ÇOCUK…
Cengiz Bahadır, halen mesleğini aktif olarak icra eden bir doktor. Üniversite yıllarından itibaren polisiyeye merak duyan Bahadır, 2020’de Başkomiser Aras Emre’nin ilk macerası “Virtüöz”ü yazıp yayınlatarak bu merakını profesyonel boyuta taşımış.
“Çocuk”, Aras Emre’nin ikinci macerası olarak birkaç ay önce bizlerle buluştu. Karizmatik başkomiserimiz Aras, yardımcıları Bahri ve Nilay’la bu kez, arabasında boğularak öldürülmüş kurban Mert Güngören’in katilinin peşinde. Kurban kendi arabasında elleri arkadan kelepçeli, kafası bir plastik torbaya geçirilmiş halde bulunur. Görüntü itibarıyla boğularak öldürüldüğü izlenimi vermektedir. Ancak olay yeri inceleme ve diğer ekiplerin çalışmaları sonucunda tek bir ipucuna bile ulaşılamaz. Kurbanın ağzına sıkıştırılmış boş A4 kâğıdın ne anlama geldiği ise tam bir muammadır.
Başkomiser bu olayı çözmeye çalışırken şehirde benzer cinayetler işlenmeye devam eder. Kurbanların fiziksel olarak ufak tefek, medeni olarak evli ve genelde çocuklu olmaları dışında ortak yönleri bulunamaz.
Ana öykü yanında geçmişe dönüşlerle takip ettiğimiz hikâyede ise yolunu yönünü şaşırmış bir polisin ailesine uyguladığı şiddete tanık oluruz. Fatma iki küçük çocuğunu korumaya çalışsa da alkol ve kumar batağına saplanan kocası acımadan hepsini tartaklamaktadır. Fatma, baba evine geri dönmeye niyetlendiğinde ise anne babasını yanında bulamaz; bizzat onlar tarafından düzeleceğine yeminler eden kocasına teslim edilir. Çıkmaza giren Fatma, kocasını hapse sokup çocuklarını kurtarmak için zekice ama tüyler ürperten karanlık bir planı yapar. Bu planda en büyük görev de kızı Figen’e düşer,
Başkomiser Aras’ın aman vermez takibi ile peşine düştüğü katil, yetişkinliğinde eşine çocuğuna şiddet uygulayan bütün psikopat erkekleri yeryüzünden kaldırmayı görev edinen, annesinin ölümüne tanık olmuş küçük Figen’den başkası değildir.
TAVŞAN AVCISI …
Lars Kepler mahlasıyla yazan Alexandra Coelho Ahndoril ve Alexander Ahndoril çiftinin dünya çok satanlar listesindeki Joona Linna serisine yabancı değiliz. Tavşan Avcısı; Hipnozcu, İnfazcı, Ateş Şahidi, Kum Adam ve Tacizci romanlarını takiben serinin Türkçede yayınlanan altıncı kitabı oluyor.
Kahramanımız Joona Linna, bizleri bu kez bir suçluyu korumaktan hüküm giydiği hapishaneden selamlıyor. Ancak İsveç Dışişleri Bakanı’nın kendi evinde infazı ile başlayan seri cinayetler Linna’nın kaderini değiştiriyor.
Olayın görgü tanığı, dış işleri bakanının para karşılığı eve çağırdığı genç bir kadın. Katil ne hikmetse kadının kılına dokunmaz. Üstelik kurbanı öldürmeden önce sarf ettiği “Ratjen kapıyı açtı. Hepiniz cehenneme gideceksiniz” sözleri Joona ile aynı hapishanede uyuşturucudan tutuklu Salim Ratjen’e çevirir bakışları. Güvenlik teşkilatı Salim’in uluslararası bir terör örgütünün başı olduğu ve operasyonları buradan yürüttüğü iddiasındadır. Joona’dan Ratjen’le yakınlaşarak bilgi edinmesi ve hükümetin güvenliği açısından önemli bu davada görev alması istenir; karşılığında polislik rütbesini geri alma garantisi verilir.
Joona, Ratjen’le bağ kurmayı başarır, izin kullandığı gün ondan aldığı şifreleri eşi Parisa’ya iletir. Ancak bir terör örgütü ile karşılaşmayı beklerken teşkilatın karşısına insan kaçakçılığı yapan yarı kaçık bir aile çıkar. Parisa bu kaçakçılarla İsveç’e gelen zavallı kız kardeşine ulaşmaya çalışmaktadır sadece.
Polis bu olayla boğuşadursun, katil dışarıda soğukkanlılıkla Ratjen’in kardeşini, Amerikan Savunma Bakanlığı vekilini de öldürür.
Başlangıçta öldürülen isimlerin birbiriyle ilgisi yok gibidir. Ancak Joona ve Saga, dışişleri bakanı ve vekilin aynı okul mezunu olduğunu ve Ratjen’in kardeşinin de geçici bir süre yasa dışı olarak okulda bahçıvanlık yaptığını ortaya çıkarırlar. Katilin olay yerinde dinlettiği on küçük tavşan tekerlemesinden yola çıkarak öldürülecek yeni isimlere ulaşmaya çalışırlar. Denklemin bir köşesinde televizyona yemek programı yapan meşhur bir şef de yer almaktadır. Ancak bütün bu kurbanları birbirine bağlayan olayın ne olduğunu ortaya çıkarmak için Joona ve Saga’nın epeyce uğraşması gerekecektir.
Başta söylediğimiz gibi her iki kitabın ekseninde de çocukken örselenmiş, bu travmadan bir caniye dönüşmek dışında bir çıkış yolu bulamamış karakterler yer alıyor. Zarar verdikleri insanlar masum değil ancak gerekçesi ne olursa olsun insan hayatına kasteden bir caniyle empati yapabilir miyiz? Yapmalı mıyız? Belki de ister ülkemizde ister dünyada adaletin tesis edilememesine; cezasız kalan suç ve suçlulara tanık olmanın bizi içine sürüklediği tehlikeli bir ruh hali bu.
ÇOCUK,
Cengiz Bahadır,
Maceraperest Kitaplar
Oğlak Yayınları
TAVŞAN AVCISI,
ALars Kepler,
Türkçesi: Solina Silahlı,
Doğan Kitap