Bu yazının yayınlanacağı 07.02.2025 Cuma günü 2025 yılının ilk enflasyon raporunu görmüş olacağız.
2024 yılının son enflasyon raporunda Merkez Bankası’nın en çok şikâyet ettiği konuların başında ‘Yönetilen ve Yönlendirilen Fiyatlar’ olduğunu görmüştük. Rapor bünyesinde 23 kez yönetilen ve yönlendirilen fiyatlara atıf yapıldığını da tespit etmiştik.
Merkez Bankası 2024 yılının son enflasyon raporunda (Bkz. Enflasyon Raporu-Kutu 2.4), “Fiyat istikrarını temin etmek amacıyla yönetilen yönlendirilen fiyatların enflasyon tahmin ve hedefleriyle uyumlu olarak artırılacağı da OVP’de ifade edilmiştir” diyerek kamu zamlarının enflasyon hedefiyle uyumlu olmamasının fiyat istikrarını temin etmek konusunda bir zaaf yarattığını da açıkça belirtmişti.
Fakat gelin görün ki, her ne kadar Merkez Bankası bu uyarıları defalarca yapsa da Kamunun yönetilen ve yönlendirilen kalemlere uyguladığı fiyat artışlarının enflasyon hedefiyle uzaktan yakından ilgisi olmadığını 2024 yılının sonuna yayılmış zamlardan görmüştük.
Excel üzerinden yapılan ve aslında aylık enflasyon üzerindeki etkisi en az olan kalemlerin seçildiği söylenerek artırılan köprü, otoyol ve tünel geçiş ücretlerinin etkisinin sadece Excel tablosunda görüldüğü gibi kalmayacağını, bu yapılan artışların sinyal etkisinin kuvvetli olduğunu, özel sektöre kamu fiyat artış oranında zam yolunu açtığını, iğneden ipliğe her şeyin zamlanacağını da daha önce söylemiştik.
Nitekim öyle de oldu.
Resmi rakamlara göre ocak ayı enflasyonu yüzde 5,03 olarak gerçekleşti. 2024 yılı aynı ayında yüzde 6,70 gelmişti. Şimdi seriden geçtiğimiz yılın değeri çıkıp yeni değer girince baz etkisi ile yıllık bazda enflasyon düşmüş oldu.
Fakat diğer taraftan Merkez Bankası’nın 2025 yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 21 olarak aldığımızda; ocak ayı enflasyonu yüzde 5 (gerçekleşen), şubat ayı enflasyonu yüzde 3 (beklenen) alındığında, gelecek 10 ayda enflasyonun (21 – (5+3) / 10) yaklaşık her ay yüzde 1,3 gelmesi gerekir.
Mümkün mü? Ekonomi olarak mümkün olmasa da TÜİK varsa her şey mümkün.
Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek ise X platformundan attığı tweet ile;
“Ocak’ta yıllık enflasyon geçen yıla göre 23 puan azalarak yüzde 42,1’e geriledi.
Kararlılıkla uyguladığımız politikalarla temel mallarda yıllık enflasyon yüzde 24 ile son 38 ayın en düşük seviyesinde. Hizmet enflasyonu ise geçen yıla göre 27 puan gerileyerek yüzde 62,9 oldu” diyerek bu mutlu haberi herkese duyurdu.
Hazine ve Maliye Bakanımızın yine yeniden Türkiye ekonomisinin başına atandığı 04 Haziran 2023 tarihine geri dönüp 2023 yılı Haziran ayı enflasyonu neydi acaba diye baktığımızda yıllıklandırılmış enflasyonun yüzde 38,21 olduğunu görüyoruz.
Yani Sayın Bakan’ın görevi teslim aldığı günkü enflasyon (yüzde 38,21), bugün gerilemesi ile övünç duyduğumuz enflasyondan (yüzde 42,1) daha düşükmüş.
Bunu başka platformlarda ifade ettiğimde, zaten seçim nedeniyle fiyat artışlarının olduğu, kurun yükseldiği, Sayın Bakan’ın bunlara yapacak bir şeyi olmadığı vs. itirazları ile karşılaştım.
Bunlarda elbette haklılık payı var. Ancak kötü miras başka bir iktidardan devralınmadı. Aynı iktidarın bir başka ekonomi yönetiminin hatalı ve yanlış kararları neticesinde bahse konu kötü mirasa ulaşıldı. Futbol tabiri ile takımın teknik direktörü değişti ancak takım aynı takım.
Geçen yaklaşık 2 yıllık sürede enflasyon tahmini sadece geçtiğimiz yıl yüzde 50 oranında revize edildi. Hedeflerin tutmasının nedeni doğru olmayan bir para politikası değil. Hedeflerin tutmamasının nedeni geçen yaklaşık 2 yıllık sürede Para Politikasına destek bir Maliye Politikasının ortaya konulmaması, Kamunun tasarrufu aklından bile geçirmiyor oluşu, verimsiz projelere akıtılan kaynaklar, bir türlü yapılmayan yapısal reformlar.
Ocak ayı enflasyonuna baktığımızda özellikle hizmetler sektöründeki artışlar dudak uçuklatıcı.
Lokanta ve Oteller grubu aylık bazda yüzde 6,50, Konut yüzde 7,34, Eğitim yüzde 7,63 ve Sağlık yüzde 23,57 artmış. Sağlıktaki artış inanılmaz boyutta.
Merkez Bankası 04 Şubat 2025 tarihli aylık fiyat gelişmeleri raporunda,
“Aylık fiyat artışında hizmetler sektörü öne çıkmıştır…… Ocak ayında ücret artışı, yönetilen/yönlendirilen fiyat ve maktu vergi güncellemelerinin etkisiyle, dönemsel fiyatlamaya tabi ve geriye doğru endeksleme davranışının yüksek olduğu kalemler öncülüğünde hizmet grubunda aylık enflasyon önemli ölçüde güçlenmiştir. Fiyat artışları grup geneline yayılırken, sağlık hizmetlerindeki tarife güncellemeleri neticesinde diğer hizmetler alt grubu yüksek aylık enflasyonuyla dikkat çekmiştir. SGK Sağlık Uygulamaları Tebliği kapsamında, resmi sağlık hizmeti sunucularında ödenen muayene katılım payı tutarlarında 2017 yılından bu yana ilk defa güçlü bir artışa gidilmiştir” diyerek bir kez daha hizmetler sektörüne ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlara vurgu yapıyor.
Özetle hep söylediğimiz gibi para politikasına destek bir maliye politikası, enflasyon hedefiyle bütünleşik bir harcama politikası ve daha önemlisi tasarruf politikası yok.
Bunlar yok ama bolca illüzyon var.
Enflasyonun bir önceki yıl yüksek geldiği aylara bu zamları sığdırarak zincirleme serinin nimetlerinden yararlanıp baz etkisi ile ‘enflasyon düşüyor bakın’ demek ve ‘bununla övünmek’ de bu illüzyonun bir parçası.
Bütün bunlar olurken Merkez Bankasının ‘Maliye politikasının artan eşgüdümü de bu sürece önemli katkı sağlayacaktır.’ İfadesini her Para Politikası Kurulu Toplantı Özetinde kullanması da ayrıca incelenmesi gereken bir vak’a gibi duruyor.