Maruf BUZCUGİL-Hüseyin GÖKÇE
Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, 11 ilde yıkıma yol açan depremi, yaşamın, işletmelerin ve istihdamın sürdürülebilir olduğu bir yapıya dönüşmek için milat kabul etmek gerektiğini söyledi. Baran, “Hatalarımızdan ders alarak ticaret sektörü dâhil kaynaklarımızı verimli kullanabileceğimiz bir yapı kuralım” dedi. Deprem riskiyle sürekli öne çıkan İstanbul’un ekonominin yüzde 30’unu oluşturduğunun altını çizen Baran, yeniden yapılanma sürecinde başta kamu bankaları olmak üzere finans merkezinin Ankara’ya taşınması gerektiğini bildirdi.
EKONOMİ’nin sorularını yanıtlayan Baran, devlet desteklerinin sadece esnafa verildiğine dikkat çekerek, üyelerinin ATO’dan istifa ederek, esnaf odalarına kayıt yaptırdığını da ifade etti.
“Rekabet kalitesiz iş yapma eğilimine dönüşüyor”
Deprem gününden itibaren hızla reaksiyon gösteren iş dünyasının bir temsilcisi olarak, bundan sonraki sürece yönelik neler öngörüyorsunuz?
Binlerce canımızı kaybettiğimiz, yine binlerce yuvanın dağıldığı, binlerce insanın hayatının değişmek zorunda kaldığı bu deprem bize hatalarımızı ve zafiyetlerimizi de gösterdi. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü yılı olan 2023 yılında depremi, yaşamın, işletmelerin, üretimin, ticaretin ve istihdamın sürdürülebilir olduğu bir yapıya dönüşmek için milat kabul edelim.
Yıllardan beridir ülkemizde müteahhit sayısının çokluğundan bahsedilir. Türkiye’deki toplam müteahhit sayısının Avrupa’nın 10 katı olduğu söylenir. Bu kadar müteahhit enflasyonunun olduğu yerde rekabet daha iyiyi yapma yönünde değil de daha kalitesiz iş yapma yönünde bir eğilime dönüşüyor. Tabi burada kimseyi suçlamak niyetinde değilim. Bir gerçeğe dikkat çekmek istiyorum. Aynı sorun diğer sektörlerde de var. Hangi iş alanına bakarsanız bakın işletme enflasyonu var.
“Yeni işletme kurulumu deprem yönünden de incelenmeli”
İşletme bazında ne yapılabilir?
Ticaret sektörü başta olmak üzere tüm alanlarda planlama devreye sokulması, bunun için işletmelerin kuruluş aşamasında ticaret odaları, esnaf odaları ile yerel yönetimlerin yer aldığı üçlü bir yapının sorumluluk üstlenmesi gerekiyor.
Her yıl binlerce yeni işletmenin kurulurken, bir o kadar işletme de kapanıyor. İşletme kurmak için sermayeye, iş deneyimine, iş planına sahip olma şartı getirilmeli. Ayrıca kurulacağı bölge de deprem dahil diğer konularla birlikte uygunluk açısından incelenmeli. Bu şartlara sahip olmadan kurulan işletmeler sürdürülebilirliği sağlayamadığı için kısa sürede kapanmak zorunda kalıyor. Alış-veriş-ödeme dengesi nedeniyle beraberinde birçok işletmeyi de mali açıdan sıkıntıya sokuyor.
Zaten bu işletmeler vergi ödeme konusunda da isteksiz oluyorlar. Tahsil edilemeyen vergiler yüzde 30’a yaklaşmış durumda. Plansız kurulan işletmeler devlete olan yükümlülüklerini de yerine getirmek konusunda iştahsız.
Ankara Ticaret Odası olarak bu konuda sorumluluk üstlenmeye hazırız. Üye işletmelerin lokasyonlarının yer aldığı bir yoğunluk haritası hazırladık. İşletme kurmak isteyenlere talep etmeleri halinde bu haritadan yararlanma imkânı veriyoruz.
“Üretim farklı bölgelere dağılmalı”
Bir kez daha Türkiye’nin deprem kuşağında yer alan bir ülke olduğunun farkına vardık. Olası depremlerde can ve ekonomik kaybı önlemek açısından yatırımların ve üretimin farklı bölgelere dağıtılması gerekiyor. Almanya’da nüfusu 1 milyonu aşan şehir sayısı çok azdır. Yatırım, üretim ve istihdamın yükünü belirli şehirlerin üzerinden almamız gerekiyor.
“Finans Merkezi Ankara’ya taşınmalı”
Depremin yaşandığı 11 ilde Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın yaklaşık yüzde 10’u üretiliyor. İstanbul üretimde, ticarette ve ihracatta Türkiye’nin kalbidir. Türkiye Gayri Safi Yurt İçi Hasılası’nın yüzde 30,4’ü İstanbul’da üretiliyor. Uzmanlar yıllardan beri İstanbul depreminden bahsediyor. Öyle anlaşılıyor ki İstanbul’da olası bir deprem ekonomimizi derinden etkileyecektir. Finans Merkezi’nin tamamının deprem konusunda daha az riskli olan Ankara’ya getirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. İstanbul’daki işletme ve bununla paralel olarak istihdam sayısının azaltılmasıyla şehrin kentsel dönüşüme ve depreme hazırlıklı hale getirilmesi de kolaylaşabilir. Mevcut haliyle devam etmek İstanbul’a da Türkiye’ye de haksızlık olur.
“Büyük firmalar da üretim merkezini getirmeli”
Büyük firmalara üretim merkezlerini de Ankara’ya taşımaları önerisinde bulunuyoruz. Başkentimiz organize sanayi bölgeleriyle, yeni organize sanayi bölgesi oluşturulabilecek arazi yapısıyla, altyapısıyla, merkezi konumuyla ve raylı ulaşım ağıyla üretimin ve riskin yayılabileceği bir yer olarak değerlendirilmelidir.
Dinamik teşvik modeli önerisi
Devlet teşvik mekanizmasıyla yatırım ve üretimi desteklemeye çalışıyor. Reel sektörümüz için çok önemli olan bu teşvikler, sektörün ihtiyacına göre dinamik bir yapıyla yönlendirilmeli. İhtiyaç dışı alanlardan ihtiyaca göre kolayca evrilecek bir destekleme mekanizması oluşturulmalı.