. Antalya fiziksel sınıra gelmiş, taşıma kapasitesini doldurmuştur. Antalya mevcut kent nüfusuna bile kaliteli ulaşım sağlayamamaktadır. Kent çevresindeki tarım alanlarının imara açılması baskısı şiddetle sürmektedir. Artık Antalya’da bir imar ve şehirleşme anayasası olmalıdır” dedi.
“Göç doğru yönetilmezse kaos ortamı yaratılacak”
Antalya Genç İş İnsanları Derneği (ANTGİAD) Başkanı Osman Sert de göçün doğru yönetilmesi halinde kente ve ülkeye zenginlik getireceğini, yanlış yönetilmesinde ise kaos ortamı yaratılacağını vurguladı. Sert, şöyle konuştu: “Bizim Antalya’daki ibremiz maalesef orta çizginin kaos tarafına gün geçtikçe daha fazla kayıyor. Antalya’da ikamet izni ile 155 binden fazla yabancı uyruklu kişi yaşıyor. Vatandaşlık alanları da buna eklemek gerekiyor. Deprem felaketi sonrasında da en fazla depremzedeye ev sahipliği yapan illerin başında Antalya geliyor. Bir yıl gibi sürede Antalya’ya bir Alanya nüfusu daha eklendi. Antalya kapasitesinin çok üzerinde göç alan bir il gerçeği ile karşı karşıya.”
“Kentte temiz su temininde sıkıntı olacak”
Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Derya Ünver ise kentin en önemli sorununun kontrolsüz göç olduğuna dikkat çekti. Ünver, “Antalya, ülkemizdeki en fazla göç alan ilk dört ilden biri. Bu durum alt/üst yapı yetersizliği, ısınma ve trafiğe bağlı hava kirliliği, su kirliliği gibi çevre sorunlarını beraberinde getiriyor” dedi. Derya Ünver, şöyle devam etti: “Kentin yerleşik nüfusu bu iki göç dalgası ile arttı. Göç sonucu kent nüfusunun artması, su temini, atık suların arıtılması, hava kirliliği, trafik, sera gazı emisyonlarının artması, atık yönetimi, ekolojik tahribat sorunlarını ortaya çıkardı. Antalya önlem alınmaması halinde temiz su temininde de sıkıntı yaşayabilir. Göçle, trafik yükü taşınamaz halde, sera gazı emisyon oranı ve hava kirliliği artıyor. Artan atığın toplanması, taşınması, geri dönüşümü ve bertarafı için yeni yatırımlar yapılmalı. Göçle birlikte tarım alanlarının, biyolojik çeşitliliğin, su kaynakların korunması konusunda ciddi tehlikeler oluşacak.”
“Yabancıya konut satışı durdurulmalı”
Türkiye’nin zor bir ekonomik süreçten geçtiğine dikkat çeken Osman Sert, “Antalya, ekonomik sıkıntılarla birlikte göç kaynaklı enflasyonist süreci de yaşıyor. Özellikle konut talebinin arzı karşılayamaması, ekonomi politikalarının da fiyatları körüklemesi adeta bir kaos ortamı yarattı” dedi. Sert, şunları söyledi: “Ülke genelinde yüzde 168 artan konut fiyat endeksi, Batı Akdeniz’de yüzde 213 arttı. Antalya göç tehdidiyle karşı karşıya bırakıldı. Antalya’nın göç karşısında savunmasız bırakılması, turizmiyle, tarımıyla, sanayisiyle ülkemizin altın yumurtlayan tavuğunun kesilmesi demek. Antalya’ya göçü sınırlandırıcı adımlar atılmalı. Yabancıya konut satışı normalleşme yaşanana kadar durdurulmalı. Yabancı girişimciye katma değer ve istihdam yaratacak, üretim yapımıza entegre olabilecek, üretemediğimizi üretecek büyük dış yatırımlara izin verilmeli. Aksi takdirde Antalya’da ekonominin ve sosyal hayatın çarklarını döndürecek ekosistemi kaybedebiliriz.”