HÜSEYİN GÖKÇE
Avrupa Birliği’nin Türkiye ile ilgili İlerleme Raporunun ‘çevre’ başlığında Türkiye’ye yönelik önemli uyarılar geldi. Raporda Türkiye’nin emisyon azaltma hedefi, çevre kirliliğine yönelik yaptırımlar ve asbest konusunda uyarılar dikkat çekti. Ayrıca Türkiye’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Vergisi’ne yönelik çalışmaları yetersiz bulundu. CHP PM üyeliğine seçilen Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Baran Bozoğlu, İlerleme Raporu’nun çevre ile ilgili bölümünü EKONOMİ’ye değerlendirdi.
Raporda mevzuatın hazırlanmış olmakla birlikte uygulama ve yaptırım olmadığının belirtildiğini kaydeden Bozoğlu, bu kapsamda öncelikle Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yeniden yapılandırılması gerektiğini bildirdi. Şehircilik kısmı ayrılarak Bakanlığın Çevre ve İklim Değişikliği Bakanlığı haline getirilmesini öneren Baran Bozoğlu, çevre kirliliğinin kontrolüne yönelik denetimlerin de artırılmasını istedi.
Milyonlarca ton deprem atığının yönetilemediğini, bunun da uluslararası raporlara yansıdığını dile getiren Bozoğlu, işçi sağlığı önlemleri alınmadığı gibi, tehlikeli atık yönetim sürecinin de uygulanmadığını ifade etti. Bozoğlu, bu kontrolsüzlüğün doğal afeti binlerce yıl sürecek yapan afete dönüşme riski getirdiğini aktardı. Raporda, su yönetimi, kuraklık planları gibi konularda uygulama ve yaptırım eksikliğine değinildiğinin altını çizen Baran Bozoğlu, acilen Su Kanunu çalışması gerektiğini vurguladı.
“Çevre Ajansı gelir kapısı haline geldi”
Çevre Ajansı’nın faaliyetlerine de değinen Baran Bozoğlu, normalde denetim, izin, lisans süreçlerini belirlemesi gereken kurumun, Sıfır Atık düzenlemesi kapsamında cezaları takip eden, gelir kapısı oluşturan siyasi bir yapıya dönüştüğünü belirtti. AB’den alınan milyonlarca Euro destekle oluşturulan yapının başka bir alana evrildiğini bildiren Bozoğlu, çevre ile ilgili birçok düzenlemenin de sürekli ertelendiğini hatırlattı. Baran Bozoğlu, AB’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenlemesi gibi alanlarda uyum sağlanamadığı yönünde uyarılarda bulunduğunu, bunun önümüzdeki süreçte Türk sanayisi açısından tehlikeli unsurlar içerdiğini ifade etti.
AB’nin Çevre Faslı ile ilgili bulguları
■ Türkiye, AB’nin ÇED ve Stratejik Çevresel Değerlendirme Direktiflerine uyumlu.
■ Türkiye Sınırı Aşan Çevresel Etki Değerlendirme ile ilişkili 1991’deki yayımlanan Espoo Sözleşmesine ve bilgiye erişim ve halkın kararlara katılım sürecine dair oluşturulan Arhuss sözleşmesine taraf olmadı.
■ Hava kalitesi ve solunabilir hava konusunda AB mevzuatı ile henüz uyum sağlanamadı, hava kirliliği sorunu yaşanıyor.
■ Atık yönetimi planlarının yerel ve bölgesel ölçekte uygulaması yetersiz.
■ AB Gemi Geri Dönüşüm Yönetmeliği kabul edilmedi, 2 geri dönüşüm tesisi AB gemi geri dönüşüm listesinden çıkarıldı.
■ Deprem atıkları (molozlar vb.) asbest içeriği de dahil olmak üzere döküldüğü alanlarda ekosistemi kirletiyor.
■ Su yönetiminde mevzuata uyum iyi olmakla birlikte uygulama ve yaptırım oldukça zayıf.
■ Kuraklık yönetim planı ve yer altı suyu yönetim planı hazırlıkları henüz başlangıç seviyesinde.
■ AB’nin denizcilik stratejisine uyum henüz başlamadı.
■ Korunan alanların, doğal alanların, sulak alanların ve tarım alanlarının madene açılması düzenlemesiyle bu konularda AB’ye uyum sağlanmadı.
■ Kimyasallar konusunda mevzuat bazında ilerleme kaydedildi ancak uygulama ve yaptırımda zayıf kalındı.
■ Türkiye’nin iklim değişikliğine yönelik emisyon hedefleri Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerine uyumlu değil.
■ Türkiye “yakıt kalitesi direktifi” ne uyum sağlamadı.
■ Karbon Yakalama ve Depolama Direktifine uyum sağlanmadı.