KUŞADASI’nda bir anlamda turizmin içine doğan Adviye Bergemann, 1985 yılında girdiği sektörde 15’inci yılını geride bıraktığı günlerde kafaya düşük gelirli turistleri taktı:
– Avrupa ülkelerinde aldığı işsizlik maaşıyla Türkiye’ye tatile gelenler var. Ülkemiz turist başına gelirde daha fazlasını hak ediyor.
Amcaları, dayıları dahil aileden turizmci olan Adviye Bergemann, 2000 yılında kararını verdi:
– En iyisi lüks turizme girmek…
AIDA Turizm Seyahat Acenteliği Ltd.’yi kurdu, şu konsepti benimsedi:
- Tailor Made Travelling… (Kişiye Özel Seyahat)
Şirketi kurup, hedefini “lüks turizm” şeklinde belirleyince ailesi dahil karşı çıkanlar çok oldu:
– Zengin turist gelmez… Çok uğraşırsan senede bir aile ancak getirebilirsin. O da seni geçindirmeye, şirketin çarklarını döndürmeye yetmez.
Daha da ileri gidip şu bakışı yansıtanlar çıktı:
– Dünya zenginleri, nüfusunun çok büyük bölümü Müslüman olan bir ülkede kadın girişimcinin kurduğu şirkete güvenip tatile gelmez.
Olumsuz konuşanların tahmini ilk aşamada doğru çıktı:
– AIDA’nın ilk müşterisi Swarovski Ailesi 2000’lerin başında yaz tatili için Türkiye’ye geldi.
Bergemann, lüks turizme dönük yola çıkarken sektördeki deneyimine güvendi:
– Lüks turizm daha küçük bir dünya. Mevcut bağlantılarımla o turistlere rahatlıkla ulaşır ülkemizi, şirketimi tanıtırım.
Önce, düşük beklentilerle gelip, memnun ayrılan müşterileri ile her yıl adım adım lüks turist trafiğini hareketlendirdi. 2014 yılından itibaren de İstanbul’da Çırağan Sarayı’nda “Luxinturkey” başlığıyla fuar düzenleyerek sesini daha güçlü duyurmaya başladı.
Bu yıl 10-13 Mart 2025 tarihinde gerçekleşecek “Luxinturkey” öncesi AIDA’nın kurucusu ve Başkanı Adviye Bergemann’la buluştuk, lüks turizmi konuştuk.
– 2024 yılında lüks kategorisinde ülkemize getirdiğim turist 10 bini buldu. Geçen yıl 35 ülkeye fatura kestik.
Lüks kategorisine giren turistlerin harcama kapasitesine işaret etti:
– Günlük harcamaları 5-10 bin dolar düzeyinde gerçekleşiyor. Ruslar daha çok deniz-kum-güneş turizmini tercih ediyor. ABD’li zengin turist kültür turizmi ağırlıklı geliyor. İstanbul, Kapadokya, Efes’i dolaşıyor. Araplar genelde İstanbul’a geliyor.
Dünya turizminde lüksün payı üzerinde durdu:
- Dünyada turistlerin yüzde 3’ü lüks kategorisine giriyor.
- Lüks kategorisine giren turistler dünyadaki toplam harcamanın yüzde 25’ini gerçekleştiriyor.
Lüks turizmde destinasyon tanıtımlarının önemli olduğunu vurguladı:
– İlkini 2014 yılında düzenlediğimiz “Luxinturkey”de ilgili acentelerin temsilcileri, kanaat önderleri, medya mensuplarını davet ediyoruz. 30’a yakın ülkeden 200 temsilci geliyor. Türkiye’deki otellerin de katılımıyla sayı 400’ü aşıyor.
“Luxinturkey”i kâr amacı gütmeden düzenlediğinin altını çizdi:
– İstanbul’daki 3 günlük fuar katılımının ardından ülkemizin kültür turizmi destinasyonlarına tur düzenliyoruz. 10 yıldır yaptığımız bu organizasyonun faydasını çok görüyoruz.
Türkiye, turist sayısı ve gelirinde 2024 yılını da rekorla tamamladı. Ancak, turist başına gelirde 1000 doların altında kaldı.
Turist başına gelirde 1000 doları aşıp, 1500 dolara doğru çıkabilmesinin önemli yollarından biri lüks kategorisinden geçiyor…
Emeklilik projesi orta ölçekli bağ ve şarap fabrikasına dönüştü

SUVLA’nın Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Selim Zafer Ellialtı, ürünlerini ithal şarap portföyüne ekledikleri Gerard Bertrand’la düzenlediği sohbet toplantısında şirketinin öyküsünü ekrana yansıttı:
– Microsoft’taki görevimden ayrılırken emeklilik projesi olarak Eceabat’ta 2003 yılında ilk bağımızda dikime başladık. 2004 yılında oğlumuz Bozok dünyaya geldi. Bağımıza da oğlumuzun adını verdik:Bozokbağ…
2005 yılında küçük bir bağ evi yaptıklarını belirtti:
– Eski bir tekstil fabrikasını da şaraphaneye dönüştürmek üzere adımlarımızı attık. İlk aşamada 400 dönüm olan bağımızdan elde ettiğimiz üzümlerden ilk şaraplarımızı da 2010 yılında ürettik.
Zamanla kendi mağaza ve restoranlarını da açtıklarını bildirdi:
– Emeklilik projesi diye yola çıkmıştık ama artık orta ölçekli bir şarap fabrikası ve bağa sahip durumdayız. Bağımız 1000 dönümü buldu. Şarap üretim kapasitemiz de 5 milyon litreye çıktı.
Kendi bağlarının dışında Türkiye’nin her bölgesinden 365 müstahsilden üzüm satın aldıklarını kaydetti:
– Kuzey Ege ve Trakya’daki yöre komşu bağlardan, Tokat, Elazığ, Diyarbakır ve Kapadokya dahil son sezonda 4 bin ton üzüm aldık. Yerli üzüm çeşitlerini işlemeye önem veriyoruz. Türkiye’de yetişen yabancı üzümlerle harmanlayarak şarap üretiyoruz.
Ürün çeşitliliği için son dönemlerde portföylerini ithal alkollü içkilere de açtıklarını anlattı:
– Şarapta 70-80 etiketlik kendi ürünlerimiz var. Kendi portföyümüzü tamamladık sayılır. İtalyan ve Fransız şaraplarından 21 markayı portföye dahil ettik.
Yüksek alkollü ithal içkiye de girdiklerini paylaştı:
– Likörün ardından yılın ikinci yarısında viski de ürün portföyümüze dahil olacak…
Selim Ellialtı, ithal alkollü içkiye girmelerinin nedenini şöyle açıkladı:
– 20 yıldır bu sektördeyiz. Edindiğimiz deneyimler ve tüketici talepleri doğrultusunda portföyümüzü zenginleştirme yoluna gittik.
Ardından 2030 yılı hedeflerini paylaştı:
– 2030 yılında şarap ve perakende tarafında 40 milyon dolarlık, damıtılmış içki tarafında da 25 milyon dolarlık ciroya ulaşmayı hedefliyoruz.
Selim Zafer Ellialtı, eşi Pınar Ellialtı’yla birlikte ev sahipliği yaptığı buluşmada Gerard Bertrand’ın öyküsünü de dinledik:
- Eski rugby oyuncusu olan Gerard Bertrand, 1997 yılında kendi adını verip büyüttüğü şarap grubuyla kısa sürede öne çıktı.
- Güney Fransa’da bölgenin en büyük üreticileri arasına girdi. Şarap dünyasının yeni akımı “biyodinamik” bağcılığın öncülerinden biri oldu.
- 17 şatonun sahibi olan Bertrand’ın üretimi 35 milyon şişeyi buluyor.
2 bin 400 liralık şarap için kapıyı 4 bin 500 lira ile açıp tepkimizi ölçtü
İSTANBUL Yeminli Mali Müşavirlerl Odası’nın (İYMMO) İstanbul Ticaret Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Nazım Ekren, Prof. Elçin Aykaç ve Dr. Mefule Fındıkçı Erdoğan’a hazırlattığı “Ekonomik Beklenti Endeksi”yle ilgili sohbetin ardından Başkan Müfit Erkarakaş ev sahipliğinde “Antiochia”ya geçtik.
Restoranın şefi ve sahibi Süleyman Gülüm, bir yandan mönüyü anlatırken, diğer taraftan şarap önerisini yaptı:
– Size bu akşam Öküzgözü üzümünden bir şarap servis edeceğim.
Servet Yıldırım’la birlikte fiyatını sorduk, renk vermeden yanıtladı:
– 4 bin 500 lira…
Servet Yıldırım’la birbirimize baktık, fiyatı değerlendirdik:
– Bu şaraba 4 bin 500 lira çok fazla. En lüks restoranda bile bu şarap 3 bin 500 liranın üstünde yazılmaz.
Süleyman Gülüm konuşmalarımızı duydu, araya girdi:
– Birazdan cevabımı vereceğim…
Gidip mönüyü getirdi, söz konusu şarabın restoranındaki fiyatını gösterdi:
- 2 bin 400 lira…
Bana döndü:
– Geçenlerde restoranlardaki şarap fiyatlarıyla ilgili bir yazı yazmıştın. Sana takılmak, tepkinizi ölçmek için mahsus o yüksek fiyatı söyledim. Bizde öyle abartılı fiyat olmaz.