Tolga Eligül
Datassist Bordro Servisi
Günümüzde şirketlerin en değerli varlığı insan, en kritik gücü ise veri. İnsan Kaynakları (İK) departmanları da bu iki unsuru birleştirerek, stratejik bir role evrilebilir. Ancak bunun için “veriye dayalı karar verme” kültürünü sistemli bir şekilde benimsemek gerekiyor. Peki bu kültür nasıl inşa edilir? Bunun için birlikte bir yol haritası oluşturalım:
- Hedeflerle Başlamak: Neyi Ölçmek İstiyoruz?
Veriye boğulmamak için önce net hedefler belirlemek şart. Örneğin, “çalışan bağlılığını %20 artırmak” veya “işe alım süresini 30 günden 20’ye düşürmek” gibi somut hedefler, veri toplama sürecine odak sağlar. Bu hedefler, şirketin genel stratejisiyle uyumlu olmalı ve “hangi veriye ihtiyacımız var?” sorusunu yanıtlamalıdır. Performans metrikleri, eğitim etkinliği veya çeşitlilik karnesi gibi alanlar, başlangıç için ideal olabilir.
- Veri: Doğru Kaynaklardan Toplamak, Doğru Sistemde Birleştirmek
İK’nın elinde genellikle dağınık veriler vardır: Anketler, çıkış görüşmeleri, performans puanları, sosyal medya etkileşimleri… Bu verileri tek bir platformda (ERP veya özel İK yazılımları) entegre etmek, bütünsel bir bakış açısı kazandırır. Örneğin, “yetenek devrini” analiz ederken, yalnızca çıkış raporlarına değil, çalışan tatmin anketlerine ve terfi verilerine de bakmak gerekir. Veri kalitesini artırmak için otomatik formlar ve gerçek zamanlı raporlama araçları kullanılmalıdır.
- Analiz: Rakamları Hikâyeye Dönüştürmek
Veri, tek başına bir anlam ifade etmez. Önemli olan, onu eylem çıkarılabilir hale getirmek. Örneğin, “çalışan devir oranı yüksek” dediğinizde, bunun altında yatan nedenleri araştırmalısınız: Ücret adaletsizliği mi? Liderlik eksikliği mi? Burada A/B testleri veya korelasyon analizleri devreye girer. Diyelim ki esnek çalışma politikası getirdiniz; bu politikadan sonraki 3 ayda verimlilik ve devir oranı nasıl değişti? Veri, size gerçek cevapları sunar.
- Ekip Yetkinliği: Veri Okuryazarlığı Şart
İK profesyonellerinin artık Excel tablolarının ötesine geçmesi gerekiyor. Temel istatistik, veri görselleştirme (Power BI, Tableau) ve makine öğrenmesi kavramlarına aşinalık, kritik hale geldi. Örneğin, bir İK uzmanı, “çalışan bağlılığı” ile “proje başarı oranı” arasındaki ilişkiyi görselleştirebilmeli. İleri analizler için veri bilimcilerle iş birliği yapmak veya dış danışmanlık almak da etkili bir çözüm olabilir.
- Kültür: Veriyi Tüm Organizasyona Yaymak
Veriye dayalı karar verme, yalnızca İK’nın değil, tüm yöneticilerin sorumluluğudur. Liderlerin, kararlarını “veriye dayandırması” için teşvik edici bir ortam yaratın. Örneğin, her departman toplantısında “son 1 ayda hangi verileri topladık?” sorusu gündemde olmalı. Ayrıca, çalışanlara anketlerle düzenli geri bildirim almak ve bu verileri şeffafça paylaşmak, güven inşa eder.
- Süreklilik: İyileştirme Döngüsü
Veriye dayalı kültür, bir kerelik proje değil, sürekli bir döngüdür. Her uygulamanın ardından “sonuçlar bekleneni karşıladı mı?” sorusunu sorun. Örneğin, yeni bir eğitim programı başlattığınızda, katılımcıların performans artışını 6 aylık periyotlarla ölçün. Hatalardan ders çıkararak algoritmaları ve süreçleri güncelleyin.
Sonuç: Geleceğin İK’sı Veriyle Şekilleniyor
Veri, İK’yı “operasyonel” bir birim olmaktan çıkarıp “stratejik ortak” konumuna taşır. Ancak bu dönüşüm, bir gecede olmaz. Adım adım ilerlemek, ekipleri eğitmek ve veriyi şirket DNA’sına işlemek gerekir. Unutmayın: Rakamlar, insan hikâyelerini anlamanın anahtarıdır. Doğru kullanıldığında, çalışan deneyiminden kurumsal başarıya kadar her alanda rehberiniz olacaktır.