Burcu GÖKSÜZOĞLU
• Moody’s’in Türkiye analizi piyasada not artışı beklentisi doğurdu. 7 yıl önce kaybettiğimiz notu geri alabilir miyiz?
Şu anda politika biraz daha hibrit hatta geçen seneki politikaya daha yakın bir durumda. Belli ki artık kamu tarafında ve Merkez Bankası rezervlerinde kırmızı ışık yanmış. Hükümetin başa geldiği 20 yıl öncesinden bu yana Türkiye’nin en güçlü olduğu kısım kamu bütçesiydi. Son seçimlerden önce EYT gibi adımlarla kamu tarafı, düşündüğümüzden daha da sıkışmış. Çünkü seçimlerden sonra uygulanan politikalara baktığımızda gerçekten baş döndürücü ve biraz korkutucu. Vergi artışı gibi yapılabilecek en acil, en düz şey yapıldı. Moody’s de bunlardan bahsediyor. Tamam önlem alındı, bu büyük bir adım ama önlemin nasıl alındığı da bir tartışma konusu. Kamu maliyesi toparlanmaya doğru gidiyor ama para politikasına baktığımızda ben bir değişiklik göremiyorum.
• Para politikasında tam ortodoksa geçmeden not artışı olmaz mı?
Olmaz. Maliye politikalarında bütçe açığı kapanıyor ama para politikasında normale gelmeden olmaz. Bir ülkede para politikası olmazsa olmazdır. Enflasyonla mücadelenin ana aracı para politikasıdır, maliye politikası buna destek verir. Türkiye’de ise para politikası maliye politikasına destek veriyor ve sonucunu görüyoruz. Enflasyon yüzde 80’lere çıktı. Baz etkisiyle 40’lara indi şimdi tekrar 70’lere doğru gidiyor.
• Tahvil piyasasına da giriş bekliyor musunuz? Swap kanallarının açılışına yönelik beklenti gerçekçi mi?
Borsaya bir miktar yabancı girmiş ama baktığımızda bunların önemli bir kısmı yurt dışında faaliyet gösteren yerli bireyler veya tüzel kişilikler. Amiyane tabirle bıyıklı yabancılar. O yüzden bir soru işareti koymak gerekiyor. Borsada yabancı payı o kadar tarihi dip noktasındayız ki artık ufacık bir hareket bile büyük bir şey olarak algılanıyor. Bence doğru bir para politikası olmadan yabancı girişi mümkün değil.
Ana sorun insanların enflasyona karşı kendilerini koruyabilecekleri bir enstrüman bulamamaları. İkinci sorunuza gelecek olursam swap çok kritik. Orası bizim finans olarak dünyaya bağlandığımız yer. O kanaldan bir akış gelmesi, faiz normal bir yere gelene kadar mümkün görünmüyor. Faiz normal yerine gelmeden swap piyasasını açarsak spekülatif atak dediğimiz şey olur. İnsanlar orada dolar/TL paritesini saldırır. Dolar artacak beklentisiyle daha sonra tersine çevirip kar yapmak isterler. Çünkü karşınızda eli kolu bağlanmış bir Merkez Bankası var. Piyasaya müdahaleyi faizle değil de ancak dolar vererek, APİ işlemleriyle veya devlet bankaları aracılığıyla yapılabiliyor. Ortada dolar da yok. Bunu gören insanlar eğer böyle bir ticaret şansı olursa saldırır. Bu saldırının kendisi de doları artırır. Eğer Londra piyasası bu şartlarda açılırsa hemen spekülatif atak olur. Zaten o yüzden kapandı biliyorsunuz 2018’de. Önce şartların yerine getirilmesi gerekiyor ve şu an biz o şartlardan çok çok uzağız. KKM zaten oradan çok uzak olduğumuz için var.
• Piyasada BAE parası gelince kredilerin rahatlayacağına yönelik bir beklenti var. Ne dersiniz?
Olabilir. Ben de benzer fikirdeyim. Eğer gerçekten mayısta yaşadığımız gibi seçimlerde bir politik rekabet söz konusu olursa o zaman seçim amaçlı ekonomik araçlar gün yüzüne çıkacaktır. O zaman kurda tekrar bir artıştan sonra bir baskılama çok olası. Seçime doğru yaklaşırken kurda baskılama şundan dolayı önemli; Türkiye’deki enflasyonun ana kaynağı maliyet enflasyonu. Türkiye’de iç talep var. O talebi karşılamak için yapılan üretimde de tüm ara mal ve sermaye malları dövizle yurt dışından geliyor.
• Kurda gidişat ne yönde?
Karar vericiler hangi seviyelerde kura müdahale edecek onu bilmiyoruz ama genel olarak piyasa dolar/ TL’nin 30’lu seviyelere çıkacağını tahmin ediyor. Bence bu yıl sonunda değil de 1-2 ay içinde de olabilir. Çünkü Merkez Bankası’nın hakkını vermek gerekiyor. Merkez Bankası rezervini artıyor ama bunu ihracatçılar üzerinden maliyetli yoldan yapıyor. Bu devam ederse kur üzerinde illaki baskı yaratacaktır. KKM ödemelerinin yükü de Hazine’den Merkez Bankası’na geçti. Merkez Bankası zarar ettiği anda bunu para basarak karşılamak zorunda kalacak. Bu da enflasyon demek. Dolayısıyla bence kurun aşırı artmasına izin verecek bir alan yok.
• OVP’den beklentiler neler?
OVP’lerle ilgili beklentimiz negatif. Çünkü geçmiş tecrübelerimizde yaşadıklarımız hep negatif. Yeni ekonomi yönetiminin gerçekçi tahminleriyle pozitif etki olabilir ama sorun şu; para politikasına da yeni bir kadro geldi ama orada eski tas eski hamam. Şimdi oradan kredi yeniyor. Dolayısıyla o krediler bence buradan da yenmeye başlayacak. OVP’de önemli olan şey gerçekçi bir beklentide olması. İkincisi mümkün olduğu kadar piyasa işleyişine yakın bir planla oluşacak beklentilerin sunulması. Bu ikisi arasında bir denge olması.
KKM cazibesini yitirirse para borsaya kayabilir
• Borsa soluksuz yükseliyor ama düzeltme beklentisi de oluştu. Gidişat nasıl görünüyor?
Borsadaki yükselmenin ana kaynağı hepimizin de artık bildiği gibi TL üzerine herhangi bir yatırım yapacak araç olmaması. Mevduatların çok düşmesi. Tabii ki borsayla faiz ters ilişkilidir ama Türkiye’deki gibi borsanın tek yatırım alanı olarak kaldığı başka bir ülke olduğunu sanmıyorum. CDS’deki düşüşle beraber de borsaya ufak bir giriş oldu. Ama Türkiye’nin CDS düşse bile hala çok yüksek. Benzer ülkelerin 100-150’lerde. Her ne kadar borsa yegane yatırım aracı da olsa o riskten dolayı bir denge noktası oluşuyor. Burada denge noktası 7 bin 500, 8 binlerde. Ama şimdi bu dövizle baskılanmayla beraber KKM cazibesini yitirebilir ve para yavaş yavaş borsaya kayabilir.
“TCMB’nin faizi yüzde 20’ye çıkaracağını düşünüyorum”
• 24 Ağustos’ta Merkez Bankası’nın faiz kararı ne olur?
En fazla 2.5 puan artışla yüzde 20’ye çıkarılacağını düşünüyorum. Ama bunlar çok yetersiz adımlar. Benim ilk toplantıdan beklentim yüzde 25’ti. Epey iyimserdim, çünkü enflasyon gibi bir hedef varsa aslında uygun bir politika açıklanır. Ondan sonra agresif adımlar atılır. Bankalar ve şirketler zor durumda mı kalacak? O zaman geleceğe yönelik denir ki, ‘ Şöyle şöyle adımlar atacağım. Siz kendinizi sağlamlaştırmaya çalışın.’ Onlar da buna göre önlemini alacak. Burada bir takvim açıklamanız önemlidir. Kademeli yapılacaksa herkesin ayağını denk alması için bu kademeyi açıkça belirtmek gerekir. Şu ana kadar böyle bir şey yapılmadı. Maalesef artık Merkez Bankası’nın sözlü yönlendirme için yeri pek kalmadı. Geçmiş işlerinden dolayı kredibilitesi çok düşük. Sözlü yönlendirme gücünü geri alabilmesi için net bir program koyup uyması gerekiyor. Geleceğe yönelik açıklamalarının daha fazla dinlenmesi için ilk toplantıda daha yüksek bir faiz artışı yapmalıydı. ‘Bakın, ben enflasyonla boğuşuyorum ve boğuşacağım.’ mesajını herkese vermeliydi. O zaman özel sektör de bankalar da ayağını daha denk alırdı.