2000 yılında izleyicilerle buluşan The Perfect Storm (Kusursuz Fırtına) filmi, doğanın karşı konulmaz gücünü ve hazırlıksız yakalananların karşılaştığı zorlukları çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermişti. Tıpkı filmde olduğu gibi, 2024 yılında vergi mevzuatında yapılan düzenlemeler de “şimşek” etkisi yaparak toplumun ve iş dünyasının gündeminde yer aldı. Bu “vergi fırtınasının” etkileri yalnızca 2024 ile sınırlı kalmayıp, 2025 yılına yönelik beklentiler ve olası değişiklikler üzerinde de belirleyici bir rol oynuyor. Peki, bu süreç hangi fırsatları ve zorlukları beraberinde getiriyor? 2025 yılı için hangi şifreleri çözmemiz gerekiyor? İşte tüm bu soruların yanıtlarına birlikte göz atalım.
Bunun için öncelikle 2024 yılında yapılan önemli düzenlemeleri kısaca hatırlayalım;
- Yurt İçi Asgari Kurumlar Vergisi Uygulaması Buna göre hesaplanan kurumlar vergisi, indirim ve istisnalar uygulanmadan önceki kurum kazancının %10’undan az olmayacak. Ayrıca, beyannamelerde indirim konusu yapılan geçmiş yıl zararlarının asgari kurumlar matrahından düşülmeyecek ve asgari kurumlar vergisinin hesaplanmasında dikkate alınacaktır.
- Küresel Asgari Tamamlayıcı Kurumlar Vergisi uygulaması ile Dünya genelinde elde ettikleri yıllık konsolide hasılatı 750 milyon Avro karşılığı Türk Lirasını aşan çok uluslu işletmelere asgari %15 oranında vergi ödemesi getirildi.
- Yatırım fon ve ortaklıklarında kurumlara tanınan vergisi istisnası, gayrimenkul kazançlarının en az % 50’sinin kâr olarak ortaklara dağıtılması koşuluna bağlandı.
- Yap-işlet-devret modeli çerçevesinde gerçekleştirilen projeler ile kamu özel iş birliği modeli çerçevesinde yürütülen projelerde faaliyette bulunan kurumların kazançları üzerinden alına vergi %30’a çıkarıldı.
- Ticari veya serbest meslek faaliyetleri yönünden mükellefiyeti olanlar nezdinde yapılacak yoklamalar neticesinde tespit edilen günlük hasılat tutarlarının ortalaması alınarak mükelleflerin aylık ve yıllık hasılat tutarlarının tespitine ilişkin yasal düzenleme yapıldı.
- Tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğuna ilişkin yetkinin kapsamına, mükellefiyeti olmayan ancak işlemlere taraf olan kişiler de dahil edildi.
- Mükelleflerin aktiflerinde tasarruf amacıyla tutmuş oldukları kıymetli madenler ile kıymetli maden cinsinden alacak ve borçların borsa rayiciyle değerlenmesi sağlandı.
- Cumhurbaşkanınca belirlenen sektör ve faaliyet konuları dikkate alınarak bazı ödemelerin gelir ve kurumlar vergisi tevkifatı kapsamına alınabilmesine yönelik cumhurbaşkanına yetki verildi
- Elektronik ticaret dahil olmak üzere internet ve diğer dijital ortamlarda hizmet sağlayıcılara ve aracılara bildirim verme yükümlülüğü getirildi.
- Mükellefiyet tesis ettirmeksizin kayıt dışı faaliyette bulunmak suretiyle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi durumunda kesilecek vergi ziyaı cezasının %50 artırımlı uygulanmasına geçildi.
- Usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında çok yüksek oranlarda artışlar yapıldı.
- Vergi Usul Kanununda yer alan uzlaşma müessesesinde vergi aslı uzlaşma kapsamından çıkarıldı.
- Gezi, eğlence, spor ve amatör balıkçılık gibi faaliyetlerde kullanılan araçlara, özel tekne ve yatlara, liman ve hava meydanlarında yapılan hizmetlerde uygulanan KDV istisnası kaldırıldı.
- Birleşme, devir ve bölünme işlemlerinde, devreden KDV ve iade hakkının yeni şirkete devrine izin verilmesi zamanaşımına bağlı olmaksızın vergi incelemesi şartına bağlandı.
- Beş yıl süreyle indirilemeyen KDV’nin indirim hesabından çıkartılarak özel bir hesaba alınması ve yapılacak vergi incelemesi sonucuna göre gelir veya kurumlar vergisinin tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi düzenlemesi getirildi.
- Serbest bölgelerde faaliyette bulunan işletmelere sağlanan kazanç istisnası ihracat gelirleri ile sınırlandırıldı.
- Form Ba ve Form Bs bildirimlerinin verilmesi uygulamasına son verildi.
- Yapılmakta olan yatırımlar hesabına ilişkin enflasyon düzeltme farklarının dönem kazancıyla ilişkilendirmemeleri sağlandı.
- Tasfiye ve iflas halinde olan şirketler enflasyon düzeltmesi kapsamından çıkarıldı.
- Bilanço esasına göre defter tutmak zorunda olan mükellefler ve isteğe bağlı olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih eden mükelleflere e-Defter uygulamasına dâhil olma zorunluluğu
- İştirak hisselerinde uygulanan %75’lik kazanç istisnası oranı, Cumhurbaşkanı kararı ile %50’ye
- Elektronik ticarette stopaj oranı %1 olarak belirlendi
- Kâr Payı Stopaj Oranı %15’e Çıkarıldı
- Tahsilat ve Ödemelerde Tevsik Sınırı 7.000 TL’den 30.000 TL’ye Yükseltildi
2024 yılında yapılan vergi düzenlemeleri, adeta yaklaşan fırtınanın habercisiydi. 2024’te beliren bulutlar, 2025’te tam anlamıyla bir fırtınaya dönüşerek işletmelerin ve bireylerin ekonomik stratejilerini yeniden şekillendirmelerini zorunlu kılacak.
Rüzgarın şiddeti, yani hız ve etkisi, anemometre adı verilen cihazlarla ölçülür. 2025 için öngördüğümüz fırtınanın etkisine ilişkin ipuçlarını Orta Vadeli Programda (2025-2027) görüyoruz.
Söz konusu programda vergiye ilişkin iki başlık yer alıyor;
- Vergilemede adalet ve etkinlik
- Kayıt dışılıkla mücadele ve denetimlerde etkinlik
Vergilemede adalet ve etkinlik sağlanmasına yönelik olarak; gönüllü uyum, sosyal adalet ilkesi, verginin tabana yayılması, sürdürülebilir gelir kaynaklarının artırılması, etkin olmayan istisna, muafiyet ve indirimlerin azaltılması, izaha davet süreçlerinin dijitalleştirilmesi göze çarpan başlıklardır.
Kayıt dışılıkla mücadele ve denetimlerde etkinlik sağlanmasına yönelik olarak ise; denetimlerde etkinliğin artırılması, kayıt dışılıkla mücadelede teknolojik imkânlardan faydalanılması, ileri analiz teknikleri ve araçları kullanılarak ilgili sektör ve alanlara ilişkin potansiyel risklerin tespit edilerek önleyici veya sınırlandırıcı tedbirler alınması, Risk Analizi Değerlendirme ve Araştırma (RADAR) Sistemi, yapay zekâ imkânlarından yararlanma, üçüncü taraf idari verilerden daha etkin yararlanma, fiili saha vergi denetimlerinin artırılması dikkat çeken hususlardır.
2024 bütçe gerçekleşmeleri ve 2025 bütçe tahminleri de fırtınanın etkisine ilişkin ipuçları vermektedir.
2024 Ocak- Kasım 11 aylık gerçekleşmelerden 2024 yılında öngörülmüş olan bütçe gelirlerine ulaşılacağı anlaşılmaktadır. Ancak İthalden Alınan KDV ve Kurumlar Vergisi gelir tahsilatlarında hedeflerin gerisinde kalınacağı görülmektedir.
2025 yılı genel bütçe vergi gelirlerinde bir önceki yıl gelir tahminlerine göre %50,4 oranında artış öngörülmüştür.
Gelir vergisi, BGMV ve Dahilden Alınan KDV gelirlerindeki tahminler ortalamanın üzerindedir. Dahilden Alınan KDV için %81, Gelir Vergisi için %79 ve BSMV için de %154 oranlarında artış tahmin edilmiştir. Kurumlar Vergisi ve İthalden Alınan KDV’deki öngörülmüş artış oranları ise ortalamanın altında kalmaktadır.
Bugüne kadar yapılan düzenlemelerin vergi gelirlerine beklenen katkıyı sağlamadığı açıkça görülüyor. Bu noktada daha radikal adımlar atılması ihtimal dahilinde.
2025 yılı için vergi politikalarına dair tahmin ve beklentilerimi şu şekilde özetleyebilirim:
- İzaha Davetler ve Vergi İncelemeleri artacak
Risk Analizi Değerlendirme ve Araştırma (RADAR) Sistemi vasıtasıyla yapay zekâ imkânlarından yararlanılarak riskli bulunan mükellefler öncelikle izaha davet edilecek, izah yeterli görülmez veya mükellefler tarafından gerekli düzeltme işlemleri yapılmazsa incelemeye sevkler söz konusu olacaktır. Başta tek düzen muhasebe sistemine ilişkin olmak üzere usulsüzlük cezalarında yapılan orantısız artışlar nedeniyle, usul incelemelerinde de ciddi artışlar olacağını düşünüyorum.
- Dolaysız vergilerin payı artmayacak
Dolaysız vergilerin payını artırma hedefi, eğer beklenmedik düzenlemeler yapılmazsa, 2025 yılında gerçekleşmeyecek gibi duruyor. Bugüne kadar yapılan düzenlemeler ve vergi denetiminin yaygınlaştırılması, vergi gelirlerinde belirgin bir artış sağlamadı. Unutulmamalı ki, vergi denetimi tahsilatı artırmanın bir aracı değil, vergi adaletini sağlamanın bir yoludur.
- Radikal kararlar alınabilir mi?
2025 yılında, yeni ek vergiler veya Fransa uygulamasına benzer belirli tutarı aşan servet ve varlıklara düşük oranda da olsa yıllık varlık vergisi benzeri vergiler gelebilir. Benzeri uygulama değerli konut vergisi ile yapılmaya çalışılmış ancak değerli bir adet konutu olandan vergi alınmaya çalışılırken “değersiz” yüzlerce konutu olanlardan bu vergi alınmadığı için başarılı sonuçlar alınamamıştı.
Daha korkunç senaryo ise 5 nisan kararları çerçevesinde bilanço esasına göre defter tutan yükümlülerin bilançolarının aktifinde yer alan, diğer yükümlülerin ise envanter kayıtlarında yer alan varlıkların değeri üzerinden alınan bir tür servet vergisi olan net aktif vergisi benzeri bir vergi getirilmesidir. Vergide adalet ilkesine aykırı bu düzenlemenin OVP’ye de aykırı olacağı kanaatindeyim.
- Gayrimenkul Satışlarında 5 yıllık süre
Kazanç üzerinden alınan vergi mevzuatında önemli değişiklikler olabilir, özellikle taşınmaz satışlarında değer artışının vergilendirmesinde 5 yıllık süre kısıtı kaldırılabilir veya yeniden düzenlenebilir.
- Karbon Vergisi
Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kapsamında 1 Ocak 2026 itibariyle karbon vergisi yürürlüğe girecek. Ülkemizde de karbon vergisi özelliği taşıyan vergilerin gözden geçirilerek tamamlayıcı karbon vergisi dâhil karbon fiyatlandırma araçları ile ilgili düzenlemeler yapılması söz konusu olabilir.
- Enflasyon düzeltmesi sorunu
Enflasyon düzeltmesi, Maliye’nin beklentisinin aksine gelir ve kurumlar vergisinde artış sağlamadı. Aksine önemli düşüşlere yol açtığı 2024 yılı bütçe gerçekleşmelerinden anlaşılıyor. Bu nedenle, mükellefleri ve meslek mensuplarını bu yükten kurtarmak için adımlar atılmalıdır. Bu anlamda 2025 yılı için bu uygulamanın isteğe bağlı olması değerlendirilebilir.
- Borç Yapılandırması
Vergi affı benzeri bir düzenleme beklemiyorum. Ancak borç yapılandırması gibi bir düzenleme yapılması yüksek ihtimal. Bu düzenlemeye, dava, uzlaşma ve tarh aşamasındaki işlemler de dahil edilir kanaatindeyim. Ancak söz konusu yapılandırma yanında matrah artırımı düzenlemesi yapılma ihtimalini, yukarıda bahsettiğim hususlarla birlikte değerlendirdiğimde çok düşük görüyorum.
- Vergi Müfettişleri ve Gelir İdaresi Çalışanlarının Özlük Haklarının İyileştirilmesi
Vergi Denetim Kurulu (VDK) Başkanlığı, geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği vergi incelemeleri sonucunda gecikme faizleri hariç 120 milyar TL tutarında kamu alacağının tahakkuk ettirilmesini sağlayarak tarihi bir başarıya imza atmıştır. Bu rekor düzeydeki rakamlara ulaşılmasında, vergi müfettişleri ve müfettiş yardımcılarının büyük özverisi ve profesyonel katkıları kritik bir rol oynamıştır.
Vergi incelemelerindeki bu üstün performans ve başarıların sürdürülebilirliği adına, vergi müfettişleri ve müfettiş yardımcılarının özlük haklarında düzenlemeler yapılması ve bu kariyer meslek mensuplarının hak ettikleri şekilde ödüllendirilmesi elzem bir beklentidir.
Ayrıca, bütçe gelirlerinin %90’ını oluşturan vergi gelirlerinin toplanmasında görev alan Gelir İdaresi Taşra Teşkilatındaki vergi dairesi müdürleri ve diğer personel, üstün performans sergileyerek kamu maliyesinin etkin bir şekilde işlemesine katkı sağlamaktadır. Bu kapsamda, bu personelin özlük haklarında düzenleme taleplerinin karşılanması, hak ettikleri değerin gösterilmesi açısından önemli bir adım olacaktır.
- Meslek Mensuplarının Sorunlarının Çözümü için Yasal Düzenleme Talebi
Vergi gelirlerinin ve benzeri kamu alacaklarının toplanması ile beyanlarının yapılması, SGK primlerinin yasal sürelerde beyan ve bildirilmesi, ayrıca poşet ve turizm katkı payı gibi çeşitli yükümlülüklerin yerine getirilmesi süreçlerinde Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler (SMMM) büyük bir özveri ile çalışmaktadır. Bu meslek mensupları, bir hukukçu gibi sürekli değişen mevzuatı takip etmekte, mükelleflerin yükümlülüklerini zamanında ve doğru bir şekilde yerine getirmesi için sorumluluk üstlenmekte, ancak bu hizmetlerine karşılık ilave bir ücret talep edememektedir.
Vergi ve SGK idarelerinin adeta fahri memurları gibi görev yapan bu meslek mensuplarının, iş yükünü hafifletecek ve mesleklerinin onuruna yakışır koşullarda çalışmalarını sağlayacak yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi artık bir zaruret halini almıştır.
Ayrıca, enflasyonist dönemde avukatlar için belirlenen asgari ücret tarifesinin %100 veya üzerinde artışlar yapılmasına rağmen, kamu görevi bilinciyle çalışan SMMM ve YMM’lerin ücret tarifesinin yalnızca yeniden değerleme oranında artırılması, hakkaniyet ilkesine uygun düşmemektedir. Bu durum, meslek mensuplarının mükellef müşterileri ile yayınlanan tarifeler arasında sıkıntılar yaşamasına neden olmaktadır. Ücret artışlarının, meslek mensuplarının artan iş yükünü ve sorumluluklarını karşılayacak düzeyde belirlenmesi elzemdir.
Sonuç
2024 ve 2025 yıllarında gerçekleşen ve planlanan vergi düzenlemeleri, mükellefler ve meslek mensupları için daha dikkatli ve stratejik bir yaklaşımı zorunlu kılıyor. Özellikle yapay zeka temelli RADAR gibi yeni teknolojilerin kullanımı ile vergi denetimlerinin artışı, kayıt dışı faaliyetlere yönelik tespitlerin daha hızlı ve etkin bir şekilde yapılmasını sağlayacaktır. Bu bağlamda, kayıt dışı faaliyetlerde bulunmaktan kaçınmak, mali kayıtların doğruluğunu ve şeffaflığını sağlamak her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. Mükelleflerin, vergi mevzuatındaki değişiklikleri yakından takip etmeleri, uzman desteği almaları ve vergi yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmeleri; hem mali cezalarla karşılaşmamaları hem de işletmelerinin sürdürülebilirliği açısından hayati önem taşımaktadır. Meslek mensuplarının, özellikle usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarındaki artışlar nedeniyle, usul incelemelerine karşı daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Bu fırtınada kaybolmamak için dikkatli bir seyir rotası belirlemek şarttır.