BURCU GÖKSÜZOĞLU
■ Merkez Bankası eylül enflasyon rakamının ardından 26 Ekim’deki PPK’da ne yapar?
Merkez Bankası son 2 PPK toplantısında enflasyonla mücadeleye öne almış durumda. Faiz artırımlarını daha yüksek montanlı yapmaya başladı. Enflasyonla mücadele için ne kadar sıkılaştırma gerekiyorsa o kadar sıkılaştırma yapılır mesajı verdi. Aylık 4,75 enflasyon, Merkez Bankası’nın OVP’de ortaya konulan hedefi gerçekleştirebilmesi için yeterli bir sinyal değil. Bir miktar daha sıkılaşmaya ihtiyaç var. Yabancı yatırım bankalarının son dönemdeki raporlarında Türkiye’de pozitif reel faize geçileceğine yönelik olarak yaptıkları imaları da dikkate aldığımızda ekimdeki PPK toplantısında bir faiz artırım kararı daha gelebileceğini düşünebiliriz. Bir öncekine yakın oranda bir artırım yapılması söz konusu olabilir.
■ Mevduat faizlerinde yükselişin borsaya etkisini görecek miyiz?
Son yapılan faiz artırımından sonra kredi faizleri otomatik olarak arttı. Ama mevduat faizlerinde genele yaygın bir yükseliş olmadı. Merkez Bankası’nın faiz artırmaya devam etmesi halinde önümüzdeki günlerde mevduat oranlarının artacağını tahmin edebiliriz. Borsaya son dönemde büyük teveccühün olmasının arkasında yatan en büyük unsurlardan bir tanesi yatırımcılar için reel getiri üretebilecek finansal enstrüman eksikliğiydi. Şimdi yavaş yavaş faizin artıyor olması hisse senedine yatırım yapan yatırımcılar için de bu konuda bir alternatif yaratıyor. Dolayısıyla hisse senedine gelen yatırımcı sayısında sırf bu parametre nedeniyle bir miktar azalması beklenebilir.
YABANCININ İLGİSİ POZİTİF PARAMETRE
■ Borsada yılsonu hedef ne?
Faiz oranlarındaki yükseliş hisse senedini olumsuz etkiliyor. Bunun bir örneğini Amerika’da şu sıra görüyoruz, ABD’de faizler yüzde 5,5’e çıktı, endeksler geri çekiliyor. Bu etki benzer bir şekilde bizde de önümüzdeki günlerde olmaya başlayacak ama ABD’de olmayan başka bir şey şimdi bizde devreye girebilir. Bu da yabancı yatırımcı. Türkiye ile ilgili kredi derecelendirme kuruluşlarının olumluya dönen bakış açıları, yabancı yatırım bankalarının ve yabancı fonların Türkiye’ye olan ilgisinin artması apayrı bir pencereyi Türkiye için açacak nitelikte. Dolayısıyla faiz artışları gibi negatif bir parametreye karşın yabancının Türkiye’ye yeniden ilgi duyması gibi pozitif bir parametre var. Hangisi daha etkili olacak göreceğiz. OVP’de yazılan hedefleri Türkiye adım adım yerine getirdiği takdirde yabancı ilgisi daha etkili olur. Ama şunu unutmamak lazım. Yabancıların ilgi duydukları hisse senetleri ve şirketlerle, bireysel yerli yatırımcının ilgi duyduğu hisse senetleri birbirinden farklı. Eğer önümüzdeki dönemde bu etkenler arasında bir denge mücadelesi olacaksa şirket değerlemeleri üzerinde de bir farklılığının olduğunu gözlemleriz. Bu da Türkiye’nin blue chip diyebileceğimiz şirketlerine yabancı yatırımcının ilgisinin olacağı, buraya daha fazla para akışı olacağı anlamına gelir. Yani yabancı ilgisi geçmiş döneme göre çok daha büyük şirketlere yönelik tezahür edebilir.
■ Fed faiz artırımlarına devam mesajı veriyor. Yabancı beklentisini değiştirir mi?
Yurt dışındaki konjonktür sadece Türkiye için değil, bütün gelişmekte olan ülkeler ve fon ihtiyacı duyan tüm kesimler için zorluk arz ediyor. Fed’in Kasım ayındaki toplantısında faiz arttırma olasılığı sıfır değil. Ama Türkiye’nin şansı şu, son dönemde bu pazardan kaynak hiç almamıştı. Daha çok geri ödeme yapmıştı. Dolayısıyla bu kanalın en azından açılıyor olması buradan Türkiye’ye bir miktar kaynak girmesini sağlıyor olacak ama bu kaynak dünyadaki ekonomik koşullar nedeniyle çok bol ve rahat olmayacak.
■ Hangi faiz ve kur seviyesinden yabancı borsaya ve tahvile gelir?
TL’de ‘carry trade’ in yeniden mümkün olabileceğini söyleyen bir yatırım bankası oldu biliyorsunuz. Carry trade dediğiniz zaman diyelim ki bir yabancı bugün 1 milyon dolar yatırdığında ve bir yıl sonra bunu alıp gittiğinde Amerika’da kazanabileceği faizden daha fazlasını kazanabileceği bir ortamı arıyor. ABD’de faiz şu an yüzde 5,5. 1 milyon dolar yatıran bir yatırımcı hiç risk almadan orada 55 bin dolar kazanabiliyor. Dolayısıyla Türkiye’ye geldiği zaman carry trade yapacaksa o zaman bu 55 bin dolardan daha fazla para kazanabileceği ve risk içermeyen enstrümanları arayacaktır. O nedenle Türk lirasının daha stabil olduğu ama Türk lirası faizinin anlamlı bir şekilde yüksek olduğu bir getiriye ihtiyaç var. Bu da Türkiye’de bir reel faiz politikasının uygulanmasını gerektiriyor.
ATILAN ADIMLAR ENFLASYONUN İNDİRİLEBİLECEĞİ GÜVENİNİ VERİYOR
■ Eylül ayı enflasyon rakamını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aylık enflasyon neredeyse yarı yarıya azalmış durumda. Bu sevindirici ama diğer taraftan yüzde 4,75 tek başına oldukça büyük bir rakam. Ekonomi yönetiminin OVP’de verdiği yol haritasına baktığımız zaman enflasyonda çok hızlı bir şekilde düşüş öngörülmemişti. Türkiye’de enflasyonu tedrici olarak aşağıya doğru adım adım indireceğiz. Bu yönde hem para politikasında hem de makroihtiyati tedbirler alanında adımlar atılıyor. Bu adımlar enflasyonun indirilebileceği ve OVP’de verilen hedeflere yakınsayabileceği konusunda güven veriyor. Fitch ve S&P Türkiye’nin not görünümünü iyileştirdi. Yakın geçmişte görmediğimiz kadar yabancı yatırım bankası Türkiye ile ilgili rapor yazdı. Yabancı yatırımcılar ve makroekonomiyi bilen ekonomistler gözünden bakıldığında bir şeyler kademe kademe düzeliyor. O nedenle doğru bir yoldayız. Önümüzdeki dönemde de enflasyonun kademeli olarak aşağıya geldiğini gözlemliyor olacağız.
PORTFÖY YÖNETİM ŞİRKETLERİNCE YÖNETİLEN PORTFÖY 100 MİLYAR DOLARA YAKLAŞTI
■ Yatırım fonlarının enflasyon karşısında bu dönem performansı ne oldu? Yıl sonunda ne beklemeliyiz?
Türkiye’de çok hızlı bir şekilde finansal enstrümanlara ilişkin algı değişikliği yaşandı. Mevduatın uzunca süre enflasyonun altında getiri üretmesi sebebiyle yatırımcılar TL mevduattan dövize, altına ve borsaya doğru giderken, ‘bunu biz neden yatırım fonları vasıtasıyla yapmayalım’ diye sordular. Fonlarda yatırım yapılan ürünlerin aktif olarak seçilmesi yatırımcılar için çok büyük bir avantaj oldu. Portföy yönetim şirketlerince yönetilen portföy büyüklüğü 100 milyar dolara yaklaştı. Bu da Türkiye için dolar bazında tarihi en yüksek seviye demek. Hisse senedi yatırımcısının artıyor olması da benzeri ürünlerin yatırım fonlarındaki talebini önemli ölçüde arttırdı. Ben bunu çok anlamlı buluyorum çünkü borsadaki şirket sayısı artık az değil. 600’e yakın şirket işlem görüyor. Bunların içerisinde hangilerinin finansal performanslarının başarılı olacağını, hangisinin kurumsal iletişim ya da kurumsal yönetim ilkelerine uygun olarak yönetildiğinin takibi, bireysel yatırımcılar için çok kolay değil. Bunun da yine yönetimini yatırım fonlarına bırakmak, uzmanlardan burada destek almak oradaki olası riskleri de tamamen önüne geçen ya da çok büyük oranda azaltan bir olgu. Dolayısıyla yatırım fonlarına ilgi bugün çok yüksek. Yarın daha da yüksek olacağını söyleyebiliriz.