Mehmet Nabi BATUK
Mersin Sanayici ve İş İnsanları Derneği (MESİAD) Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Hakan Alaca, Kahramanmaraş, Hatay merkezli depremlerden sonra bölgeyi kalkındırmak için yapılacak yatırımların efektif bir şekilde ilerleyebilmesi için planlama, ortak akıl ve bilim fonksiyonları olan yerel komisyonlara ihtiyaç olduğunu kaydetti. Kriz sürecinin doğru bir şekilde yönetilmesi için ilk etapta güvenilir verilere ve analizlere ihtiyaç olduğunu ifade eden Alaca, merkezi yönetim konseptinin risklerinden uzakta yerel faktörlerin güçlü olduğu yeni mekanizmaların, oluşturulacak stratejileri başarıya taşıyacağını belirtti.
“Sanayi için izlenebilir teşvik ve desteklere ihtiyaç var”
Hatay, Maraş ve Gaziantep hattının güçlü bir tedarik hattı olduğuna dikkat çeken Hakan Alaca, “Bu şehirlerimiz ciddi istihdam sağlayan ve depremden önce istihdamı her geçen ay daha da büyüyen bir üretim altyapısıydı. Bölgede öncelik verilecek beşeri faktörlerin başında sanayicilerimiz geliyor. Sanayicilerimiz ile ilgili gerçek analiz çalışmaları yapılmalı ve özel destek programları geliştirilmeli. Merkezi yönetimin riskleri ve Ankara’daki masalardan alınacak ani kararların afet bölgelerinde yeni sorunlara yol açmaması adına yerel komisyon temsilcilerinin sürece dahil edilmesi de elzem. Sanayiyi yeniden ayağa kaldırmak adına yeni teşvik ve destek programlarına ihtiyacımız var. Verilen destek ve teşviklerin izini sürecek yeni denetim mekanizmaları da hayati öneme sahip. Eğer teşvikler kontrolsüz bir şekilde dağıtılırsa oluşturulacak stratejiye uygun sağlıklı bir gelişim beklenemez. Destek ve teşvik programlarının doğru hedef kitlelere ulaştırılması lazım” diye konuştu.
“Alışkanlıkları bozacak adımlardan uzak durulmalı”
Deprem bölgesinde sanayinin dışında tarım, lojistik ve turizm sektörlerinin de ağır yara aldığını ifade eden Hakan Alaca, şöyle devam etti: “Maalesef oradaki can kayıplarını telafi etmemiz mümkün değil. Fakat yaşanan insan göçünü ve ilerdeki olası göçleri önlememiz mümkün. Önümüzdeki süreçte geliştireceğimiz stratejiler ve kalkınma adımlarında bölge insanın kültürel değerlerine uygun ve tarihi değerlerini koruyan planlamalar yapmalıyız. Depremzede insanların yaşam şekillerini, alışkanlıklarını değiştirecek adımlardan uzak durulması gerekiyor. Bölgedeki insanların ve tarihi yapıların kimliğine uygun bir yaşam dizayn etmeliyiz. Acil kent planlarından ziyade altyapısı ve üstyapısıyla 2023 yılı standartlarına uygun kimliğini korumuş yaşam alanları kurulmalıdır. Elbette depremden çıkmış bir toplumun önceliği sismik hareketlere dayanan güçlü yaşam alanları olacaktır. Bunlara riayet edilmeli ancak yaşam alanlarının tarihi değerleri ve sosyal yaşam donatıları da unutulmamalı.”