Mehmet KAYA-Şebnem TURHAN
Merkez Bankası’nın son dönemlerin en tartışmalı genel kurulu geride kaldı. Önceki gün tamamlanan genel kurula rağmen dün öğleden sonra yayımlanan bağımsız denetim raporunun yanı sıra kur korumalı mevduat hesabı için ödenen rakamın net olarak bilançoda yazılmaması ile 328 milyar lira gerçekleşmemiş zararın değerleme hesabında gösterilmesi ekonomistler tarafından eleştirildi. Eski Merkez Bankası çalışanı ve Ekonomist Uğur Gürses, KKM faturasının Merkez Bankası bilançosunda diğer giderler kaleminde gösterildiğini belirtirken eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz da KKM konusunda net açıklama yapılmamasını çelişki olarak niteledi. Gürses, Hazine’den yapılan 92.5 milyar lira ile TCMB’nin diğer giderler kaleminde gösterilen 88.9 milyar liralık KKM harcamasıyla birlikte kamunun geçen yıl her 8 dolar için 1 dolar kur farkı ödediğine dikkat çekti.
Gürses, yıllık raporda da KKM kur farkının örtülü biçimde “diğer giderler” kaleminde yer aldığını vurguladı. Gürses, “KKM ödemeleri diğer giderler kaleminde 88.9 milyarlık bir faiz dışı gider diye gösterilmiş. Böylece; geçen yıl Hazine 92.5 milyar, TCMB de 89 milyar lira kur farkı ödeyerek toplamda 181.5 milyar TL ödemiş. 80 milyar dolar seviyesinde KKM mevduatı olduğu ve yaklaşık da 10 milyar dolar kur farkı ödendiği dikkate alındığında kabaca kamu her 8 dolara 1 dolar kur farkı ödedi” diye konuştu.
YUVAM hesabı hakkında da bilgi yok
Yıllık raporda KKM’nin yanı sıra çok övünülen YUVAM hesabı hakkında da bilgi bulunmadığını vurgulayan Gürses, genel kurulla ilgili ikinci sıkıntının ise yayımlanması geciken denetim raporu olduğunu kaydetti. Gürses, 2000’den bu yana bağımsız denetim raporunun yayımlandığını ve hiç bu kadar geç yayımlanmadığını söyleyerek daha önce Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun bir yayında söz verdiği bağış için de genel kurulda yasal hale gelebilmesi için karar çıkarıldığını kaydetti. Gürses, Merkez Bankası’nın 93.3 milyar lira kar elde ettiğini bunun 21.2 milyar lirasının vergi gideri olduğunu hatırlatarak 72 milyar liralık karı bulunduğunu ifade etti. Bu miktarın 32.6 milyar lirasının temettü olduğunu ve genel kurulda alınan kararla 30 milyar lirasının da ihtiyat akçesi adıyla bağış olarak aktarılacağını kaydetti.
328.5 milyar liralık değerleme hesabı
Gürses, 72 milyar liralık kar yazılmasına rağmen yıllık raporda 328.5 milyar liralık gerçekleşmemiş zarar olarak değerleme hesabı yer aldığını vurgulayarak “Değerleme hesabı bakiyesi değerlemeden kaynaklanan kur zararıdır. Çoğunlukla realize olduğu zaman kar zarar hesabına geçer. Realize olmuş bir kar zarar değil. Şöyle düşünün. Şirketsiniz bir binanız var bunun değeri 10 milyon liradan 25 milyona çıktı ve size 15 milyon liralık kar yazıp dağıtıyorsunuz. Yani satılmış bir ev yok ortada sadece piyasa değeri değişti. Merkez Bankası da bu değerleme farkını alıp dağıtıyor” diye konuştu.
İYİ Parti Milletvekili ve eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz da, 2022 Faaliyet Raporu’nda da net bilgi olmadığına işaret ederek, sadece kar/zarar hesabındaki kalemin KKM’ye ilişkin olabileceği gözlemini aktardı. Yılmaz, “Genel kurulda esas alınan 2022 faaliyet raporuna göre, kar/zarar hesabının en altında ‘diğer’ diye, 89 milyar TL’lik ‘diğer’ kalemi var orada büyük bir ihtimalle KKM ile ilgili olarak üstlenilen yükümlülük. Dolayısıyla, KKM 2022’de Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 92.5 milyar dolardı, 181.5 milyar TL’lik bir maliyetinin olduğunu söyleyebiliriz ama bu yönetimin ayıbı devam ediyor” dedi.
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara da Twitter hesabından yaptığı paylaşımda şunları söyledi: “2022’de KKM’nin Hazine’ye maliyeti 92.5 milyar lira olmuştu. TCMB’ye maliyetini bilmiyorduk. Merkez Bankası Yıllık Raporu ipucu veriyor. TCMB’nin kar/zarar tablosundaki ‘diğer’ kalemi 89 milyar liraya işaret ediyor. Yani 2022’de KKM’nin kamuya toplam maliyeti kabaca 181.5 milyar lira olmuş.”
Merkez Bankası hissedarlarından bazılarının temsilcisi olan ve bu nedenle genel kurula katılan Bağımsız Denetçi Şakir Süloğlu da, banka bağımsız denetiminin de sorunlu olduğunu söyledi. Süloğlu, genel kurulda da gündeme getirdiği şekilde, bağımsız denetçi seçiminin Türk Ticaret Kanunu gereği genel kurulca yapılması gerektiğini üstelik bu hakkın yine TTK gereği devredilemez haklar arasında bulunduğunu kaydetti. Süloğlu, bu seçimin yapılmamış olması nedeniyle genel kurula sunulması gereken başta faaliyet raporu olmak üzere belgelerin sunulmamış sayılacağını, kar dağıtımının yapılamayacağını belirterek, “Bu durumda yapılan işlemler yapılmamış kabul edilecektir” diye konuştu.
Yastık altı döviz ve altın TL mevduat oranı hesabı dışında
Merkez Bankası (TCMB), yastık altı fiziki döviz ve altının bankaların mevduatları içinde TL oranı hesaplarında dikkate alınmamasına karar verdi. Bankalar TCMB tarafından belirlenen TL mevduat oranını yakalayamamaları halinde ek maliyetlerle karşı karşıya kalıyorlar. Yapılan bu düzenleme ile bankalara gelen yeni fiziki döviz veya altın nedeniyle TL mevduat oranının düşmesinin kısmen önüne geçilecek. Bankacıların verdiği bilgiye göre TCMB tarafından bankalara gönderilen talimatta, “Ayrıca deprem felaketi sonrası bankalara yönelen yastık altındaki yabancı para cinsinden birikimlerin ekonomiye kazandırılmasının hızlandırılmasını sağlamak amacıyla bankaya dışardan gelen efektif ve fiziki altın girişi sonrası açılan yabancı para cinsinden mevduat/katılım fonlarının 28 Mart 2023 tarihinden itibaren Türk lirası payı hesaplamasında dikkate alınmamasına karar verilmiştir” denildi. TCMB tarafından kurulan düzene göre bankaların verdikleri kredi ve aldıkları mevduat tutarlarına göre Hazine tahvili, diğer bir deyişle menkul kıymet tutmaları gerekiyor. Menkul kıymet tesis oranı mevduat için yüzde 10 seviyesinde ancak bu oranda TL payının yüksek olduğu bankalar için düşürülürken, TL payının düşük olduğu bankalar için yükseltiliyor. Talimata göre buna ek olarak krediler için belirlenecek menkul kıymet tesisine esas tutarın belirlenmesinde, tüzel kişilerin yanı sıra gerçek kişilerin dönüşüm hesapları da dikkate alınacak.
Yardım Hazine’ye aktarılmalı
Durmuş Yılmaz, Merkez Bankası’nın deprem yardımı kampanyası için ayırdığı 30 milyar TL’nin AFAD’a aktarılmasının da yanlış bir uygulama olacağını savundu. Bu yardımın hangi kuruluşa yapılacağına yönelik halen resmi bir açıklama yapılmadı. Yılmaz, yardımın AFAD’a yapılmasının mümkün olmadığını belirterek, “TCMB Kanunu gereği, AFAD gelip ‘Bana kredi ver’ dese verebilecek mi, hayır veremeyecek. Bu paranın doğru kullanımı, bu paranın TC Hazine’sine devredilip, Hazine’nin bu devredilen tutarı AFAD’a kullandırabilir. Merkez Bankası’nın yapacağı iş bunu doğrudan doğruya Hazine’ye devretmektir.” diye konuştu.
Muafiyet uygulaması genişletildi
Merkez Bankası deprem bölgesindeki KOBİ’lerin kredilerinin harcama mukabili uygulamasından muaf tutulması uygulamasına, deprem bölgesinde yerleşik olmasa da bölgeyle iş ilişkisi nedeniyle olumsuz etkilenen ve bölgeye yatırım yapanları da dahil etti. Buna göre, deprem bölgesinde yerleşik kişilerle ticari ilişkisi olup deprem nedeniyle zarar gördüklerini belgeleyen kişiler ile depremden etkilenenlerin barınma ihtiyaçlarının karşılanmasına veya deprem bölgesinde altyapı ve üstyapının yeniden imarına yönelik faaliyetlerde bulunacağını belgeleyen kişilere bu zarar ve faaliyetlerle orantılı olmak üzere kullandırılacak kredilerin 6 Şubat’tan 31 Ağustos’a kadar harcama mukabili uygulamasından muaf tutulması kararlaştırıldı.
Enflasyonda düşüş süreci başladı
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Rusya-Ukrayna savaşının enflasyondaki düşüşün başlamasını ertelediğini, düşme hızını da etkilediğini söyleyerek “Dış şokların etkilerine rağmen, enflasyonda kademeli bir gerileme sürecini adım adım yaşıyoruz. Enflasyondaki düşüş süreci, ekonomimizi tehdit eden birçok büyük şokun ardı ardına yaşandığı ve bunlara rağmen ekonomimizin kazanımlarını korumayı başarabildiğimiz bir ortamda yaşanmaktadır” dedi.
Ankara Sanayi Odası mart ayı olağan meclis toplantısı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tarihi ikin-ci binasında gerçekleştirildi. Toplantıya katılarak bir konuşma yapan Kavcıoğlu, Liralaşma Stratejisi’nin katma değerli üretim, ihracatı artırma ve enflasyonla mücadeleye yönelik olarak etkinliğini göstermeye başladığını belirtti. Merkez Bankası Başkanı, döviz piyasasındaki arztalep dengesinin, dış denge ile sağlanacağını vurgulayarak, yeniden dış ticaret fazlası verme ihtimalini gündeme taşıdı. Kavcıoğlu, sanayicilere yönelik kredilerdeki genişlemeye de işaret ederek, örtülü olarak krediye erişim sorununa yanıt verdi. Bankacılık kesiminin sağlıklı olduğunu da belirten Merkez Bankası Başkanı, Liralaşma Stratejisi çerçevesindeki her türlü adımın, bankalar açısından doğurduğu risklere dikkat edilerek planlandığını vurguladı. Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç ise reel kesimde krediye erişim sorunlarının önemli seviyelerde olduğunu belirtti ve ihracatçılar için ise ikili kur uygulamasının hayata geçirilmesinin yararlı olacağını söyledi.
Kavcıoğlu’ndan yeniden cari fazla mesajı
Kavcıoğlu, 2022 yılında TL kredi kullanımının güçlü gelişim gösterdiğini ve önceki yıla göre 5.5 kat arttığını vurgularken, Merkez Bankası’nın uyguladığı Yatarım Taahhütlü Avans Kredisinin de 67 ilde 750 firmaya, 150 milyar TL tutara ulaştığını söyledi. Bu kapsamda cari fazla vermeyi tekrar gündeme getiren Kavcıoğlu, “Kalıcı cari fazla kapasitesinin artışı için ihracat kapasitemizi geliştirmemiz gerekmektedir. Ülkemiz, dış dengesini sürekli bir fazlayla sağladıktan sonra döviz piyasa-larındaki arz-talep dengesi kalıcı bir istikrara kavuşacaktır. Bu hedeflere ulaşmak için finansmanın yatırımları destekleyici nitelikte olması ve kredi kompozisyonun ekonomideki arz-talep dengesizliklerini giderecek yönde gelişmesi gerekmektedir” dedi. Kavcıoğlu, ocak-mart döneminde de TL ticari kredi kullanımının önceki yıl aynı döneme 1.5 kat, KOBİ’lerin kullanımının ise 2 kattan fazla arttığını belirtti. Merkez Bankası Başkanı, gelişmiş ülkelerdeki bankacılık sorunlarının, yükselen enflasyonla mücadele için izlenen sıkılaştırma politikalarının sonucu olduğunu belirttiği konuşmasında, Türk bankalarının ise güçlü olduğunu ve uygulanan politikaların bu yönde dikkatle tasarlandığını vurguladı. Kavcıoğlu, “Hem reel hem de finansal gelişmelerin verdiği destekle bankacılık sektörümüz dünya standartlarında güçlü bir görünüm arz etmektedir. Kârlılık, likidite, sermaye yeterliliği, tahsili gecikmiş alacakların toplam kredilere oranı gibi temel bankacılık göstergeleri bazında bir çok ülkeye kıyasla üstün durumda olan bankacılık sektörümüz güçlü görünümünü korumaktadır. Uyguladığımız para politikası çerçevesinin önemli bir özelliği de bankacılık sisteminin sağlamlığını riske atmadan makroekonomik istikrarı sağlayabilmesidir” diye konuştu. Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu, depremin etkilerinin olacağını vurgularken, alınan önlemlerin olumsuz etkileri telafi edebileceğini öngördüklerini ve öncü göstergelerin ekonominin dayanıklılık gösterdiğini kaydetti.
Sanayi altyapısı başka kentlere kaydırılmalı
ASO Başkanı Ardıç İstanbul’da büyük bir depremin beklendiğini ve bu bölgenin Türkiye ekonomi-sinde ağırlığının yarı yarıya olduğunu hatırlatarak, şimdiden büyük kayıp yaşamamak için önlem alınması gerektiğini kaydetti. Ardıç, “Beklenen deprem, İstanbul ile birlikte toplam 7 ilimizde yaklaşık 7,5 milyon hanedeki 24 milyondan fazla insanı doğrudan etkileyecektir. Bütün bunlar beka sorunu olarak nitelendirilebilecek ölçüde büyük ve telafi si zor ekonomik ve sosyal kayıplara yol açacağını göstermektedir” dedi. Ardıç, başta Marmara bölgesindeki sanayi altyapısının başka kentlere kaydırılması önerisinin Cumhurbaşkanlığınca dikkate alınmasından memnuniyet duyduk-larını belirttiği konuşmasında, İstanbul Finans Merkezine kamu kurumlarının taşınmasının durdurulmasını talep etti.