Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan başkanlığında ilk toplantısını yaptı. Bakan Işıkhan toplantının açılışında yaptığı konuşmada asgari ücretin bir sosyal politika aracı olduğunu belirtirken, bunun ücretlerin en alt sınırı olduğunu söyledi. Bakan Işıkhan, hem ekonomiyi büyütecek, hem işvereni hem de işçiyi koruyacak bir asgari ücret belirlemek istediklerini bildirdi. İşveren adına katılan TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol ile işçi temsilcisi TÜRK-İŞ Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, gelir vergisi dilimlerinde düzeltme istedi.
Çalışanların bugüne kadar enflasyona ezdirilmediğini belirten Işıkhan, “Geçen yıl satın alma güçlerini ve yaşam standartlarını korumak adına yıl ortasında ikinci kez artırdık. 2023 başında yüzde 55, Temmuz ‘a yüzde 34 artırıldı. TÜ- FE artış beklentisi yüzde 65 dikkate alındığında enflasyonun oldukça üzerinde artış gerçekleştirildi. 1 yılda yüzde 100 üzerinde zamla enflasyona ezdirmeme iradesi gösterdik. Tahribata karşı koruduk, refah artışından da pay vermiş olduk. Hayata geçirdiğimiz diğer uygulama da 2023 6 aylık dönemi için aylık 400 liralık desteği ikinci 6 ay için 500 liraya çıkardık” dedi.
İkinci toplantıda rakam ihtimali
Vedat Işıkhan, 2024 için geçerli olacak asgari ücretin de sosyal diyalog ve istişare yoluyla, ekonomiyi büyütecek, çalışanı enflasyona ezdirmeyecek makul noktada belirlenmesi için çalışacaklarını anlattı. Asgari ücretin 2002 yılından bu yana nominal 61 kat, reel olarak 3 katına çıktığını dile getiren Vedat Işıkhan, geçen yıl enflasyonun oldukça üzerinde artış gerçekleştirildiğini anlattı. EKONOMİ’nin edindiği bilgilere göre ilk toplantıyla birlikte, sürecin önceki yıllara kıyasla daha kısa sürede tamamlanması eğilimi ortaya çıktı. Hatta ikinci toplantı için karar verilen 18 Aralık günü tarafların ücret önerisi vermesi ihtimali de bulunuyor. EKONOMİ’nin bu konudaki sorusunu yanıtlayan TÜRK-İŞ heyetine başkanlık eden Genel Mali Sekreter Ramazan Ağar, “Pazartesi bir teklif gelirse uzlaşabilirsek uzlaşırız, uzlaşma olmazsa tutumuz belli” dedi. Ağar, toplantı sonunda yaptığı açıklamada ise “TÜRK-İŞ olarak ücret söyleme şansımız yok. Söylersek, bağlanır kalırız, bu noktada kalır. Teklif ücreti veren taraftan, işveren tarafından ücret gelecek ki değerlendirme yapacağız. Şu an ücret söylemenin anlamı yok” dedi.
“Sürdürülebilir ve dengeli bir rakam için masada olacağız”
TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol, komisyon toplantısının tüm taraflar için fayda sağlayacak bir kararla tamamlanmasını temenni etti. Devlet, işçi ve işveren ortak mutabakatıyla geçen yılın ortasında ara dönem artışı yapıldığını hatırlatan Akkol, “Bütün imkanlarımızı zorlayarak masadaydık. İçinde bulunduğumuz süreçte de çalışma arkadaşlarımız ve işletmelerin beklentilerini dikkate alan sürdürülebilir ve dengeli rakam için masada olacağız” dedi. İşletmeleri ayakta tutacak devamlılığın sağlanmasının önemine işaret eden Akkol, ücretlerin asgari ücret kadar kısmının vergi dışı bırakılmasını tarihi bir adım olarak nitelendirdi. Akkol, “Kritik bir dengeyi ifade ediyoruz. İşçi olmadan işveren olmaz, işveren olmadan işçi olmaz. Devlet olmadan bunların hiçbiri olmaz. Desteklerin büyüklüğüne bakılmadan tüm işyerlerini kapsayacak şekilde hayata geçirilmesinin kritik olduğunu düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
“İşçi ve emekli enflasyonuyla TÜİK enflasyonu uyumsuz”
TÜRK-İŞ Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, çalışanların geçim şartlarının göz önünde bulundurulmasının Anayasal hüküm olduğunu bildirdi. Bunun bir pazarlık ücreti olmadığını, zorunlu ihtiyaçları karşılayacak bir ücret olduğunu ifade eden Ağar, toplantı sürecinde işçilerin; karayolu, hastane, enerji ve AVM çalışanı asgari ücretliler tarafından temsil edileceğini söyledi. Ağar, vergide adalet sağlamaya yönelik başlatılan adımların devam etmediğini, ücret vergi tarife oranlarının düşük kaldığını anlattı. İşçi, memur, emeklinin yaşadığı enflasyon ile açıklanan enflasyon arasında büyük uyumsuzluk olduğunu belirten Ramazan Ağar, “Aylardır açlık sınırının altında, günlük net asgari ücret 380 liradır. İşçi ve ailesi hangi zorunlu ihtiyacını karşılayabilecektir. Ekonomideki olumsuzlukların bedeli işçiler değildir. İşgücü maliyeti de son yıllarda geriliyor zaten. Ücretli çalışanların sayısı yükselmesine rağmen milli gelir payı düşüyor” dedi. Ağar, sosyal tarafların ücret politikasını değil gelir politikasını gözden geçirmesi gerektiğini dile getiren Ağar, refahın adil paylaşımının gereğinin yapılmasını istedi.