Aslanlar gibi TÜİK’in varken, kim korkar enflasyondan… Binası şeffaf ama sepeti gizli TÜİK’in rakamlarına göre yapışkan hale gelen bir enflasyonumuz var. Merkez Bankası dahi daha yılın başında yılsonu hedefini %21’den %24’e çıkarmış durumda. Bir de işsizlik var ki evlere şenlik; düşüyormuş…
Ancak saklanamayan derdimiz; tırmanan işsizlik… TÜİK’in resmi rakamı ise işsizliğin minimum düzeye indiğini söylüyor. Aralık ayı verisine göre %8,5. Atıl işgücü ise %28,3. Neredeyse her 3 kişiden biri ev genci olmuş durumda. Dert etmeyin fazla. Kapı gibi TÜİK varken çözülmeyecek sorun(!) değil bu.
İŞSİZLİĞİ AZALTAMIYORSAN TANIMINI DEĞİŞTİR
TÜİK de böyle yapıyor zaten… Anketlerinde son 4 haftadır iş aramayanı, “işi var” sayıyor ve işsizlik oranına katmıyor. Zaten “iş beğenmiyorlar” söylemindeki yandaşlar da bu algıya hizmet ediyor. Oysa şu anda her 3 kişiden birinin işi yok ve bu daha iyi günlerimiz. Asıl bu kış ortası gör işsizlik belasını…
Bu durumda hükümeti rahatlatacak veriyi nasıl üretecek? Çok basit; atıl işgücünü “iş verdik beğenmediler” diye damgalar, anketlerini “TÜİK marketleri” benzeri alanlarda ve ayıklanmış cevaplarla yapar. Böylece Türkiye’yi Üzmeyen İstatistik Kurumu ismi gereğini hakkıyla yerine getirir.
İKİ SORU İKİ CEVAP / İşsizliğe dair…
Peki, işin gerçeği nedir?
Konkordatolar arttı, iflaslar yolda. Çok sayıda işveren, daraltılan ekonomide istihdam kaybedecek. Tekstil zaten son 1 yılda 2 milyondan 1 milyon 100 bine indi. Hele ki kapanacak işyerlerinden çıkarılan, daralan talep yüzünden duran işletmeler, yüzbinlerce çalışanı evine göndermiş olacak.
İşsizliğin çözümü nerede?
Her yıl 900 bin yeni iş pozisyonu yaratmak zorundayız. EYT yüzünden daha da zorlanan sistemde işsizlik, sosyal soruna dönüşebilecek en tehlikeli sorun. Ekonomiyi kısarak, sıkı para politikasıyla soğutarak varılacak bir yer yok. Türkiye, başta tarım olmak üzere yeni iş alanları açmak zorunda…
NOT
İŞSİZLİK KİMİN SORUNU?
Siyasetçi için: “en büyük sorun” olarak tanımlanabilir. Ancak önceliği değilse, popülist bir söylemden öteye geçemez. Ekonomi bürokratı için: bir istatistikten başka bir şey olmayabilir. Kendisi işsiz kalmadığı sürece, bu istatistiğin, “makul ölçülere indirilmesini” pekâlâ söyleyebilir.
Kamu güvenliği için; suç potansiyeli anlamına gelir ki kaybedecek bir şeyi kalmamış insanların bir süre sonra toplumsal bomba haline geldiğini bilirler. İşi olanlar için; “ben de kalabilirim” kaygısından daha derin değildir. Sendikacı için işsiz, “üye olmadığı ve dayanışma aidatı ödemediği için” var bile değildir.
Akıllı işveren için; “henüz iş veremediği” kişidir ve kafası, gönlü üretime odaklı bu insanların övüncü, “daha fazla insana istihdam” odağındadır. Akılsız işveren için; “daha önce işten kovduğu” kişidir. Yeni yatırımını anlatırken, her şeyi “insansız” yapacağıyla övünür.
Neticede işsizin kendisi için; örgütsüz, sahipsiz ve toplumsal zenginliğin taşrasına itilmişlik… Hayat standardının düşmesi, çalışmaktan vazgeçme, işlerin angarya gibi gelmesi, iş-iç disiplinin bozulması.