Ayşe Nazmiye Uça / Datassist Bordro Servisi Yönetim Kurulu Başkanı
Ülkemizin gündeminde kadınlar; cinayetler ve şiddet haberleri ile gündem oluyor. Bu konu gelişmiş ülkelerde bile ağırlığı bizim kadar olmasa da bir o kadar negatif etki ve infial yaratan konular haber oluyor. Ancak haber olmayan ve on yıllar içinde yavaş yavaş yükselen bir trendin başrol oyuncusu yine kadınlar.
Bank of America tarafından geçtiğimiz Ocak ayında yayınlanan araştırma raporuna göre, kadınlar finansal alanda geçmişe kıyasla çok daha güçlü bir konumda olsa da, hâlâ erkekler kadar yüksek gelir elde edemiyor ve servet birikimi açısından geride kalabiliyorlar. Ancak kadın istihdamındaki artış son iki yıldır genel istihdamdan daha hızlı artarak ücretlerin ve harcamaların büyümesine yardımcı oluyor.
Tüketici harcamaları 2024 yılı boyunca yüksek seyretti ve kadınlar bu harcamalarda kilit bir rol oynadı. Bank of America’nın dahili verilerine göre, kadınların harcamaları Kasım ayında bir önceki yıla göre %0,9 arttı ve son iki yıldır erkeklerden daha hızlı artıyor.
Bank of America küçük işletmelere yönelik hesapları baz alındığında, bu kısmen son iki yıldır kadınların yoğun olarak çalıştığı hizmet sektörlerindeki ortalamanın üzerinde bir istihdam büyümesini yansıtıyor. Ayrıca, kadınlar arasında artan işgücüne katılım oranları – daha yüksek mezun sayılarıyla desteklenerek – 2025’te göreceli bir artışa işaret ediyor.
Dahası, kadınların medyan yıllık gelir artışı, iş değiştirirken daha fazla ücret artışının da yardımıyla erkekleri geride bırakmaya devam ediyor – bu fark 2024’ün sonunda son üç yılın en yüksek seviyesine çıktı.
Servet kadınlara yöneliyor
Geleneksel olarak servet yönetimi ve yatırım dünyası erkeklerin hâkimiyetinde olsa da, son yıllarda bu dengeler hızla değişiyor. Kadınlar, hem bireysel servet birikimi hem de yatırım kararları açısından giderek daha fazla söz sahibi oluyor. Boşanma süreçleri, miras paylaşımı ve finansal bağımsızlık gibi faktörler bu dönüşümde önemli rol oynarken, kadınların yatırım tercihleri de piyasaları şekillendiriyor.
▶Kadınların Artan Serveti: Küresel servetin yaklaşık %30’u artık kadınların elinde ve bu oran hızla artıyor.
▶Yatırım Eğilimleri: Kadın yatırımcılar, sürdürülebilirlik, inovasyon ve sosyal etki odaklı yatırımlara erkeklere kıyasla daha fazla yöneliyor.
▶Cinsiyet Eşitsizliği: Kadın girişimciler hâlâ erkeklere kıyasla daha az yatırım alıyor ve finans sektöründeki liderlik pozisyonlarında yeterince temsil edilmiyor.
▶İnovasyonun Rolü: Kadınların yatırım gücünün artması, finansal sistemlerde daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir dönüşüm yaratma potansiyeline sahip.
Peki, bu süreç gerçekten kadınları daha güçlü ve bağımsız mı kılıyor, yoksa toplumun serveti belli kalıplar içinde döndürdüğü bir sistem mi oluşturuyor? Bir başka yönden bakarsak, kadınlara şiddetin altında gücü kaybetme korkusu mu var?
Boşanma ekonomisi
Kadınların ekonomi içerisindeki etkisi normal bir trendde artarken, bir başka olgu bu gidişatı körüklüyor. Tarih boyunca servet, sadece bireylerin değil, toplumların da dinamiklerini şekillendiren en önemli unsurlardan biri olmuştur. Günümüzde, özellikle maddi güce ulaşan erkeklerin yaşadığı bazı kalıplaşmış süreçler dikkat çekiyor: Servete kavuşan erkekler, genellikle ilk eşleriyle yollarını ayırıyor, bu süreçte kadınlar servetin önemli bir kısmını alıyor. Sonrasında erkekler daha genç biriyle evleniyor ve biyolojik gerçekler gereği daha kısa sürede hayatlarını kaybederek yeni eşlerine miras bırakıyor.
Bu döngü, bir anlamda servetin yeniden dağıtım mekanizması gibi işliyor. Kadınlar, evlilikten boşanmaya, yeniden evlenmeden miras paylaşımına kadar uzanan süreçlerde ekonomik avantaj elde edebiliyor. Özellikle uzun süreli evliliklerde edinilmiş malların paylaşımı, kadınların finansal bağımsızlıklarını güçlendiren bir unsur haline geliyor.
Ancak bu döngü sadece ekonomik bir sistem olarak değerlendirilmemeli. İşin psikolojik, toplumsal ve etik boyutları da var. Erkeklerin genç eş tercih etmesi, kadınların ekonomik bağımsızlıklarını büyük ölçüde evlilik yoluyla kazanması gibi unsurlar, modern toplumlarda eşitlik ve bireysel finansal güçlenme tartışmalarını da beraberinde getiriyor.