CANAN SAKARYA / ANKARA
TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülen Türkiye Varlık Fonu (TVF) 2023 Yılı Denetim raporlarına 170 sayfalık muhalefet şerhi hazırlayan CHP, Fon ile Cumhurbaşkanlığı makamı arasındaki ilişkinin bir an önce sonlandırılması gerektiğini, fon bünyesindeki kuruluşların kamu hesapları ve bütçe dışında tutulmasının bütçe açığını perdeleme işlevi gördüğünü belirtti.
TBMM Plan Bütçe Komisyonu CHP Grup Sözcüsü İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, TVF’nin 2023 yılı denetim raporuna ilişkin yaptığı değerlendirmede fon büyüklüğünün 2023 yılı itibarıyla 9.3 trilyon liraya, dolar bazında ise 318 milyar dolara ulaştığını, bu rakamın Türkiye’nin GSYH’sinin yüzde 36’sına denk düşen bir büyüklüğe işaret ettiğini belirtti.
Ülke ekonomisinin yönetimi ve kamu iktisadi işletmeciliğinde yepyeni paralel bir yapılanmanın söz konusu olduğunu kaydeden Türeli, “TVF ve şirketlerinin Sayıştay denetimi dışında tutulmasının yanı sıra ihale mevzuatından personel rejimine, rekabet kanunundan SPK mevzuatına, vergi-resim-harç muafiyetinden taşıt kullanmaya kadar 30 farklı alanda muafiyete sahip. Bu kadar çok sayıda kanunu ilgilendiren muafiyetin varlığı TVF’nin fazlasıyla özerk ve kendi başına buyruk bir yapı olmasını getiriyor. Resmen ikinci bir Hazine yarattılar. Denetimsizlikte ısrarlılar” değerlendirmesi yaptı.
Türel, sermayesiz-varlıksız TVF’nin, kurulduğu 2016 yılından bu yana bir tasarım hatası olduğunu belirterek, “Ülke ekonomisinin yönetimi ve kamu iktisadi işletmeciliğinde yepyeni paralel bir yapılanmaya işaret etmektedir. Böylesi bir yapılanmaya sahip olan Türkiye Varlık Fonu’nun bir an önce tasfiye edilmesi gereği bulunmaktadır” dedi.
“Ciddi bir kamusal denetim yok”
TVF’nin ciddi bir kamusal bir denetime tabi olmadığını denetimin sadece finansal raporların incelenmesi ile sınırlı olduğunu kaydeden Türeli, fonun yapısı ve işleyişine, yapılan işlemlerin hukuka uygunluğuna, yerindeliğine, gerekliliğine ve ekonomik amaç ve hedeflere uygunluğuna ilişkin bir denetimin söz konusu olmadığını ifade etti. Türeli, denetim raporlarının incelenmesi sırasında başta Devlet Denetleme Kurulu Başkanı olmak üzere çok sayıda Cumhurbaşkanlığı üst düzey personelinin ve Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu üyelerinden bazılarının aynı zamanda Türkiye Varlık Fonu bünyesinde bulunan şirketlerde yönetim kurulu üyesi olarak da görev yaptıklarının tespit edildiğini belirtti.
■ TVF tarafından kurulan 10 şirketten 4’ü zarar ediyor
Türeli, denetim raporlarında öne çıkan bazı tespitleri şöyle sıraladı:
- TVF bünyesinde BOTAŞ ve PTT gibi kuruluşların yanı sıra TVF tarafından kurulan 10 şirketten 4’ü ve 1 adet alt fon zarar etmektedir. Denetim elemanları TVF bünyesinde kurulan 10 şirketten 4 adedinin ve 1 alt fonun zararlarının nedenini araştırmamış ve detaylı değerlendirme yapmamışlardır.
- TVF’nin ilk başkanının tutukluluğuna sebebiyet veren olaylar ve bununla ilgili değerlendirmeler denetim raporlarında yer almamıştır.
- Türk Telekom’un yüzde 55’inin satın alınmasında kullanılan 11 bankadan toplam 1 milyar 581 milyon 760 bin ABD Doları tutarında kredi nedeniyle karşı karşıya bulunulan kur riski konusunda herhangi bir değerlendirmeye yer verilmemiştir.
- TVF herhangi bir izine ve onaya bağlı olmadan ulusal ve uluslararası piyasalarda kendi başına borçlanabiliyor. Ayrıca, finansman sağlanırken TVF portföyü üzerinde teminat, rehin, kefalet ve ipotek tesis edilebiliyor. Bu yetkilerin içerdiği sakıncalar bir yana TVF’nin borçlanma piyasalarında paralel bir hazine gibi davranması borçlanma açısından dışlama (crowding out) problemini gündeme getirebilecektir. Bu hususlara ilişkin olarak yapılmış değerlendirmelere denetim raporunda yer verilmemiştir.
- TVF’nin kamu bankalarının sermayelerini güçlendirme hamlelerinin iktidarın kamu bankalarını düşük faizle kredi vermeye zorlama ve hesapsız ve verimsiz kredi hacmi genişlemesine sebep olan hamleleriyle birlikte değerlendirmek gerekir. Özel Tertip Devlet İç Borçlanma Senedi ihracı ile eskiden Hazine, kamu bankaları, Merkez Bankası üçgeninde yapılan işlemlerin, şimdi TVF’ye bağlı kurulan Piyasa İstikrar ve Denge Alt Fonu aracılığıyla yürütülmesinin nedeni anlaşılamamaktadır. Başka bir ifadeyle TVF’ye bağlı bir alt fon Hazine’nin olanaklarını kullanmak suretiyle, kamu bankalarının yapısının güçlendirilmesi işleminde aracılık rolünü üstlenmiştir. TVF sermayelerini güçlendirmek amacıyla destekte bulunduğu kamu bankalarından değişik faiz oranlarında (hatta bazıları için yüzde 0,00 faizle) kredi kullanarak Hazine’ye olan borcunu itfa etmesi pek rastlanabilir bir örnek teşkil etmemektedir. Söz konusu denetim raporunda bu konuda da herhangi bir değerlendirmeye yer verilmemiştir.
- Türkiye’nin GSYH’sinin yüzde 36’sına denk düşen bir büyüklüğün mali pozisyonunun gerilemesi, borçlanma ile finanse edilmesi ve bunun yapılabilmesi için koşullu (Hazine) garantilerin verilmesi bir mali zorluk yaşanması durumunda Türkiye Cumhuriyeti Hazinesinin ödeme gücünü ciddi risklere maruz bırakabilecektir.