Şebnem TURHAN
Bankacılık sektöründe, geçen yıldan bu yana ticari-ihtiyaç kredi faizi, ticari kredi büyümesi ve TL mevduat oranlarına göre tahvil zorunluluğu ile TÜFE’ye endeksli tahviller için tutulan teminat yükümlülüğü nedeniyle bilançolarındaki menkul kıymet hacmi büyüyor. Ve bu durum da geçen yıl haziranda yüzde 25’in üzerinde bulunan 2,5 ve 10 yıllık gösterge tahvil faizlerinin sert gerileyerek tek hanelere inmesi sonucunu yaratmıştı. Ancak son haftalarda durum tersine döndü.
Her ne kadar sektörün menkul değer stoku artsa da 2 yıllık gösterge tahvil faizi yılbaşındaki yüzde 9,29 seviyesinden 7.32 puan yükselerek yüzde 16,61’e fırladı. 10 yıllık gösterge tahvil faizi de yılın başındaki yüzde 8,60 seviyesinden 4.08 puan artarak yüzde 12,68’e çıktı. Bankacılık sektörünün en çok tercih ettiği 5 yıllık gösterge tahvil faizi de yeni yıla yüzde 7,98 seviyesinden başlamıştı. Artış 7.99 puan oldu ve yüzde 15,97’ye zıpladı. Bankacılık sektörü kaynakları kredi arzını kısan sektörün Merkez’den teminatla fonlama yaratma ihtiyacının da düştüğünü vurgulayarak mecburi teminatlar dışında tahvil alım iştahının da kalmadığını vurguladı.
Yüzde 25’in üzerinden tek haneye geriledi
Merkez Bankası’nın geçen yıl mayıs ile birlikte devreye almaya başladığı düzenlemeler bankacılık sektöründe talebi TÜFE’ye endeksli tahvillerden sabit kuponlu devlet tahvillerine kaydırdı. Merkez Bankası’nın getirdiği uygulamalarla bankacılık sektörü ticari kredi faizi ve ticari kredi büyümesinde belli oranları aştıklarında, ihtiyaç kredisi faizinde yine belli sınırı geçtiklerinde menkul kıymet yükümlülüğüyle karşı karşıyalar. Bunun yanı sıra TL mevduat oranı, TL mevduat dönüşüm oranı hedefl eri de yine tahvil yükümlülüğü doğuruyor. Merkez Bankası teminat havuzunda bulunan TÜFE’ye endeksli kıymetlere uygulanan iskonto oranını da yüzde 70’ten yüzde 80’e çıkardı.
Tüm bu uygulamaların sonucunda Haziran 2022’de yüzde 28’in üzerinde olan 2 yıllık gösterge tahvil faizi, yüzde 25,7’nin üzerinde olan 10 yıllık gösterge tahvil faizi ve yüzde 27’ye yaklaşan 5 yıllık gösterge tahvil faizi hızla gerileyerek tek hanelere kadar indi. Geçen yılın son günü yüzde 9,97 olan 2 yıllık gösterge tahvil faizi dün gün içinde yüzde 17,44’e kadar yükseldi. 10 yıllık gösterge tahvil faizi ise geçen yılın son işlem gününde yüzde 9,97 seviyesindeydi ve dün yüzde 12,68’e çıktı. Bankacılık sektörünün en fazla talep gösterdiği 5 yıllık tahvilde ise geçen yılın son günü yüzde 8,89 olan faiz oranı dün itibariyle hızla yüzde 15,97’ye fırladı.
Sektör bu faiz oranlarından almak istemiyor
Bankacılık sektörü kaynakları TÜ-FE’ye endeksli tahvillerdeki iskonto oranının artışının bankaları diğer tahvillere yönelttiğini ancak bankaların çok da almak istemediğini belirtti. Kaynaklar, kredi talebinin mevduat talebi yarattığını, bankaların krediyi kıstığı için bankaların da mevduat almak için Merkez Bankası’na daha fazla teminat verip fonlama yaratma ihtiyacının kalmadığını vurguladı. Merkez Bankası zorunlulukları olmasaydı tahvil faizlerinin çok daha yüksek seviyelerde olacağına işaret ederken sektörün mecburi teminatlar dışında tahvil alım iştahlarının kalmadığına dikkat çekti. Bankacılık sektörü kaynakları bankaların görece yükselmiş olsa da bu faiz oranlarından tahvil almak istemeyeceklerini dile getirerek bankacılık sektörünün 1-2 ay daha tahvil konusunda çekingen davranmayı sürdüreceğini vurguladı.
Bir diğer bankacılık sektörü kaynağı da bankaların devlet tahvili almak yerine yükümlülükleri yüksek faiz vererek karşılamaya başladığını belirterek seçim anketi sonuçları Kemal Kılıçdaroğlu lehine gelmeye devam ederse bu sürecin de devam edeceğini dile getirdi. Tahvil faizleri gün içinde sert hareket ederek son işlemler bu yılın en yüksek seviyesinden geçti. BDDK haftalık verilerden yapılan hesaplamalara göre de ilk çeyrekte geçen yılın ilk çeyreğine göre bankacılık sektöründe menkul değerler yüzde 60,2 arttı.
Yabancının tahvildeki tarihi en düşük seviyede
Merkez Bankası’nın haftalık menkul kıymet istatistiklerine göre yabancı yatırımcıların tahvillerdeki payı yüzde 0,68’e geriledi. Bu tarihi en düşük seviyeye işaret ediyor. Tahvil stoku ise 23 milyar 798 milyon lira yani 1.2 milyar dolar seviyelerine gerilemiş durumda. Yılbaşından 31 Mart ile biten haftaya kadar ise yabancının net 72 milyon dolarlık tahvil alımı yaptığı görülüyor. Son 1 yılda ise yabancı yatırımcıların 1 milyar 130,8 milyon dolarlık tahvil satışı yaptığı hesaplanıyor. Yabancının bulundurduğu tahvil sürekli azalırken son 3 yılda en yüksek oran 19 Şubat 2021 haftasında yüzde 4,88 ile görülmüştü. O dönem yabancının elindeki tahvil stoku 8.5 milyar dolar seviyesindeydi. 3 Mayıs 2013 haftasında ise yabancının devlet iç borçlanma senetleri stoku 71.8 milyar dolar seviyesinde bulunuyordu.
Seçim sonrası fiyatlaması mı yapılıyor?
Tahvil faizlerindeki hareket piyasanın da gündeminde. Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, yükselişi şöyle yorumladı: “Muhtemelen faiz artış beklentisi ile bankalar tahvilleri ellerinden çıkarmak istiyor, bu nedenle tahvil fiyatları düşüyor, faizi artıyor.” ODTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat, piyasanın geleceği fiyatladığını dile getirerek “Seçim sonucu ne olursa olsun piyasa oyuncuları para politikasının değişeceğine ikna olmuş ve onun fiyatlamasını yapıyor olabilir. Tahvil faizlerindeki yükselişin nedeni de bu fiyatlama olabilir. Zaten seçim sonrası politika faizi TL mevduat faizi oranına çekilirse 2 yıllık tahvil faizi kabaca yüzde 40’a, 10 yıllık tahvil faizi de yüzde 30’a yükselir. Bu politika değişikliği piyasa oyuncuları tarafından içselleştirildiği için faiz artışı fiyatlaması görüyor olabiliriz” dedi.