Haftaya enflasyon oranları, Trump’ın icraatları ve yatırım fonlarındaki stopaj oranlarının artışı ile başladık. Önce enflasyon oranlarını analiz edelim:
Ulaştırmada çok ciddi kamu zamları gelmesine rağmen kamu maliyetlerinin resmi enflasyona katkısının azaltılmış olması sebebiyle TÜFE’nin %5 civarında açıklandığını gördük. Bakan Şimşek, “Son zamanların en düşük ocak ayı enflasyonu” dedi ama son bir yılın en yüksek enflasyon oranı olduğunu da ben söyleyeyim.
Açıklanan ocak enflasyonu ile aralık ayındaki çok düşük açıklanan TÜFE sebebiyle yapılan ücret ve maaş zamlarının önemli bir kısmı sadece bir ayda erimiş oldu. Şubat ayında %3 civarında gelmesi beklenen enflasyona bakarak Merkez Bankası’nın hedefi tutturması için geri kalan aylarda TÜFE’nin %1 civarında olması gerektiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
“Gelirini yüzde 50 civarında artıramayanlar fakirleşecek”
Böyle bakınca hedefin çabucak revize edileceğini söylemek falcılık olmaz. Ben zaten geçen yılın son çeyreğinden beri “Resmi enflasyon %30, hayat pahalılığı ise %50 civarında olur” demekteyim. Özetle gelirini %50 civarında artıramayan herkes fakirleşecek. Bunu şirketlerin cirolarına da indirgeyebiliriz. Cirosunu %50 civarında büyütemeyenlerin sıkıntı yaşayacağı aşikar. Dolayısıyla yılın ilk yarısında zam yapma konusunda tereddüt edenler, yılın ikinci yarısından sonra dayanamayıp zam yapmaya başlayacaklar.
Bu detaylara bakarak asgari ücrete bir kere daha zam geleceğini öngörmek mümkün. Zaten Çalışma Bakanı böyle bir ihtimali dillendirmişti. Bu reçeteyle enflasyonun düşmesi mümkün olmadığı için, tedrici bir şekilde genişletici para politikasına geçilmesi de mümkün. Böylelikle ekonomi yönetimi düşüremediği enflasyonun kabahatini değişen politikalara rahatlıkla atabilir.
Trump’ın Kanada, Meksika ve Çin’e yönelik gümrük vergisi uygulamalarına misilleme gelmesi halinde dünya yeniden korumacı politikalara geri dönecek. Türkiye 2014 yılından beri uyguladığı korumacılıkla enflasyonu yükseltmiş olduğu için, ABD’nin ve diğer ülkelerin de yüksek enflasyon tehlikesi ile karşı karşıya olacağını görüyorum. Merkez bankalarının hükümetlerle çekişme halinde olup faizleri tekrar yükselteceği bir sürecin yeni bir küresel dalgalanma başlatması mümkün.
Maliye, yatırım fonlarında vergi potansiyeli keşfetmiş olabilir
Son olarak, yatırım fonlarına gelen ilave stopaj vatandaşları mevduata yönlendirmek için yapılmış olabilir. Ancak Maliye’nin burada ciddi bir vergi potansiyeli keşfetmiş olması da mümkün. Yapılan işlerin arkasında komplike bir oyun planı aramıyorum artık. Ancak araçlara takılacak çiplerden yükseltilen kesintilere kadar kamu harcama disiplini konusunda bu yıl da kötü bir sınav verileceğini söylemek mümkün. Açıkçası Türkiye’de tasarrufların sadece %23’ünün para ve sermaye piyasalarında olduğunu bile bile sadece daha fazla vergi toplamak için bunu daha düşük seviyelere indireceklerinin pek farkında olmamaları beni şaşırtmıyor.
Birçok uygulama eskilerin tabiriyle “çalakalem” yapılıyor. Sonra ya vazgeçiliyor ya da modifiye ediliyor. Hazine ve Maliye’de birileri gece gündüz bunları düşünüyor ve öneriyor gibi geliyor bana. Bu gidişle yukarıda bahsettiğim %23 ‘lük oran Hindistan gibi %21 seviyesine inecek. Belki de Bakan Şimşek’in sürekli bahsettiği konut arzı patlaması için bilerek yapılıyordur. En başta söylediğim gibi, etraflıca düşünülmüş bir oyun planından bahsetmek mümkün değil. Yine de kendimi “herhalde bildikleri bir şeyler var” demekten alamıyorum. Anne ve babamızın verdiği devlet terbiyesinden belki de.