1983’te İtalyan Nerio Alessandri’nin hayali olarak doğan Technogym, aradan geçen 41 yılda 4 bine yakın çalışanı, farklı ülkelerdeki 12 şubesi ve 100’ün üzerindeki distribütörü ile lider bir küresel marka haline geldi.
Technogym’in başarı öyküsünü, şirketin 18 yıldır Türkiye distribütörlüğünü üstlenen AVV A.Ş.’nin Kurucusu ve CEO’su Vittorio Zagaia’dan dinledim.
Marka nasıl ortaya çıktı?
Nerio Alessandri, İtalya, Cesena’da üniversite öğrencisiyken sporla da ilgilenen bir genç. O yıllarda bir spor kulübü sahibinin sorduğu sorudan yola çıkarak ilk tasarımını gerçekleştiriyor. Technogym’in İtalyan markası olmasından kaynaklanan; dizayna olan yatkınlığı, teknolojiye verdiği önem, malzeme kalitesine olan yatırımları şirketi hızla büyütüyor. Marka geliştikçe, müşteri ağı da genişliyor. Technogym hızla oteller, fitness kulüpleri, profesyonel spor kulüpleri, kurumsal şirketler, fizik tedavi merkezleri ve bireysel tüketiciler tarafından aranan bir isim oluyor.
Technogym Misyonunu nasıl tanımlayabilirsiniz?
Technogym’in misyonu, İnsanlara fiziksel egzersiz sayesinde daha iyi bir yaşam sunmak. Bütün ürünler İtalya’da üretiliyor. Vizyonunu ise teknolojiyi kullanarak “wellness” (iyi yaşam) deneyimi sağlamak şeklinde ifade edebiliriz. Technogym, bu misyondan yola çıkarak, wellness’ın tüm paydaşlar için bir sosyal fırsat olduğuna güçlü bir şekilde inanıyor.
Technogym, yalnızca ürünlerinde yenilik yapmakla kalmayıp, tüm endüstri için yeni bir vizyon başlatmış olan bir “Wellness Şirketi” olarak dünya çapında tanınıyor.
“Wellness şirketi “kavramını açar mısınız?
Egzersiz eğer reçetesi olmayan bir ilaç ise, Technogym felsefe olarak insanları hareket etmeye ve teşvik etmeye yönelik bir misyonu barındırıyor. “Hareket et sağlıklı ol, hareket et uzun ömürlü yaşa, hareket et sağlıklı yaşlan” diyor. Günümüze baktığımızda insanlar artık sağlıklı yaşlanmak istiyor ve hayatlarını her yaşta aynı dinamizmle, aynı aktif süreçte devam ettirmek istiyor. Technogym hareketi genç yaştan itibaren hayatınıza sokmanız gerektiğini söylüyor.
Dünya Ekonomik Zirvesi Davos’a 4 yıldır üst üste davet edilen sektör dışı tek şirket ve kişi Technogym ve kurucusudur. Ülkeler artık sağlık masraflarıyla başa çıkamadıkları için ve bu ekonomiyi kötü etkilediği için Technogym’e toplumu nasıl harekete geçirebileceklerini ve bu şekilde sağlık problemlerinin önüne nasıl geçebileceklerini soruyorlar.
Şirketin Ar-Ge çalışmaları nasıl?
Technogym’in Ar-Ge departmanı, toplam şirket çalışanlarının %10’unu oluşturuyor. İtalya merkezli Irlanda ve Amerika’daki teknoloji ekipleri dijital dönüşüm ve teknoloji geliştirme alanında toplamda 100’ün üzerinde uzmanla faaliyet gösteriyor.
Bu çalışmalar, yalnızca markanın dijital dönüşümüne katkı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda Apple ve Samsung gibi markalarla çözüm ortaklıkları geliştirilmesine de zemin hazırlıyor. Technogym’in 300’ün üzerinde de patenti mevcut.
Teknoloji yatırımları ne durumda?
Technogym’in DNA’sında, kurulduğu günden bu yana, ekipmanların kalitesi ve işlevselliği kadar teknolojiye olan bağlılık da önemli bir yere sahip
Technogym, dünyanın ilk wellness kampüsü olarak kabul edilen, 110 bin metrekarelik yeşil alan ve 65 bin metrekarelik kapalı alanıyla dikkat çeken Technogym Wellness Village’ı inşa etti. Şirketin milyar Euro’luk global bir marka olmasının arkasında ise İtalyan yaşam tarzı ve antik Roma’nın ünlü mottosu “Mens sana in corpore sano” — yani “Sağlam kafa sağlam vücutta olur” anlayışı yatıyor.
Bu felsefe, Technogym’in başarılarının temelini oluşturuyor. Özellikle son 10 yılda, dijitalleşme reformu çerçevesinde bu konu büyük bir ivme kazanarak öncelikleri arasında yer aldı. 2024 yılı ise yapay zeka destekli antrenman programları ve bu programlarla uyumlu ekipmanların öne çıktığı bir dönüm noktası oldu.
Yapay zeka uygulamaları neler?
Techogym, yapay zekayı 2024 itibariyle kullanmaya başladı. En güncel örneğini yeni lanse ettiği “Connected Dumbell”. Ekipmanın QR kodunun okutularak Bluetooth teknolojisiyle akıllı cihaza bağlantı kurulduğunda, yapay zeka destekli programı sayesinde hareketlerin doğru tekrarını izlemekten, kişiye özel antrenman programları tasarlamaya kadar hem güvenli hem de etkili bir spor deneyimi sunuyor.
Şirketin başarısını hangi faktöre bağlıyorsunuz?
Yükselen bir trend olan fitness ve wellness, pandemi süresinde çok hızlı bir ivme yakaladı ve artık hayatımıza kalıcı bir yaşam tarzı olarak girdi. Technogym, kardiyo ekipmanlarında ilk televizyon kullanımını gerçekleştiren ve 2000’li yılların başında internet bağlantısını entegre etmeyi başaran ilk fitness ekipmanı üreticisi oldu.
Tüketiciyi ve alışkanlıklarını yakından takip eden Technogym; dizayn, tasarım, kullanılan materyallerin kalitesi ile beraber teknolojiyi her zaman geliştiren bir firma… İnovasyona verdiği değer, bugün geldiği noktadaki gücünü temsil eden en önemli faktörlerden biri. Şirket, sektörün en geniş ürün yelpazesine sahip olmasının yanı sıra; Apple ve Samsung gibi öncü teknolojik firmaların çözüm ortağı olarak günlük hayatımızdaki alışkanlıkları fitness ile birleştiriyor.
Technogym spor şampiyonlarının da referans markası konumunda. Yıllardır Juventus, Inter FC, Milan FC, Paris Saint Germain gibi futbol dünyasının en önemli takımlarıyla birlikte Ferrari ile McLaren gibi Formula 1 ekipleri tarafından tercih ediliyor. Aynı zamanda, son 9 Olimpiyat Oyunları’nın da resmi tedarikçisi.
Sürdürülebilirlik çalışmalarınız ne durumda?
Technogym ekipmanları sürdürülebilir ekipmanlar. Technogym yeşil sertifikalı bir şirket. Fabrikası dahil doğaya dönüşümlü. Paketleme malzemeleri bile çevreye, doğaya dönüşümlü. Technogym için sağlıklı insan eşittir sağlıklı dünya, bilinçli insan eşittir bilinçli tüketim demek.
Technogym Türkiye Hikayesi nasıl başladı?
Technogym’in Türkiye distribütörlüğünü 2006 yılında aldık. Faaliyetlerimizi, İstanbul Akatlar’da 2200 metrekare üzerinde kurulu genel merkezimiz, Bodrum (butik) ve Ankara showroom’umumuz aracılığıyla yürütüyoruz.
Türkiye’nin Technogym dünyasındaki yeri ne?
Türkiye global pazar için çok önemli bir yere sahip. Kıbrıs ve Türkmenistan Türkiye’ye bağlı. Technogym global sıralamasında Avusturya, İsviçre, İskandinav ülkeleri ve Güney Afrika’dan sonra beşinci sırada yer alıyor.