ENGLISH Home ve Chakra’nın yönetiminde görev alan Gökhan Sezer, pandemide alışveriş trendlerine, davranışlarına kafa yordu. Gözlemleri sonrasında şöyle düşündü:
– Birçok marka aynılaştı… Yani birbirine benzer hale geldi. İyi bir fikir bulup fark yaratabilir miyiz?
Gökhan Sezer, yeni marka yaratmaya kadar uzanan fikri geliştirirken perakende sektöründeki görevlerini bırakmış, danışmanlık yapıyordu.
Sonunda fikri geliştirdi, projeyi hazırlattı, 5 yıllık planla yola çıkacak hazırlıkları yaptı, tasarım örnekleri de ortaya koydu. İş artık ona güvenip finansman desteği verecek yatırımcı bulmaya gelmişti.
Yatırımcı adayı gibi gördüğü 10’u aşkın isimle görüştü. Önce sayıyı 3-4’e indirdi. Derken desteği sağlayacak ismi buldu:
- Soykan Kurtulmuş…
Ağırlıklı gayrimenkul sektöründe iş yapan Soykan Kurtulmuş’la yolları kesişince kollar sıvandı. Karar aşaması Sezer’in aklından hiç çıkmadı:
– Soykan Bey bizi, projemizi dinledi, inceledi ve güvendi. Biz Soykan Bey ile yola çıktığımızda markamızın adı bile belli değildi. Kurgulamayı düşündüğümüz iş modeli aklına yattı. Startı vermemizi sağladı.
Geçenlerde “zsa zsa zsu” markasıyla bilinen Solid Mağazacılık Hizmetleri CEO’su Gökhan Sezer ve Pazarlama Direktörü Sanem Karacan’la buluştum. Şirketin ve markanın öyküsünü dinledim.
Sezer, söze köpek balığı benzetmesiyle girdi:
– Perakende köpek balığı gibidir. Hareket etmezsen ilerleyemezsin. Markalar da öyledir.
Soykan Kurtulmuş’la Ağustos 2023’te tanıştıklarını belirtti:
– Solid Mağazacılık şirketimizi kurduk. 20 kişilik ekiple yola çıktık. İlk “zsa zsa zsu” mağazamızı Haziran 2024’te Bodrum’da açtık. Çeşme, Ankara, İzmir, İstanbul Küçükyalı mağazalarıyla devam ettik. İstanbul’da Zekeriyaköy ve Emaar mağazalarını açtık.
Mağaza sayılarının şu anda 9 olduğunu kaydetti:
– Bu yıl yurt içindeki mağaza sayımız 27 olacak. Yurt dışında da Suudi Arabistan (Cidde ve Riyad) ile Dubai için planlarımız var. Yurt dışı mağazalarımız ağırlıklı MENA Bölgesi‘nde olacak. Zamanı gelince ABD’ye de uzanmayı hedefliyoruz.
Markanın online alışveriş adresini de Haziran 2024’te devreye aldıklarını bildirdi:
– Markamızın tasarımdan sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevini Ali Uzan üstlendi. Önce tasarımlar hazırlandı. Onların numuneleri ortaya çıktı. Markayı da belirleyince mağaza açılışlarına yöneldik.
Aylık yüzde 40’lık büyüme temposu yakaladıklarını vurguladı:
– Mağazalarımızda ve online platformumuzda 2 bin farklı ürün var. Yatak odasından banyo, plaj ürünlerine, Portekiz’den gelen seramikten Denizli’nin çömleğine kadar geniş bir yelpaze söz konusu. Yakında mobilya da devreye girecek. Ayrıca giyim tarafı artacak.
Yurt içinde franchise düşünmediklerini aktardı:
– Yurt dışında franchise düşünüyoruz. Temeli ülkemizde attık ama çıtayı yüksek tuttuk, global marka hedefine doğru ilerleyeceğiz.
Mevcut ciroda online’ın payının yüzde 22 olduğuna işaret etti:
– Hedefimiz online satışların toplamın yüzde 40’ına ulaşması. 2025 yılı ciromuzu 25 milyon dolar olarak öngörüyoruz.
5 yıl sonrasına dönük hedeflerini paylaştı:
– 5 yıl sonra Türkiye’de 70, yurt dışında 145 mağazaya ulaşmayı planlıyoruz. En az 15 ülkede mağazalarımızla yer alacağımızı düşünüyoruz. Sadece Suudi Arabistan’da 25 mağazamız olabilir.
“Az yakan, çok giden bir araba gibi” yol alacaklarını kaydetti:
– Zarar eden mağazaya asla tahammül etmiyoruz, etmeyeceğiz. 5 yılda hedeflediğimiz şekilde ilerlersek 250 milyon dolarlık bir değere ulaşabileceğimizi düşünüyoruz.
“Az yakan, çok giden araba” planı tutarsa “Zsa Zsa Zsu” yurt dışında adından söz ettiren Türk markasına dönüşür…
İzleyip görelim…
Herhalde ihtiyaç hasıl oldu bu işe
KURUMSAL Risk Yönetimi Derneği (KRYD) kurucu Başkanı Tamer Saka, Sabancı Holding’te “risk yönetimi” ile ilgili ilk göreve başladığı günlerde Ali Sabancı ile birlikte dönemin Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı’nın odasına girdi.
Ali Sabancı, Tamer Saka’yı tanıştırdı:
– Holdingde “risk yönetimi” alanında görev yapacak…
Ali Sabancı, Saka’nın görev alanını, neler yapacağını amcasına anlattı. Sakıp Sabancı, dinledikten sonra şu mesajı verdi:
– Demek ki böyle bir göreve ihtiyaç hasıl oldu. Hayırlı olsun…
Sabancı Grubu şirketlerinde uzun yıllar yöneticilik yapan Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Saka, bu öyküyü dün Sabancı Center’da KRYD’nin düzenlediği “11. Global Riskler Zirvesi” kapsamında yönettiğim panelde anlattı.
Saka, Sabancı Holding önceki CEO’larından UN Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dördüncü ile birlikte panelde sorularımı yanıtladı.
Dördüncü, Sabancı Holding’in “risk yönetimi” ile ilgili birimi kendi CEO’luğu döneminde, Türk iş dünyası için çok erken sayılabilecek aşamada kurduğunu belirtti:
– Maalesef iş dünyasında, özellikle küçük aile şirketlerinde kurucu patronlar, “Sen benim riskimi benden iyi mi bileceksin” yaklaşımıyla konuya bakıyor.
Dördüncü, “risk yönetimi”nin önemini DuPont’ta çalıştığı dönemlerde kavradığını aktarıp, Sabancı Holding’deki şu anısını anlattı:
– Olmuksa’nın Sabancı Topluluğu bünyesinde olduğu günlerde Tamer’i (Saka) İnegöl’deki fabrikaya risk raporu hazırlaması için gönderdik. Tamer, birkaç gün fabrikayı inceleyip raporunu yazdı. Raporunda yangın risklerinden de detaylı söz etti.
Raporu yönetimde değerlendirip yapılması gerekenleri konuştuklarını bildirdi:
– Ancak, bir şanssızlık olduk. Tamer’in raporu bize teslim etmesinden iki gün sonra fabrikada yangın çıktı. Yangın gerçekten de Tamer’in altını çizdiği boşluklardan çıkmıştı. Fabrika tamamen yandı.
Dördüncü, “risk yönetimi” konusuna odaklanılması sonrasında Sabancı Topluluğu’nun bunun faydasını gördüğünü bir örnekle ortaya koydu:
– Şirketlerdeki, fabrikalardaki riskler belirlenip önlemler alınmaya başlanınca grubun sigorta maliyetlerinde iki haneli milyon dolarlar düzeyinde azalma oldu.
Sırat köprüsünden geçiyoruz, her şeyi devletten beklemeyelim
TKYD Başkanı Tamer Saka, “11. Global Riskler Zirvesi”ndeki panelde “Belirsizliği Anlamak” kitabından da ipuçları verdi:
- Türkiye, ikinci yüzyılına giderek artan küresel ve yerel risklerin gölgesi altında girdi. Bugün karşı karşıya olduğumuz ve gelecek 10 yılda etkisini ve şiddetini artıracak pek çok riskle karşı karşıyayız.
Riskleri şöyle sıraladı:
- İklim değişikliği, aşırı hava olayları, biyoçeşitlilik kaybı, artan eşitsizlik, siyasi kutuplaşma, salgın, göç, hayat pahalılığı, yoksulluk, işsizlik, doğal afetler, siber güvenlik riskleri, yapay zekadan kaynaklanan tehditler, jeopolitik gerginlikler…
Bu risklerin dünyadaki dengeleri değiştirirken geleceği de şekillendirdiğini vurguladı:
- Türkiye, bu sürecin içinde kimi konularda kısmen yeterli adımlar atsa da dünyanın hızlı değişimine adapte olmakta zorluk çekiyor.
- Maalesef, hamaset ve içi boş retorikler enerjimizi tüketiyor, somut ve hayatlarımıza dokunan adımlar atmakta zorlanıyoruz.
- Karşılaşılan zorluklara rağmen, Türkiye’nin diğer ülkelere nazaran sahip olduğu büyük bir potansiyeli var. Çok aktörlü bir dünya düzeni ve küresel güneyin yükseldiği bu dönem, Türkiye için uygun bir atılım zemini yaratıyır.
- Kamu politikalarımızın özel sektörle uyumlu, en acil ihtiyaçların ve zorlukların önceliklendirildiği ve uzun vadeli stratejik bir konumlandırma çerçevesinin çizildiği bir ülkeye ve umutlu bir topluma ihtiyaç var.
- Ülkemiz çok çalışsa da verimliliği esas almadığı gibi, değişimin kendisi olmak yerine de değişimleri izlemeyi tercih ediyor. Bu durumu tamamen tersine çevirmek hepimizin elinde.
Şu noktanın altını çizdi:
– Sırat köprüsünden geçiyoruz. Her şeyi siyasetten, devletten beklemeyelim. Özel sektör, nasıl önlem alacağı konusunda yol haritasını çizmeli.
Ahmet Dördüncü ekledi:
– En büyük sorunumuz verimsizlik…