Mehmet KAYA
Başta İstanbul olmak üzere Marmara bölgesini etkilemesi olası görülen depremden korunma amacıyla kentsel dönüşüm ve benzeri yollarla konutların depreme dayanıklı hale gelmesi öne çıksa da sanayinin taşınarak riskin azaltılması yönündeki çalışmalar da devam ediyor.
Stratejik olarak İstanbul ve yakın çevresindeki katma değeri düşük üretimin başka havzalara kaydırılması yönünde karar verilmiş durumda. Bunun için ise başta lojistik olmak üzere, insan gücü, yer seçimi, su kaynakları ve en önemlisi finansman için çözüm bulunmaya çalışılıyor. Bunun için ulusal çapta bir planın hazırlığının başladığı öğrenildi.
Mersin-Samsun demiryoluyla bağlanacak
Plan çalışması ilk aşamada olsa da hali hazırda doğu ve güneydoğu illerinde yoğunlaşan tekstil ve hazır giyim gibi sektörlerin buralarda geliştirilmesi, diğer sektörlerin de uygun OSB’ler başta olmak üzere oluşturulacak yeni havzalarla Akdeniz limanlarıyla ulaşım modlarıyla bağlantılı şekilde İç Anadolu illerine yaygınlaştırılması öne çıkan düşünce oldu. Süreç Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından koordine ediliyor.
Projede en önemli unsurun lojistik olduğu ve Türkiye’nin uzun süredir gündeminde tuttuğu OSB’lerin limanlara bağlanması ve Akdeniz-Karadeniz hattında Mersin ve Samsun’un demiryolu ile bağlanması projesinin de bu kapsamda değerlendirildiği kaydedildi. İstanbul ve çevresindeki sanayinin mümkün olanların taşınması, yeni kurulacakların da deprem riski görece düşük Ankara-Mersin arasında kalan bölgeye yoğunlaştırılması planlanıyor. Yapılacak çalışmalar, ulaştırma- lojistik başta olmak üzere, sanayi alanları ve sosyal planlamaların İstanbul ve diğer deprem riski altındaki sanayicilerin taşınabileceği bir ortamı sağlamayı da öngören bir bakışla entegre edilecek.
Planlanan havza, sanayi kültürünün de olduğu Ankara, Konya, Eskişehir, Afyonkarahisar, Mersin, Karaman, Nevşehir, Kırşehir hatta Yozgat gibi geniş bir alanı kapsıyor. Hali hazırda bu bölgenin büyük bölümünde demiryolu ulaşımı bulunuyor. Ayrıca Ankara merkezli olarak hızlı tren yatırımları da devam ediyor.
Bu havzaya yönelik projelerin aynı zamanda sanayi alanları, kentsel ve arazi-arsa rantı da oluşturacak olması nedeniyle finansman ve oluşacak bu rantın yönetiminin de dikkate alınması gerekeceği kaydediliyor. Marmara bölgesinde İstanbul ve yakın çevresindeki fay hatlarında yıkıma yol açabilecek şiddette bir deprem olma olasılığı yanında çok yüksek nüfus yoğunluğu bulunması nedeniyle, can kaybı yanında, ülke üretim gücü ve sermayesinin önemli bir kısmının da risk altında olduğu vurgulanıyor.