Ali ŞAHİN
İnegöl’de dönemin Alanyurt Beldesi tarafından ruhsatı verilen sanayi alanında yaşanan yangın felaketi şehirde belde belediyeleri tarafından verilen sanayi ruhsatlarını bir kez daha gündeme getirdi. Bursa’da 1961 yılında kurulan Bursa OSB’nin ardından 1977’de kurulan İnegöl OSB ve yakın zamanda faaliyetlerine başlayan TEKNOSAB dışında planlı sanayi bölgesi bulunmazken şehirdeki diğer bütün sanayi alanlarının belde ya da ilçe belediyelerinin yer göstermesiyle oluştu.
Bursa’da mevcutta Demirtaş, Hasanağa, Yeniceköy, Kayapa ve Akçalar belde belediyelerince tahsis edilen alanlar ‘organize sanayi bölgesi’ olarak faaliyetlerine devam ederken, Alanyurt, Cerrah ve Çalı sanayi bölgeleri OSB statüsü olmadan üretime devam ediyor. Ayrıca Barakfakih belde belediyesi, Gürsu belediyesi ve Kestel Belediyesi’nce oluşturulan 3 OSB’de Uludağ OSB ismi altında üretim yapıyor. Şehirde ayrıca bebek ve çocuk giyim sektörünün kalbinin attığı Vişne Caddesi de şehrin içerisinde kalmış plansız bir sanayi alanı olarak dikkat çekiyor. Vişne Caddesi’nde Ankara Caddesi’nden Çevre Yolu’na kadar olan ve bölgenin tamamına yayılan bir üretim ve ticaret alanı bulunuyor.
“Kolay müdahale edilebilir olmalı”
Bursa’da katıldığı programlarda şehrin içerisinde kalan üretim tesislerinin önemli tehdit oluşturduğunu vurgulayan BTSO Başkanı İbrahim Burkay, “Düzensiz sanayi alanlarını Bursa’nın dışına çıkarmalıyız. Bursa’nın kurtuluşu bu. Kamuoyu, olayın ne olduğunu net anlamadan karşı çıkıyorlar. Türkiye’deki sanayinin yüzde 47’si OSB dışında. Türkiye’nin gerçek problemi bu. Bursa’da, 17 OSB var ve bunların toplam alanı 5 bin hektar. Düzensiz sanayi alanı 2 bin 280 hektar, konut dışı kentsel çalışma alanları bin 443 hektar, küçük sanayi alanlarının ise 705 hektar. Net ifademle söylüyorum; Bursa’nın bu yüzde 47’den kurtulması lazım” ifadelerini kullanmıştı. İnegöl’deki yangın felaketinin ardından konuşan İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban da “Bölge, dönemin Alanyurt Belde Belediyesi tarafından bir firmaya tahsis edilmiş sanayi alanıydı. Yangın ulaşılamaz bir noktada başladığı için müdahale etmekte zorlandık. Bu gibi durumların olmaması adına üretim tesislerinin güncel yönetmeliklere uygun ve böyle durumlarda kolay müdahale edilebilir bir biçimde olması gerekli” dedi.
“Sanayi kontrolsüz gelişti”
Bursa’nın ülkemizin en önemli sanayi kentlerinden biri olduğuna dikkat çeken TMMOB Şehir Plancıları Odası Bursa Şube Başkanı Murat İlkme ise, “Ülkesel politikalara uygun olarak planlı bir şekilde yürütülen sanayileşme hamlesi ardından maalesef tüm Marmara bölgesinin yaşadığı gibi kontrolden çıktı. Bursa, Marmara Bölgesi ile benzer kaderi paylaştı. Kontrolsüz gelişen sanayi, sanayi de çalışacak nüfus, ekonomik cazibe yoğun göçe sebep olmuş, bu duruma planlarla zamanında çözüm bulunamadığı için barınma ihtiyacından kaynaklı hızlı kaçak yapılaşma, kontrolsüz büyüme kentimizi içinde bulunduğumuz hale getirdi. Bursa’da planlı başlayan sanayileşme ardından planlı bir disiplin altına alınamadı ve yatırımcı kararları ile sanayi alanları oluştu. Sanayici belirli bir bölgede arazi sahibi oldu, ardından oraya mevzi olarak fabrikalar yapıldı, daha sonra diğer yatırımcılarda çevresinde yer alarak sanayi bölgesi oluştu. Ardından buralar ıslah edilerek OSB’lere dönüştü” dedi.
“Birçok konu planlanmadı, altyapı yetersiz kaldı”
Bütün şehir yasası öncesi Büyükşehir Belediyesi sınırlarının üç ana ilçeyi kapsadığını hatırlatan İlkme, “Bu ilçeler dışında kalan belde belediyeleri bir nevi üst kontrolden muaftı. Bu dönemde birçok belde belediyesi ihtiyacı olsun ya da olmasın kendi belde sınırları içinde bir sanayi bölgesi olsun diye hızlı ve bir nevi bilinçsiz olarak sanayi alanları belirledi. Kentin güneybatı aksından ilerlersek Çalı, Kayapa, Hasanağa, Akçalar gibi birçok bu şekilde oluşmuş sanayi alanları mevcut. Bunun dışında kent içinde kalan bazı bölgelerde kontrolsüz sanayi kullanımları oluştu. Kentin bazı bölgelerinde konutların arasında, alt katlarında bir anda karşınıza dükkan gibi görünen aslında büyük sanayi üretimi yapılan yapılar çıkıyor. Bu sanayileşme bir üst plan aklı ile planlı yer seçilerek yapılmadığından verimli tarım arazileri görmezden gelinmiş, hakim rüzgar yönleri düşünülmemiş, altyapı yetersiz kalmış, yol genişlikleri başta olmak üzere teknik ve sosyal donatı alanları yetersiz durumda kalmıştır. Bu da olası bir doğal veya yangın gibi doğal olmayan afette buralardaki risklerin artmasına sebep olmaktadır” diye konuştu.
“Denetim eksikliği var”
Şehrin içerisinde kalan ya da belde belediyeleri döneminde olur verilmiş tesislerin denetim eksikliği olduğunu da vurgulayan Murat İlkme, “‘Bu tesisler ne tür riskli maddeler kullanıyor, bunların depolaması, önlemleri yeterli mi?’ gibi soruların cevap bulması adına kontrol açısından büyük sıkıntılarımız var. Biliyorsunuz ki imar parsellerinde planla belirlenmiş, planda belirtilmemiş ise yönetmelikle belirlenmiş, ön, arka ve yan bahçe mesafeleri var. Normalde belirlenen bu alanlar içinde yapı yapılmaması lazım. Ancak özellikle sanayi tesislerinde bu bahçeler saç gibi malzemeler ile kapatılarak depo olarak kullanılmakta. Bu durumda özellikle yangın gibi durumlarda müdahaleyi güçleştiriyor.
Yani sözün özü bizim kentimizde bir an önce sanayileşmeyi ve mevcut sanayiyi disiplin altına almamız gerekli. Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülmekte olan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı çalışmasının alt başlıklarından birisi de sanayinin desantralizasyonudur. Bizim bir an önce Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde, BTSO, Sanayi Müdürlüğü, ilçe belediyeleri, BEBKA gibi kurumlarla kent içinde kalmış ve risk oluşturan sanayi yapılarının, kullandığı malzeme ve üretim açısından risk oluşturan tesislerin tespiti yapılmalı, bunların kent dışına çıkarılması için uygun alanlar belirlenmeli, bu yapılar kontrollü bir biçimde uygun alanlara desantralize edilmelidir” ifadelerini kullandı.