İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, 3 aya kadar vadeli TL mevduat faiz oranlarının yüzde 50’yi aştığını ve böylece tasarruf sahibine üç aylık süreçte kur ve enflasyon artışı üzerinde TL cinsi reel getiri sağlanabildiğini vurgulayarak “Kur korumalı mevduat dönemi aslında bitti. O düşük faiz politikasının bir ürünüydü ve artık ihtiyaç kalmadı” diye konuştu.
Koç Üniversitesi ve TÜSİAD ortaklığı ile oluşturulan Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) “Enflasyon Görünümü ve Tahmin Modelleri” konferansına katılan Aran, yaptığı konuşmada KKM ile ilgili daha önce yaptığı açıklamalara işaret ederek şöyle konuştu:
3 aya kadar vadeli mevduat faizi yüzde 50’yi aştı
“KKM ile ilgili son demecim politika faizinin yüzde 17,5 olduğu dönemde ve önceki politikada özendirilen KKM’nin artık özendirilmediği artık yavaş yavaş sona erdirilmeye başlandığı dönemdeydi. O zaman KKM’nin hala en cazip ürün olduğunu ve banka olarak önermeye devam edeceğimizi söylemişti. Gelinen noktada politika faizi yüzde 35 ve bugün muhtemelen daha yüksek bir seviyeyi göreceğiz. Artık müşterilerimize verdiğimiz 92 günlük TL mevduat faizi yüzde 50 ve üzerinde. Müşteriler 92 gün boyunca öngörülebildiğimiz enflasyon ve kur artışının üzerinde mevcut faiz politikasıyla TL olarak reel getiri alabiliyor. O nedenle KKM’nin dönemi aslında bitti. O düşük faiz politikasının bir ürünüydü ve bundan sonraki dönemde TL mevduata biz yüzde 50-53 verebiliyorsak, tasarruf sahibine reel getiriyi TL olarak sunabiliyorsak KKM’ye artık ihtiyaç olmadığını düşünüyorum. KKM’nin de normalleşmeye paralel önümüzdeki dönemde 2024 sonuna kadar eridiğini ve ortadan kalktığını göreceğiz.”
Aran, KKM’nin sosyal maliyetine ilişkin bir soru üzerine ise şunları söyledi: “Kur korumalı mevduatın sosyal maliyeti mi yoksa o dönem izlenen politikanın mı sosyal maliyetinden bahsetmek daha doğru olur? İnat edilen, düşük faiz ile enflasyonu indireceğimiz inancıyla sürdürülen sosyal maliyeti olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla o dönem yüzde 19’dan başlayan politika faizini yüzde 8,5’e indiği yolculukta o dönem yüzde 17 olan enflasyonu yüzde 85’e çıkarmanın sosyal maliyeti vardı. Bu politikayı izliyorsanız, ülkenin iflas etmeden sürdürülebilmesi için KKM ürününü gerektiriyordu. O yüzden sosyal maliyeti olan şey politikanın, KKM ise o politikanın sürdürülebilmesinin bedeli. O maliyetin ete kemiğe bürünmüş haliydi diyebilirim.”
Yüzde 65’e göre zam 2024 enflasyonunu 6 puan artırır
İş Bankası Genel Müdürü Aran, konferansta yaptığı sunumda ise bankacılık sektörünün asli görevini yerine getirebilmesi için öngörülebilir bir ortamın gerektiğini ve bu öngörülebilir ortamda sağlıklı olarak kuru, enflasyonu ve büyümeyi tahminleyebilmeleri gerektiğini vurguladı. Enflasyonun düşük olduğu dönemlerde önümüzdeki 12 ay için yapılan tahminlerin daha sağlıklı yüksek olduğu dönemde ise güç olduğunu söyleyen Aran, yüksek enflasyonun öngörülebilirliğin en büyük düşmanı olduğunu kaydetti. Fiyat istikrarının istikrarlı, sürdürülebilir, yüksek bir büyümeye de katkı verdiğini kaydeden Aran, enflasyonun kontrol altında olduğu dönemde reel kredi hacmi artışının da yüksek düzeylerde seyrettiğini kaydetti. Aran, TL tasarruf oranlarının artmasının da enflasyonla ilişkili olduğunu vurgulayarak 2024 yılı için enflasyon beklentilerine değindi. Merkez Bankası’nın 2024 sonu enflasyonu beklentisinin yüzde 30-42 arasında geniş bir bantta olduğunu söyleyen Aran, ocaktaki işgücü ödemelerine yapılacak zam belirsizliği nedeniyle bu bantın açık olduğunu düşündüklerini belirtti. Aran, yapılan hesaplamalara göre işgücü ödemelerinde 1 puanlık ilave artışın 12 ay sonraki enflasyonu 0.2-0.3 puan civarında etki yaptığını söyleyerek “TCMB’nin beklediği gibi yüzde 30-42 bandında enflasyon olacaksa yılsonu ve yüzde 45 işgücü ödeme zammı olacaksa bu noktada bu zammın beklentiyi değiştirmeyeceğini ama sene sonunda göreceğimiz yüzde 65’lik enflasyon oranında işgücü ödemelerine zam yapılırsa bunun enflasyona 6 puana kadar etki edebileceğini ve TCMB’nin yüzde 42 olarak beklediği enflasyonun da yüzde 48’e çıkabileceğini düşünüyoruz” dedi.