Güldağ: Ortadoğu yangın yeri. Bu vahşetin nedeni ne dersen, bende yanıtı yok. Neden şimdi? Hamas’ın saldırısı için İsrail gazetesi Haaretz’de, “kendilerini korumak için terörizm olarak adlandırılan yöntemlerden başka bir şey kalmadığı” yazıldı.
Ağaoğlu: İnsani yönü çok üzücü. Burada taraf değilim, bitarafım. 11 Eylül ABD için neyse Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısı İsrail için o oldu.
Güldağ: Teori çok. Gazze’yi ihlâk ederek, toprakları yerleşimcilere açmak için saldırıya İsrail tarafından izin verildi ya da ihale edildi açıklamaları çok inandırıcı gelmiyor.
Ağaoğlu: İster istihbarat zafiyeti, isterse bilerek olsun fark etmiyor. Amerika 11 Eylül’den sonra hem Irak’a hem Afganistan’a rahatlıkla girdi. Benzer bir durum İsrail için de söz konusu olur mu, endişem var.
Güldağ: Komplo teorilerine çok prim vermiyorum. İsrail’in sanki her şeye kadirmiş gibi gösterilmesi de doğru değil. Ya da Hamas’ın hiç iradesi yokmuş gibi yapılan anlatımlar da. Her ikisi de bizi gerçeklikten koparıyor. Gergin bir zemin vardı zaten. Gazze’de koşulların ağırlaştığından çok şikâyet vardı. Hatta başka radikal gruplarla Hamas arasında rekabet başlamıştı. İsrail’de ise, Netenyahu’ya karşı istihbarat biriminin, ordunun bir bölümünün de cephe aldığı bir tür devlet krizi yaşanıyordu. Görmezden gelemeyiz.
Ağaoğlu: Umuyorum ki sınırlı kalacak. Ama İran’la bağlantısı kurulmaya çalışılıyor. Bulunamaması, bulunamayacağı anlamına gelmiyor. İsrail de bu kargaşanın arkasında gitti Şam Havaalanı’nı bombaladı.
Güldağ: Uçak gemilerinin Doğu Akdeniz’e gelmesi, Hürmüz’ü, Basra Körfezi’ni ablukaya almamasına bakarsan şimdilik İran’ın vurulması devre dışı. Ancak İran’ın bölgede, deyim yerindeyse epey bir vekil gücü olduğu biliniyor. Lübnan’da Hizbullah, Suriye ve Irak’ta da…
Ağaoğlu: İran’ın tam da ABD ile anlaşıp, kontrol altındaki rezervin serbest bırakılacağı zamana operasyonu denk getirmesini anlamam.
Güldağ: Peki, Suudi Arabistan ile ABD arasında görüşmelerin yürütüldüğü, olası anlaşmada; Suudi Arabistan’ın İsrail’i devlet olarak tanımasının, karşılığında nükleer program ve gelişmiş silahlar için ABD’den destek alması olduğu bir zamanda harekâtın olmasını anlar mısın? Anlaşma rafa kalktı.
Ağaoğlu: Zaten petrol fiyatlarındaki artış bunun yansıması.
Güldağ: Torpillenen anlaşmaya göre, petrol fiyatı yüksek olursa, Suudi’ler üretimi artıracaktı.
Ağaoğlu: Bizi de; a) Petrol fiyatları üzerinden etkiliyor, b) Doğu Akdeniz’deki ticaret yollarının değişmesine yol açıyor. Navlun yükseliyor, sigortalama zorlaşıyor. İyi tarafı iki tarafa da eşit mesafede durmaya çalışıyoruz. Ukrayna-Rusya savaşında da yaptık. Atatürk’ün ‘yurtta sulh cihanda sulh’ sözüne uygun hareket ediyoruz gibi şimdilik.
Güldağ: Çiçero’nun, Roma hukukunun köşe taşı olan ‘Cui bono?’ yani ‘Kimin işine yarıyor?’ sorusunu sormamız lazım. Türkiye’nin, Mısır’ın, Suudi Arabistan’ın işine yaramadığı görülüyor. Hatta biz, İsrail ile gerginliği azaltmanın ötesinde, bölgesel işbirliğini konuşur hale gelmiştik ki, bu hadise işi baltaladı. Ters ayakta yakalandık. Dışarıda para bulma işimiz zorlaşacak. İçeride üretime yeterli destek vermediğimiz için kanallar tıkanıyor. Tedarik zinciri zorlanmaya başladı. İmalatı finansman olarak destekleyemeyince, doğru ihracatı da destekleyemiyoruz. Konkordatolar gelirse şaşırmayalım. Para ve ekonomi politikasında doğru yönde adımlar atarken, bir yandan da bunalacağımız bir sürece girdik. Bu kritik süreçte, Türkiye’nin bir barış yapıcı, ara bulucu olması çok önemli olur.
Petrol, altın ve Amerikan 10 yıllıkları, finansal piyasalar için çok kritik bir süreçte…
Güldağ: Petrol fiyatlarında beklentin nedir?
Ağaoğlu: Petrolle ilgili belirsizlik doğru fiyatlanmıyor, tedbir fiyatlaması bu. Gerçek fiyatlama Hürmüz Boğazı’nın kapatılması durumu olursa ortaya çıkar. 100 doların üzerine rahat çıkarız. 120-140 dolara da çok şaşırmam. Hürmüz Boğazı ciddi petrol akışının olduğu bir bölge. Diğer yanda, ABD 13 milyon varillik günlük petrol üretimiyle rekor kırdı, en büyük petrol üreticisi. Brent petrolde 88.10 kritik bir seviye.
Güldağ: Altın ve gümüşte ne bekliyorsun?
Ağaoğlu: Altın tarafında önce Amerika’daki faizlerin yüksek kalacağı düşüncesiyle ciddi altın satışı oldu. 1.947’den 1.810’a kadar geri geldi. Oralardayken, İsrail-Hamas işi patladı. Altında 1.835 ile 1.844 dolar arasında bir boşluk var. Boşluklu yükselişler böyle bir durumda ortaya çıkar. Ya korkunun ya aç gözlülüğün çok arttığı dönemlerde ortaya çıkan şeylerdir bunlar. Burada korkunun etkisiyle bir boşluk oluştu. Cuma günü büyük bir hareket geldi. 1.925-35 bölgesi önemli. Orası aşılmaz diye düşünüyorum. Boşluk da barış çalışmaları belli başarıya ulaştığında geri çekilecektir.
Güldağ: Neden?
Ağaoğlu: Çünkü altının yukarı çıktığı dönemlerde Amerikan 10 yıllık tahvilleri de ikinci güvenli liman olarak algılandı. Mesela kriptolar herhangi bir güvenli liman görevi görmediler bu savaş döneminde. Petrol yukarı çıktığında aynı şekilde finansal piyasalarda da Amerikan 10 yıllıkları bir anda revaçta oldu. 4,62’lerde şu anda burası önemli bir eşik. Bu hafta içinde 4,88 gördük. Burası finansal piyasalar için kritik.
Güldağ: ABD tahvilleri ne sinyal veriyor?
Ağaoğlu: Yukarı gidecek diyor…
Güldağ: 5’in üzerinde çıkma ihtimali var mı?
Ağaoğlu: Böyle bir ihtimal belirdi. Eskiden bu ihtimal çok düşüktü. 5 yıllıklar 4,63’lerde. 10 yıllıkların 5’in üzerinde çıkması herkesin işini zorlaştıracak. Küresel finansal piyasalardaki maliyetin artması anlamına geliyor. Altın ve gümüş için en büyük tehdit oradan gelecek. Ukrayna tarafında benzer bir problem var. ABD desteğe devam ediyor. Bu da olayın kabarması, uzaması anlamına geliyor. Türkiye’nin bu dengeleri yürütmesi giderek zorlaşıyor. Göründüğü kadarıyla çoklu cephede savaşıyor olacağız.
Borsada uzun düzeltme dönemi…
Güldağ: Borsa’da kredili işlemler meselesi sıkıntı yaratmış gibi göründü.
Ağaoğlu: Borsada dolar bazında 3,20 dolara hedeflemiştim. Oraya bir yaklaşıyoruz bir geri dönüyoruz,
Güldağ: Aşar mıyız?
Ağaoğlu: Aşmamız çok zor. İkna etmek lazım. Bank of America, Türkiye toplantısından çıkan notlar her yerde paylaşıldı. Henüz ikna edememiş durumdayız. Bakan Şimşek, ‘artık TL’nin hızlı ve aşırı değer kaybetmeyeceği bölgeye geldik diyor’ ama buna ikna olmak için dışardan fon gelmesi, onun için de özellikle içerdeki yatırımcıların buna ikna olması gerekiyor. Anlaşılan daha zaman var. O zaman da yeni bir kaynağın Türkiye’nin içinden borsaya akması zorlaşıyor. Seçimden bu yana dolar bazında da yüzde 51 civarında değer artışı var Borsa’da. Bunun hiç mi kâr realizasyonu olmayacak? Mutlaka olacak. Düzeltme döneminde olduğumuzu düşünüyorum. Bu düzeltme de kalıcı, uzun tarafta olacak. Nominal yeni zirveler görsek bile, dolar bazında 3,20’nin aşılması pek mümkün görünmüyor.
Güldağ: O zaman yatırımcı ne yapsın?
Ağaoğlu: Bireysel yatırımcı tüyo ile hareket etmekte dikkatli olsun. Ana kâğıtlar değer kaybetmeye başlayınca tali kâğıtlar daha hızlı değer kaybeder. Kurda kuşa yem olmayın. Borsada açığa hisse senedi alanların fonlama maliyetlerinin artması kaçınılmaz.
IMF’nin ne kur, ne diğer tahmini inandırıcı
Güldağ: IMF’nin ziyareti ve raporu epey tartışıldı. Hem 120 liraya kadar çıkan dolar kuru tahmini bakımından hem de tavsiyeleri bakımından…
Ağaoğlu: IMF görüşmesi 4’üncü madde kapsamında rutin bir iş. Tavsiyelerinde ise bilmediğimiz bir şey yok. IMF, 7 yıl içinde Türkiye’nin gayri safi milli hasılasını ikiye katlayacağını, kişi başına 17 bin dolara çıkacağını söylüyor. Bana ulaşılabilir gelmedi. IMF’nin kur tahmini doğru diyeceksek, öteki tahminlerine de doğru demek gerekmez mi? Ben sağlıklı olduğuna pek inanmıyorum.
Güldağ: Kıpırdanma var ama kur halen yatay seyrediyor. Bankalara ‘kotasyonlarınız şunun üzerinde olmasın’ denildiğini de duyuyoruz. Fakat KKM’de ciddi iniş oldu ilk kez.
Ağaoğlu: Orada TL’ye yüzde 50 hedef verildi ve bankalar faizleri yükseltti. Yüzde 45 faiz veriliyor KKM’den dönene. Normalden de öte teşvik edici ve cazip hale geldi. Eh, demek ki makul faiz seviyesine geliyoruz. Gelecek enflasyon beklentisine az çok yakın bir kabul edilebilir bir makul faiz dönemine geliyoruz. Doğrudan TL’ye de 40-42 teklif ediliyor.
Güldağ: 26’sında PPK var…
Ağaoğlu: Tahminime göre bu PPK’da bir 5 puan, yılsonunda da bir 5 puan, 40 puanlık bir faiz seviyesi ile bu yılı bitirecek olursak önümüzdeki yıl da kademeli azalışın makul bir seyir izlemesi ihtimali artacaktır. Yok, faizde ertelersek KKM kolay kolay erimez.