Hiç şaşmak istemediğim ilkelerden biri “İşaret parmağınla başkalarını suçlarken, dikkat et üç parmağın kendine dönüktür” diyen Hint atasözünün anımsattığı gerçekliktir.
Birlikte çalıştığım onlarca insan yaptığım hataların da tanığıdır; iyi şeylerin de. Bir insanın hatasız olabileceği zihnimde hiçbir zaman yer edinmedi. Gözlemlerim, birikimlerim, algılarım bana hatasız insan olamayacağını söyledi, söylemeye devam ediyor.
Hangi iş yapılırsa yapılsın, öngörme ve önlem alma disiplinine uyulmalıdır; uymayanların israfa yoldaş olacağı unutulmamalıdır.
Asla bireysel bir fantezi düzeyine indirgemeden, “başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesine” sadakat doğru, etkili ve verimli iş yapabilmenin gerek şartıdır. Avcı-toplayıcı geçim örgütlenmesinde, yerleşik tarım ekonomilerinde, mekanik enerjiye geçişin yarattığı sanayi toplumunda, bugün hızla içine daldığımız bilgi-odaklı geçim yapılanmasında başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesini görmezden gelenler, izlenen değil, izleyici olmak zorundadır.
Kendi içine yolculuk etme özgüvenine sahip olmayan, kendisiyle başa çıkmasını beceremeyen, büyük gücün içeride yaratıldığının bilincine varmayan bireyler de, topluluklar da, toplumlar da başkalarının insafına bağımlı olacaklarını bilmelidir.
Sahadan yola çıkmalıyız
Eskişehir’de Tunalı Ortaokulu’nda göreve başladığım günden bu yana düşüncenin ötesinde inandığım, iman ettiğim ilke sahanın yaşamın gerçekliğini kavramanın etkili yolu olduğudur.
Eskişehir özelinden yurt geneline saha çalışmalarının peşine Cemil Çakmaklı ve Kenan Mortan’ın BİAR şirketinde peşine düştük. Ülkemizin küçük ve orta ölçek işyerleri sorunlarını daha sonra Dünya gazetesine taşıdık. Bugün de EKONOMİ gazetesinde kesintisiz biçimde sürdürüyoruz.
Uzun yılların deneyimleri bana, ülkemizdeki geçim örgütlenmeleri katmalarında, iş dünyasında, siyasi irade düzleminde, bürokraside, sivil toplum örgütlerinde ve medya iletişim-etkileşimlerinde “metot değişikliği” nedeniyle çok büyük kaynak israf ettiğimizi söyletiyor.
Kimse alınmasın, darılmasın, toplantılar yaparken amacı netleştirmiyoruz. Vazgeçilmez idealimizi net olarak ortaya koymuyoruz. Yaratmak istediği sonuçları tanımlayarak yola çıkma disiplinine uymuyoruz. Yaygın biçimde “…miş gibi yapma” ötesine geçmiyoruz. Düzenleyiciler toplantıdan çıkarılacak yararı sorgulamıyor. Katılımcılar toplantılarda işlerini kolaylaştıracak, sorunlarını çözecek önerilerin peşine düşmüyor. Anlatıcılar, genel bakış ve her anlama gelebilecek, ölçülmesi ve değerlendirilmesi zor slogan düzleminde kalabiliyorlar.
Katıldığım toplantılarda katılımcılara soruyorum: En son hangi toplantıya katıldınız, o toplantıda işinizi kolaylaştırmaya yönelik olarak öğrendiğiniz bir cümle var mı, o cümleyi toplantıda bulunan bizlerle paylaşır mısınız?
Aldığımız yanıt hiç iç açıcı ve umut verici olmuyor!
Toplantıların “verimliliğini” dert edinmeden genel ve geçer kavramlarla verimlilik, etkinlik, yararlılık gibi söylemlerin ne anlamı olabilir? Kendi kapısının önünü süpürmeyenin, başkalarının çöpünden yakınması tam bir azgelişmişlik tuzağıdır.
Çağrıldığım ve katkı yapmam istenen toplantıların “nasıl yapılması gerektiğini” netleştirmeden sorumluluk üstlenmiyorum.
Kalıcı belge ve hafıza oluşturma
Sakarya’da makine üreticileri bir zirve toplantısı yaparak sorunlar ve çözümleri tanımlamak istiyor. Toplantılarda ortak aklın gücünü oluşturmayı önemsiyorum. Her toplantının “tutanak özetleri ve sonuç bildirisiyle” belgeye dönüştürülmesinin, toplumsal hafıza yaratarak, bilgiye dayalı fikirleri güce dönüştürebileceğini söyleyenlere katılıyorum.
Sakarya’da makine üreticilerinin yaptıkları ilk toplantıya katıldım. Toplantının katılımcıları mümkün olduğunca çeşitlilik yansıtacak beş ayrı kümeye ayrıldı. Her küme kendi sözcüsünü seçti. Herkesin düşüncesini aktarma fırsatı bulduğu, sorunlar ve çözümlerle ilgili önerilerini paylaştığı bir metot uygulandı.
Sakarya’daki toplantıya katılanlar beş öncelikli sorun alanı belirledi: Nitelikli işgücü sorunu nasıl çözümlenebilir? Verimlilik artırarak rekabet gücü nasıl oluşturulur? Rekabetin gerek şartı solan inovasyon katkıları nasıl artırılabilir? Birikim yeteneğini koruyarak uzun dönemli geleceği güven altına alacak sürdürülebilirlik nasıl sağlanabilir? Yapılacak zirvede belirlenen konular nasıl ele alınırsa etkin ve verimli ve sonuç alıcı olunacağını sorguladı.
Bir fikir verebilmesi için kümelerin öncelikli bulduğu sorunları başlıklar halinde paylaşalım: Öncelik ve ortak özelliklerine göre ayırmadan listelenen sorunlar şöyle: İmalat ve yöntemlerin otomasyonu ERP ve yapay zeka uygulamaları, ileri-teknolojilerin yakından izlenmesi ve uyum yollarının aranması, sürekli inovasyon arayışları, sturt up uygulamaların gençlere öncülüğü, firmalar için yüksek teknoloji destek merkezlerinin oluşturulması ve model fabrikaların öğreticiliği, işgücü için cazibe yaratan güvenli ve konforlu yaşam alanları, bütün kentin yaşanabilir alan haline getirilmesi üstüne eğinilmesi, test ve modernizasyonla ilgili çalışmalara odaklanma, firma ölçeğinde ölçme ve belgelendirme sorunlarının kolektif önlemlerle çözülmesi, nitelikli işgücü yetiştirmek için yeni oluşumlar, yeni koşullar, yeni fırsatlar ve yeni tehlikeler bağlamında esnek, dayanıklı ve işlerliği olan sistem ekosisteminin oluşturulması, ise iş insanlarının verimlilik konusunu bir iş ve yaşam felsefesi oluşturması gibi.
Çok sesliliğin erdemi
SAMİB Derneği yönetim kurulu başkanı Fatih Kar ve yönetim kurulu üyeleri Orhan Yılgenci, Kadir Beyenal, İlker Çatalbaş, Emre Beşir, İsmail Akyüz, Sabri Tecelli, Çetin Serter, Orçun Çakmak, Mustafa Bektaş ve Fatih Mehmet Özdemir’in yanı sıra SAMİB kurucu başkanı ve DOMİOSB yönetim kurulu üyesi Metin Kar, DOMİOSB yönetim kurulu başkan vekili Turgay Çelik ve DOMİOSB bölge müdürü Ersan Şentürk, SATSO makine kümesi üyeleri Özcan Kaplan ve Bora Ali Atalay, SAÜ Teknokent’ten Yakup Köseoğlu ve Serhat İriç, SUBÜ Teknokent’ten Barış Boru, SUBÜ Teknoloji Fakültesi’nden Mustafa Zahit Yıldız, SATSO genel sekreteri Şevket Kırcı ve SAMİB genel sekreteri Ali Uğur Musaak’ın katıldıkları toplantıda öncelikler belirlenerek, her bir konunun ayrı bir toplantıda nasıl yönetilmesi gerektiğini tartışma önerisi de kabul edildi.
Toplantı, en azından ihtiyaçları ve öncelikleri ortak akılla aramayı önemsiyordu. Öncelikli konuların nasıl ele alınırsa daha verimli sonuçlar alınabileceği dert ediniliyordu. Geçmişte yapılan toplantılardan farklı, daha etkili ve daha verimli sonuçlar almak için açık sorgulama ve yüzleşme özgüveni üzerine kurulu bir toplantı için emek ve zaman ayrılmıştı.
Anadolu insanı girişimciliği özendirmek için “Denemeyi kurt yemedi” der. Sakarya’da makineciler deniyorlar. Eksikleri tamamlayarak, yanlışları düzelterek, bozuklukları onararak ilerlemek için yol bulma ya da yol açma arayışını sürdürüyorlar.