MEHMET KAYA/ANKARA
Stanford Üniversitesi Öğretim Üyesi Ali Yaycıoğlu, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Ankara toplantısında Chicago Üniversitesi Öğretim Üyesi Ufuk Akçiğit ile birlikte panele katıldı. TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi Fatih Kemal Ebiçlioğlu yönetiminde, dünyadaki bloklaşmalar ve Türkiye’nin hangi küresel ittifak içinde varlık göstermesi gerektiği yönündeki soruların tartışıldığı panelde Türkiye’nin çeşitli bloklara ilgi gösterdiğini hatırlatan Yaycıoğlu, AB’nin yaşadığı ağır sorunlara Türkiye’nin bir çözüm olabileceğini belirtti.
Mutlaka tam üyelik değil, farklı modellerin de sözkonusu olabileceğini söyleyen Yaycıoğlu şunları kaydetti: “Türkiye’nin AB ile yaşanan tıkanıklığı var, üyelik bir yere gitmiyor. Onun canlandırılması lazım. Türkiye’nin konumu, demokratik süreç yeniden yaşanırsa, Türk ekonomisinde de düzelme sözkonusu olursa, Türkiye AB’yi canlandıracak ülke konumuna gelebilir. Bunu ciddi şekilde düşünmeye başladım. AB’nin tıkanıklığını, Türkiye dinamizmiyle, yapısıyla, demokratikleşme süreci, demokratik uyanış olursa… Bu uluslararası konjonktür içinde dünyanın geldiği Jeopolitik depreme cevap olarak Türkiye AB ile çok farklı, çok daha derin ilişkiye girebilir. AB üyeliği de olabilir, daha farklı da olabilir. Ben burada ciddi bir imkan görüyorum. Türkiye’nin standart üyelik formu, ya da daha farklı ya da üyelik, Türkiye AB arasında yeni bir sürecin başlaması olabilir. Türkiye’deki demokratik uyanışın, normalleşmenin, hukuk devletinin tekrar gelmesi ve ekonomide istikrara kavuşması AB için Türkiye çok ciddi bir ülke olacaktır. Türkiye’nin ileri bir AB perspektifi geliştirmesi gerekiyor.” Yaycıoğlu, tarihsel olarak Türkiye’nin Avrupa’nın bir parçası olduğunu söyleyerek, Türkiye’nin zaman zaman uzaklaşsa da yine Avrupa’nın kapısını çaldığını söyledi.
“Türkiye gibi ülkeler IT yatırımı yapmalı ama pazar küçük”
Chicago Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Ufuk Akçiğit de konuşmasında, ABD’de ve Avrupa’da ekonomilerin ciddi sorunlar yaşadığını kaydetti. ABD’nin tekelleşme-yoğunlaşma sürecinde olduğunu, bunun ekonomiyi zorladığını ve ticaret savaşlarıyla bu yoğunlaşmanın daha da artması tehlikesi bulunduğunu belirten Akçiğit, verimlilik sorunlarının tüm dünya için geçerli olduğunu anlattı.
Türkiye ve benzeri ülkelerin gelişme için başta bilişim teknolojileri (IT) olmak üzere teknoloji ve verimlilik yatırımı yapması gerektiğini ancak pazarın küçük olması nedeniyle mutlaka ihracat gerekliyken bunun tam başarılamadığını anlatan Yayıcoğlu, “merkezi yönlendirme, sorunları söyleyecek ve bilimsel olarak koordinasyon sağlayacak, analiz yapacak kurumlara ihtiyaç olduğunu vurguladı.
■ Prof. Dr. Ufuk Akçiğit: Orta gelir tuzağında 6 milyar insan var
108 ülke arasından 35 senede, 34 ülke orta gelir tuzağından çıktığına dikkat çeken Ufuk Akçiğit, şu görüşleri paylaştı: “Orta gelir tuzağında 6 milyar insan var ve çıkan ülkelerin nüfusu ancak bir Pakistan kadar. Kore örneğinde, bilim ve teknoloji kurumu oluşturup, buraya kendi alanında en iyiler getirildi ve 5 yıllık, 10 yıllık kalkınma planı yapıldı. Oluşturulan kurum, politika yapıcılara “şu işe yaradı, bu işe yaramadı” demeli. Bu elbette zor, kimse yoğurdum ekşi demez. Bu sorunu çözenler, bağımsız bir kurumla bunu halletmiş. Bu iş çalışmıyor diyebilecek bir kurum, organize edecek kurum eksikliği gözleniyor.”
■ Prof. Dr. Ali Yaycıoğlu: Güney liberal demokrasiyi sorguluyor
İkinci dünya savaşı sonrası kapitalizmle birlikte sunulan liberal demokrasinin ülkeleri sıçratmadığı görüşünün yaygınlaştığını belirten Ali Yaycıoğlu, “Güney yarımkürede Liberal demokrasi modeline karşı güvensizlik var. Bunun çok işe yaramadığı, toplumu geliştirmediği, kapitalizmin liberal demokrasi olmadan da gelişebileceği yönünde bir inanç gelişiyor. İkinci dünya savaşı sonrası model önerildi ama ülke sıçrayamadı. Bu nedenle liberal demokrasiye sıcak bakmıyor. Çin ve Rusya burada etkili. Onlar yaptı, biz de yapabiliriz, farklı alternatifl erin olabileceği inancı yaygın” diye konuştu.