ZAFER ÖZCİVAN
EKONOMİST-YAZAR
2025 yılı tüketici fiyat endeksi beklendiği gibi oldukça yüksek geldi. Tabii ki bunun doğal sebebi yılbaşından önce ertelenen bazı fiyat artışlarıdır. Öyle ki başta akaryakıt olmak üzere özellikle gıda ürünleri, doğalgaz ve elektrikte devlet sübvansiyonunun sınırlandırılması, yeniden değerleme oranları, köprü ve otoyol ücretleri ve diğer zamlar olacağını önceki yazılarımda belirtmiştim.
Her ay olduğu gibi enflasyon oranları TÜİK, ENAG ve İTO tarafından yayınlanmaktadır. Gelen bu açıklamaları TÜİK ten başlayarak aşağıya dökelim.
TÜİK’e göre %42,12 göre aylık enflasyon %5,03; yıllık enflasyon %42,12
ENAG’a göre aylık enflasyon %8,22; yıllık enflasyon %81,01
İTO’ya göre ise aylık enflasyon %5,16; yıllık enflasyon %48,40 olarak kamuoyu ile paylaşılmıştır.
Bunların dışında kira artış oranlarını belirleyen 12 aylık ortalamalara göre enflasyon ise TÜFE’ye göre %56,35 olmuştur.
Aylık enflasyonun %5,03 gibi yüksek bir oranda çıkması başta dar ve sabit gelirliler olmak üzere maaşların daha ilki bile ele geçmeden erimeye başladığının bir göstergesidir. Özellikle en düşük maaş alan emekliler başta olmak üzere asgari ücretlilerin maaş kayıpları ilk aydan itibaren enflasyona yenik düşmüştür. Başka bir ifade ile en düşük emekli maaşı 13 bin 780 TL’ye, asgari ücret ise 21 bin 51 TL değerine gerilemiştir.
Yukarıda bahsetmeye çalıştığım gibi fiyat ayarlamaları, sübvansiyonlara sınır getirilmesi gibi sebepler nedeniyle şubat ayı enflasyonu da yüksek çıkacak, takriben %3,5-4 civarında olabilecektir. Yani ilk 2 ayda dar ve sabit gelirlilerin alım gücü oldukça yüksek bir oranda düşmeye devam edecektir. Dolayısıyla yoksulluk tüm ülkemizde yükselerek devam edecek gibi gözükmektedir.
Öte yandan 2025 yılını %30-35 ile kapatmamız başarı sayılabilir. Çünkü yıl içinde ödememiz gereken faiz 1,950 trilyon, bütçe açığımız ise 2 trilyon TL civarındadır ve bunların kapanabilmesi için önümüzdeki ayda yeni vergi ve zamlarla karşılaşma ihtimalimiz yüksek olacaktır.
Diğer taraftan aralık ve ocak ayında TCMB tarafından yapılan 250’şer baz puanlık politika faizinin düşürülmesi de zor olacaktır. Çünkü politika faizini düşürmek için öncelikle enflasyonun düşürülmesi gerektiği bir gerçektir. Zaten geçen yıl 8 ay faizlerin sabit kalmasının sebebi de enflasyonun yüksek seyretmesidir. Özellikle gıda enflasyonu sürekli olarak TÜFE ile yarışmaktadır. Ayrıca yükselen kira ücretleri de başka bir sorundur.
Ocak ayında yıllık enflasyon yaklaşık %2 civarında düşmesine rağmen aylık enflasyon %4 kadar yükselmiş görünümdedir. Bunun anlamı cebimizden çıkan paranın çoğaldığı şeklinde yorumlanabilir. Yani enflasyon oranları, her ay olduğu gibi TÜİK tarafından açıklanan oranlarla örtüşmemektedir. Yaşadığımız enflasyon oranı her zaman olduğu gibi TÜİK in iki katı kadardır. İTO tarafından açıklanan veriler TÜİK ile benzerlik taşısa da ENAG oranları gerçeğe yakın durmaktadır. Biz hesaplamalarımızda TÜİK verilerini baz alsak da günlük yaşamımızda ENAG verileri geçerli olmaktadır.
Enflasyonun yüksek çıkmasının sebeplerinden biri olan iç talebi yavaşlatmak üzere uzun bir zamandan bu yana devam eden sıkılaştırılmış para politikası, önümüzdeki süreçte de devam edeceği bir zorunluluktur. Ancak sadece para politikasının da yetersiz olduğu unutulmamalıdır. Öncelikle üretim ekonomisine geçmek, sıkı ve sürdürülebilir maliye politikasının da yürürlüğe konulması zaruridir. Her şeyi vatandaşa yüklemekten ziyade devlette tasarruf esas alınmalıdır.
TÜİK verilerine göre hanehalkının en çok ihtiyaç duyduğu ana harcamalarına bakarak birtakım hesaplar yapmaya çalışırsak;
Hanehalkının en çok harcama yaptığı kalemler
Aylık (%) Yıllık (%)
Sağlık 23,57 55,02
Eğitim 7,63 99,93
Gıda 3,86 41,76
Konut 7,34 68,90
Toplam 42,4 265,61
Yukarıdaki rakam toplamlarının ortalamasını bulabilmek için %66,40 böldüğümüzde Ocak ayı aylık enflasyonu %10,6; Ocak ayı yıllık enflasyonu da %66,40 olacaktır. Ve bu hesaplamalar TÜİK verileri baz alınarak yapılmıştır.
Bu arada baz etkisini de unutmamak gerekir. 2024 yılı Ocak ayı enflasyonun %6,70 idi ve 2025 Ocak ayı oranı olan 5,03 ü düştüğümüzde %1,67 olduğu görülmektedir. Yani yıllık enflasyon oranı olan %42,12 + %1,67 baz etkisini eklediğimizde yıllık enflasyon %43,79 olacaktır.
Son gelen bilgileri de eklemek gerekirse yabancı finans kurumlarının da faiz ve enflasyon konusundaki öngörüleri yükselmiştir.
Hesaplamalara nereden bakarsak bakalım TÜİK verilerinin gerçekle ilgisi yoktur.